Kullanıcı:Erdall/Burhanizm
Vikipedi, özgür ansiklopedi
[değiştir] Prof. Dr. Sadettin GÖMEÇ
Kök Tengri dininin Türklere mahsus bir inanç olduðu Tanrý kelimesinden de anlaþýlmaktadýr. Bu kelime bütün Türk dillerinde olduðu gibi, Türkçeden birçok Asyalý kavmin diline de geçmiþtir. Eski Türkçedeki Tengri kelimesi bugünkü çeþitli Türk lehçelerinde, her lehçenin fonetik özelliklerine göre Tengri, tengere, tangrý, tangara, türe þekillerinde söylenir. Türkçenin asli kelimesi olan Tanrý’ya yazýlý kayýt olarak, en eski m.ö. 3. yüzyýlda rastlanmaktadýr. Hiç þüphesiz bundan öncede mevcut idi. Zamanýmýzdan 2500 yýl evvel, basta eski Yunanlýlarda olmak üzere ölümlü ve ölümsüz birçok tanrýnýn olduðunu görenler, Türklerde tek bir ilahin ve yaratýcý yerine geçen Tanrý kelimesinin varlýðýna inanmamýþlar ve bunu kabul edememiþlerdir. Çinlilerin Türklerden aldýðý kesin olan bu kelime eski kayýtlarda (m.ö. 5. yüzyýl) T’ien seklinde, Tanrý manasýna kullanýlmýþtýr. Yani Türkler Tanrý’yý dinlerinin en yüksek varlýðý olarak kullanmýþlardýr. Altaylý kamlar Tanrý’ya dua ederken "yüksekte bulunan büyük atamýz tengere, yaratýklarý yaratan tengere, yýldýzlarla dünyayý süsleyen tengere" diye hitap ederler. Eski Türkçede "gök" (sema) ve "en büyük yaratýcý" mefhumlarý tek bir kelimeyle ifade edilmiþtir. Ýslam dinini kabul eden Türkler ise gök kelimesini sema, tengri kelimesini de "Allah" mefhumuna tahsis ettiler. Eski Türkçede hava anlamýna gelen "kalýg", Ýslam’dan sonra "gök-sema" manasýna kullanýlmak istenmiþse de, tutunamayarak, sonralarý büsbütün unutulmuþtur. Tanrý kelimesi yerine Oðuzlarýn kullandýðý "çalap" terimi de yasama imkaný bulamadý. Günümüzde yasamaya çalýþan eski Türk dininin zaman ýslah edilmeye çalýþýldýðýný görmekteyiz. Son teþebbüs 20. yüzyýlýn basýnda Altay Daðlarýnda görüldü. Bu harekete dünya literatüründe Burhanizm denmektedir. Altay Türkleri ise Ak-Yang (Ak din) demiþlerdir. Bu hareket yalnýz bozulmuþ Þamanizm’e karþý deðil, Rus emperyalizmine karþý da bir baskaldýrý idi.
Burhanizmin kesin baþlangýç tarihi belli deðildir. Ancak bu inancýn Rus hükümeti tarafýndan ortaya çýkarýlmasý 1904 yýlýnýn baslarýna rastlar. Bu itikadýn temeli bozulmuþ, yani içerisine Budizm, Manihaizm ve sonra bazý semavi dinlerin karýþtýðý Türk dini ile Rus egemenliðine düþmanlýktýr. Burhanizmin belki ilk þeyhi diyebileceðimiz kiþi Altaylý bir Türk olan Çet-Çelpen’dir. Karýsý ile beraber, 14 yasýnda bir kýz evlatlýðý olan bu Türk Üst-kan kasabasýndan 20 km uzaklýkta bulunan bir ormanlýk bölgede yasýyor ve burada ibadet ediyordu. Yanýna gelenlere bu Ak-yang’ýn ilkelerini öðretiyor ve nasihatlerde bulunuyordu. Çet-Çelpen’in öðretisine göre, Ruslarla beraber yemek yemek, onlarla dost olmak yasaktý. Hatta Rus parasý bile kullanýlmamalýydý. 20. yüzyýlýn kamlarý Kök Tengri Dininin içine birçok akla ve mantýða sýðmayan hurafeler soktuklarý için onlar þeytan isleriyle uðraþýyorlardý. Onlarýn davullarýný, cübbelerini ve asalarýný ateþte yakarak gerçekleri görmeye zorlamak lazýmdý. Tanrýya hoþ kokulu otlarýn dumaný, süt, þarap ve kýmýz gibi saçýlar da kurban sayýlabilirdi. Eðer bu din etrafýnda birleþirlerse, Rus zulmünden de kurtulmak mümkün olacaktý.
Çet-Çelpen bütün vaazlarýný çok güzel bir hitabeti olan kýzý vasýtasýyla yapýyordu. Bu kýzý dinlemek için binlerce kiþinin toplandýðý oluyordu. Zamanla Çet-Çelpen’in on binlerce taraftarý oldu. Bu Rus hakimiyetinin Altaylarda tehlikeye girmesi demekti. 1904 temmuzunda binlerce Altay Türkü tören için Çet-Çelpen’in çadýrý etrafýnda toplanmýþlar, genç kýzýn ateþli nutkunu ve ilahilerini dinlerlerken, ibadetle meþgul bu silahsýz insanlar Rus askerleri tarafýndan baskýna uðradýlar. Çet-Çelpen, karisi, kýzý ve ileri gelen yirmi kadar müridi tutuklandý. Rus hükümeti Altaylý Burhanistlerin mallarýný ve mülklerini yaðmaladý. Çet-Çelpen ve arkadaþlarý aðýr ceza mahkemesinde yargýlandýlar. O zaman Rus Devlet Dumasý’nda bulunan bazý liberal görüþlü kiþiler ve avukatlar onlarýn savunmalarýný üstlendiler. Böylece ölüm cezasýndan kurtuldular. Ýki yýl sonra Çet-Çelpen Biysk hapishanesinde öldü. Burhanizm hareketi böylece sona ermiþ oldu.
Prof. Dr. Sadettin GÖMEÇ