Kullanıcı mesaj:İkbaliye
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Lütfen anlamsız düzenlemeler yapmayınız!
Ömer İkbal ŞENDİLBENT
1968 Çorum doğumlu. Kadıköy’de Hasanpaşa ilkokulu'nu, Kemal Atatürk Ortaokulu'nu ve Haydarpaşa Lisesi'ni bitirdi.
İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’ni takiben Marmara Üniversitesi Yön. ve Org. Anabilim Dalı’ndan mezun oldu. Aynı üniversitede " Duygusal Zekanın İşletmelerde Çalışanların Örgütsel Bağlılığına Etkisi " tezinin hazırlığı içindedir.“ İnsanKaynakları Harekâtı Satıcılar Dışarı Projesi “ ile krizde olan işletmelere bir alternatif çözüm paketi hazırlamaktadır.
Kendisini gelecek bilimcisi olarak görüyor. Amacı Türk Toplumu’nu dünyada Biyolojik Çağ’ın öncüsü yapmak, vizyonu ise Türkiye’yi G7 Zenginler Kulübü’ne sokmak için üstlendiği misyon ile herkesin içindekiuyuyan dehâsını uyandırarak ikbal sağlamaktır.
Kadıköy’deki yönetim danışmanlığı ofisinde geleceğin üniversitesinin temelini atmak için Biylenyum Enstitüsü’nü kurmanın hazırlığı içindedir. Geliştirdiği “Matriks Hafıza Tekniği ” ile 60 günde İngilizce garanti projesini burada hayata geçirecektir.
Diğer bir projesi ise; usta kalemlerden oluşan güftekâr kadrosuyla şairlerin şiirlerini şarkı sözü hâline getirmek ve bunları üç ayda bir yayınlanacak olan “ Halkın Bağrından Güftekâra : Güftelerimiz “ ansiklopedisini bir basın organı ile Türkiye geneline dağıtarak bestekârlara ulaştırmak dolayısıyla şarkı, türkü, pop, ilahi, marş, çoçuk şarkısı ve ninni olarak bestelenmelerini sağlamaktır.
Şendilbent bestekâr olup yayınlanmamış bir çok bestesi bulunmaktadır.Birleşmiş Yazarar, Şairler ve Bestekârlar Derneği yayınlarından “Bekle Beni Bütün Yüreğinle“ (şiir), “İsteren Hemen Kıyamet Kopsun“ (güfte) isimli iki eseri bulunmaktadır.
www.biyonikinsan.com omerikbal@gmail.com
KIRMIZI KİRAZ YÜREĞİMDE KALDI
İstanbul’un yaz esintisi Seherde serdi kar beyazı Emsâlsizdir sal gezintisi Bir Çerkez kızın zerafeti Rüzgârın poyraz iniltisi İnci inci akar boğazı Niyaz eden göz kimin nesi Karşıma çıktı bir âfeti
Ne de güzeldir yârin sesi İstanbul’un boğaz köprüsü Derde düşürür beni beni İçimi üşüttü ayazı Uzaktan biraz ne de nazlı Aşka düşürdü bir kış günü Kırmızı kiraz neyin nesi İstanbul’un nazlı bir kızı
Maziye kurdum saz salımda Ömrümce aradım dilimle Laz kızı beyaz kumsalımda Canlandı birden görüntüsü Nağmeler kalmaz kavalımda Hayalini tuttum elimle Aşkı çığıran kimin sesi Beni sardı aşk üzüntüsü
Bir ömre bedel teni,beni Kaybettim nazlı yâri belki Meşke sen de gel beri beri Kışın arıyor gönlüm bazı Düşürdün güzel aşka beni Kaybolan benim ruhum sanki Dökülen gazel perî sesi Yüreğimde kaldı bir sızı
UNUTULUR GELMEZ BAHAR
Gözlerine her gün yaşların dolar Gelmez bahar hani gelmez Sanma ki her şey bir gün unutulur Bilmez o yâr beni bilmez Gece düşlerine yasların dolar Ötmez bülbül hani ötmez Sanma ki her şey bir gün unutulur Aşkıma nazar çarparken
Ömrü baharıma kış oldun yağdın Gül desen de gülemem ben Ulaşılmayan dik karlı bir dağdın Gel desen de gelemem ben Umutlarımı da habire sağdın Sev desen de sevemem ben Sanma ki her şey bir gün unutulur Aşkıma pınar olmazsan
Devran döner bir gün verdiğin keder Karanlık başlar her günüm İçine dert olur çekersin kader Dünyalar kadar üzgünüm Yüreğinde bahar hep kışa döner Ne yarınım var ne dünüm Sanma ki her şey bir gün unutulur Aşkından mezara düştüm
İSTERSEN HEMEN
İstersen hemen kıyamet kopsun Ağlayan aşkım yerini bulsun Bir gün gelmezsen hasret sevdâma Bârî kalbinde anısı dursun
Rüya gibi geldi geçti bir aşk Bırak da aşkım ölümsüz olsun
Koynuna alsan yorgun kalbimi Kanatlarınla sarsan gönlümü Yıllar kovalasın günlerimi En mutlu günüm seninle olsun
Beni ezdi geçti zâlim hayat Bırak da aşkım ölümsüz olsun
Yaralı kalbim son onarımda Gönlümü sardın ilkbaharımda Sevgi çiçeği aç çınarımda Gel yarınlara aşk yolu olsun
Sevenlerin İpek Yolu uzar Bırak da aşkım ölümsüz olsun
GÜZ ESİNTİSİ
İstanbul’un güz esintisi Bir başka olur gezintisi Ağır çekimle akar sanki İstanbul hayatın ta kendisi
Bir aşktan kalandır hasretim Aşk sahilleri tek tesellim Yine yaşamaksa kısmetim Bir aşka başlamaktır emelim
Yaz insanıyım ben aslında Çok zaman oldu gezmeyeli Maziyi yaşadım salımda Rüzgârı esiyor hüzün yeli
Yeşilköy’den kaldı bin anı Asırlık ağaç kadar eski Aşk sahilinde yüzdüm hâni Yine tatmak isterim o anı
Bildim bileli derbederim Yıllanmış benim hüzünlerim İstanbul Boğazı rehberim Hiç geri gelmez mi o günlerim
ÖLÜMSÜZ Nehire dönüşmüş aşkımız Denize doğru her şey susuz Göldeki taş sesi şarkımız Dalgaları gördüm ki sonsuz
Yapraklar düşerken ağlarım Sensiz gecelerim uykusuz Bedeli ödenmiş yıllarım Bir aşk mı yaşandı ki öksüz
Henüz uyandım bir rüyadan Dünya yaşanmaz ki gülümsüz Ümit kesmişim bu dünyadan Aşkın kılar belki ölümsüz
SEVGİMİZ ÜŞÜR
Aşka kapıldım bir bahar günü Bülbülüm gelir gülüme konar Gözyaşı döktüm bir pınar gibi Açmazsan gülüm yüreğim ağlar
Yüreğinden sür yıllarından sür Hicrana düşür dertlere düşür Tenimiz üşür sevgimiz üşür Düşmesin asla aşkımıza kar
Bu aşktan kalan hatıralarım Kalbim yaşarken göster vefa Bülbül sesimi hatırlatırım Gülüm yüzünü göster bir defa
EVLENME TEKLİFİ 18-99 İstemezsen dinleme bile İstersen beni biraz dinle İstemezsen sevme sen yine İstersen çektir bana çile İstemezsen saklan bir yere İstersen uzak dur nafile İstemezsen bırak çöllere İstersen gönder gurbet ele
Al beni bir tanem sinene Beni de götür hülyalara Seninle yaşamak şahane Sen girersin rüyalarıma Verdiğim gamze bahane Sadece gülümse dünyaya Verirsen bir buse yarine Kahkaha atarım hayata
İstemezsen göz göze beni İstersen el ele gezmeli İstemezsen laf lafa beni İstersen leblebe sürmeli İstemezsen beğenme beni İstersen birlikte sevgili İstemezsen yaş gözle beni İstersen evde senli benli
İstemezsen görücün pişman İstersen dünürüz her zaman İstemezsen kısmetin duman İstersen ilkbaharda nişan İstemezsen düğünü hazan İstersen dillere de destan İstemezsen her günüm zindan İstersen canım sana kurban
Olursan gönlüme sultan Benim yuvam senin de yuvan Sen benimle evlenir misin Aşkımla alevlenir misin
DÜNÜR 11-65 Şikayet ederim seni babama Karşına çıkınca diyorsun bana Hâlâ mı bilmiyor olan biteni Şikayet ederim seni babana
Size dünür geliyorum Aman geliyorum Vermezseniz ölüyorum Aman ölüyorum
Nedir kızınızdan bunca çektiğim Yoluna kırmızı gül diker kalbim Geceler boyunca ümit ektiğim İzin verirseniz kıza talibim
Bu gece Allah'ın emriyle gelip Peygamberimizin kavliyle bilip Gönül rızasıyla kadriyle sevip Sizden kızınızı istiyorum ben
Tutarım elinden alır giderim Yuvama getirir buyur ederim Anan baban abin olur severim Gönül sultanımsın cananım derim
Şikayet edersen söyle babana Adamın birisi taliptir bana Gönlümü veririm diyor ben sana Mecnun gibi öyle bir severim ki
ŞEKER BAYRAMI 8-44 Sabah sabah kim o tak tik Mini mini bebelerdi Bakın el öpmeye geldik El öptüren dedelerdi
Hayallerden bir bir geçtim Gözüme bir anım geldi Bayram sevincini içtim El öptüren ninelerdi
Şeker için el öperdik Büyükler bizi beklerdi Bayram şekerine derdik Ebeleyen cücelerdi
Büyükler bizi överdi Çocukları pek severdi Elinde ne varsa verdi Verdikleri mezelerdi
Küçükken pek yaramazdık Halden anlar kimselerdi Yerimizde duramazdık Ne de güzel senelerdi
Gözlerimizle gülerdik Adımızı hecelerdi Mutlu yarınlar dilerdik Yıldızlarla gecelerdi
Her bayramı şeker sandık Pek de neşeli günlerdi Şeker yemekten usandık Patlayanlar füzelerdi
Her bayramı sobelerdik Tek körebe sensin derdik Kim bilir nereye giderdik Bayram bizi ebelerdi
VAROLUŞSAL ÖLÜM TERAPİSİ
Uçup giden yıllarının Kırık ümit dallarının Bu cehennem yollarının Nedenini gel bir düşün
Neden bunca kızgınlığın Bu acele telaş niye Hayattaki azgınlığın Ölümünü gördün diye
Paylaşılan bir dünyada Bre adam sen nerdeydin Sen koskoca bir hülyada Son kaçtığın bir yerdeydin
Kurtaracak sanan sendin Makam aldı bu aklını Hem korkunu nasıl yendin Ölüm sana yasaklı mı
Ölümsüzlük diliyorsun Sen kimlere kanıyorsun Ölümünü gizliyorsun Kahramanım sanıyorsun
Gözlerinden okunuyor Ölümünün geldiğini Yüreğine dokunuyor Görüyorsun öldüğünü
Kendinden mi kaçıyorsun Yaş kemale ermedi mi Ölümüne acıyorsun Sana dehşet vermedi mi
Henüz vakit geç değil Ölmek için doğmadın bil Sen doğarken zaten öldün Gözlerinden yaşını sil
Sen ne zaman akıllanıp Bir gün adam olacaksın Ölümünü anıp anıp Sen kendini bulacaksın
Ölümünle randevulaş Sonsuzluğa sen de bulaş Zavallının biri misin İçindeki sese ulaş
VAROLUŞSAL ÖZGÜRLÜK TERAPİSİ
Olaylardan uzak durma Yaşamından sorumlusun Ona buna tuzak kurma İmanına zorunlusun
Bir gün olsun sen kendine Kızma izni vermedin ki Haksızlığa karşı durup Hiç zulmünü yermedin ki
İnsanlığı kandırırlar Hiç aklına gelmedi mi Bir şeytanı andırırlar Bunu sen de biliyorsun
Bu gidişe dur zamanı Senin suçun bu değil mi Sen zalime ver amanı Bak şeytana kim eğildi
Hiç aklına gelmedi mi Sen farzet ki insanlığın Yüce Allah bilmedi mi Umudusun yüreğisin
Dersin ki ben olsam asla Burnumu bir yere sokmam Arkanı bir yere yasla Vurdum duymaz eki misin
Sen kaç kere yemin ettin Yaramazın teki misin Sen kimleri duman ettin Zalimlere takı mısın
Hem kaçıncı kez söz verdin Gamsız nedir senin derdin Zulme susmak mı isterdin Allah’ından bulacaksın
Ah edip sen ağladıkça Dünya ne de berbat yersin Kaderine bağladıkça Yeter zalim hayat dersin
Özgürlüğe sen mahkumsun Sen sözünde durmadın ki Sorumlu sen olduğunu Hiç kendine sormadın ki
VAROLUŞSAL YALNIZLIK TERAPİSİ
Sen içinde yapyalnızsın Yüreğinde buldun hüzün Ne de çabuk unutuldun Çıldırtacak seni bir gün
Dışlanmışlık çekilmiyor Sana kimler sınır koydu Kibirinden bakılmıyor Herkes sana tavır koydu
Karanlıkta yaşıyorsun Sevilmeyen o huyundu Dünya sana yabancı mı Tek ısınan o suyundu
Hep kendini beğendin sen Beğendin de ne mi oldu Ümitlere doğandın sen Yüreğinde sevgi öldü
Sen kendinden uzaklaştın Buna aklın hiç basmıyor Şeytanınla kucaklaştın Neden kimse yanaşmıyor
Unutuldun sanma gözüm Önce sen bul sev kendini Uzat şimdi ellerini Dinliyorum ben kalbini
Bir sevgili arıyorum Yarınlara varıyorum Mutluluğu sarıyorum Bana gelen yüreğin mi
Ne duygusal bir dünyan var Seni sevdim seni seçtim Zenginleştim sevginle yar Mutluluğu yeni içtim
Sevdiğimden veriyorum Zamanımı enerjimi Dostluğumu seriyorum Sana verdim fenerimi
Seni böyle seviyorum Sevgin bende bir çiçektir Buluşunca baş başa biz Kalbin nasıl da melektir
VAROLUŞSAL ANLAMSIZLIK TERAPİSİ
Hiç oturup düşündün mü Medeniyet dediğin yer Ruhumuzu yutan dünya Cehenneme neden döner
Yaşamaktan kaçıyorsun Hiç kendini yaşamadan Bilinmezi içiyorsun Zorlukları aşamadan
Dudakların hep mühürlü Kim bilir ne acı çektin Dünyadaki her şey boşmuş Bir boşluğa düşecektin
Yaşamdaki tek amacın Acaba ne olmalıydı Yolculuğun bu dünyada Nerede son bulmalıydı
Yaşamının kıyısında Dolaştın sen bakınmadan Göçüp gittin genç yaşında Yüreğine dokunmadan
Sen kendini değersiz mi Buluyorsun kalbim benim Aşk yaşarsan eğer söz mü Ölümüne seveceğim
Hayatımı sorguladım Anlamsızmış her şey meğer Bu aşkımı yargıladım Yaşamaya inan değer
Bu dünyayı yaşanılır Kılmaya ben gideceğim Ölesiye bu uğurda Mücadele edeceğim
Göğe bakma durağına Sabah akşam gideceğim Hep güzelin peşinden ben Bu gönlümü güdeceğim
Ölü gibi yaşayana Gözyaşımı dökeceğim Bu sevgime susayana Gül ağacı dikeceğim
GÜNEŞİN VURAMADIĞI ÇÖVEŞE
Sıra dağları aştım dereleri geçtim Yarim gel de burada biz serinleyelim Sensiz geçen geceler hep nefes nefese Gece bir başka alem buranın havası Hicrana düşürüyor rüzgar ese ese Gecelerden geçerken öksüz kalmışım ben Yıldızları düşüyor başıma peş peşe
Fırtınalar sarıyor yalnız yüreğimi Dalgaları durmadan sahile vuruyor Seyrederken güneşin her gün batımını Masmavi koyla orman iç içe duruyor Kalbimin atımını hüzünlü hüzünlü Beni dinleyen kuşlar hep seni soruyor Güneş vuramadığı gölgelik Çöveşe Koca dallar eğilmiş denizi koruyor Adını fısıldıyor dalgalar herkese
Akdeniz akşamları ikimiz göz göze Upuzun bakışmalar içinde bir aşka El ele verip mavi sahilde biz bize Bembeyaz köpüklere doğru koşacağız Islak kumsalı delen masmavi denize Dalgaların içinde aşka coşacağız Fırtınalı denizin dibinde diz dize Biz hem dudak dudağa hem öpüş öpüşe Yine aynı şeyleri biz yaşayacağız Aşk fısıldayacağım ben heves hevese
Yıldızların altında gece sabahlarken Bilinmeyen ne de çok şey var hüzünlenen Yepyeni bir hayata ümitlerim varken Güneşin doğuşunu seninle izlemek Kulağımı verdim ben içimdeki sese Hayatımı sıfırdan seninle bizlemek Gözlerinde geçirmek yılları pür neşe
Aç koynunu ben geldim bu gece hülyana Aşkının dalgasıyım ne de olsa sana Bir tek sensiz olamam bu güzel dünyada Hasret kaldım senin o sıcacık aşkına Yaşayacaksan bir aşk benimle gel yaşa Sevgilim yüreğimde aşk ateş ateşe
Aşk çeşmesinde aynı bağırış çağırış Derinlere mi daldın kalbin üzgün gene Yüreğin bu hayata aşka hiç küsmese Ağaçların içinde dünyada yegane Bak gözlerin vuruyor benimle Çöveşe Düşüncelerin başka bir yere gitmese Diyardan diyara hep dolaşır vesvese Kederlenmiş yüreğin acı hissetmese Bir ömür seveceğim gözlerin sev dese
Kaybolmuş ruh gibisin düşmüşsün kafese Boş ver takma kafana hiçliği iç diyor Her hicran sevenleri düşürürken yese Koskoca yıllar bir bir nasıl da geçiyor Kalbini dinle kondur dudağıma buse Yine aydınlık günler bize gülümsüyor Bu hayatı benimle yaşarken başbaşa Gönlüme bahar olsan götürsen bir düşe
Sevenlerin hicrana düşen aynadasın Düşünebilir misin gülüm aynı anda Kendini düşünmeyen yalnız bir adasın Hasret zincirlerini kırdın biliyorum Beyaz güvercinimi yolluyorum sana Gözlerinde gülüşen sevgi diliyorum Senin yalnızlığını unutturur bana Bu gece aşk şarkısı söyleyecek inan Ümitler getirecek kulak ver bu sese
Şimdi uzaklardasın hem çok uzaklarda Hayal edemiyorum sen yoksan bu aşkta Karanlığın kurduğu bütün tuzaklarda Sana bütün kalbimle bağırsam haykırsam Biz el ele tutuşup hani gezecektik Sensiz yaşayamam ki yalnızlığı kırsam Bir mevsim gibi döner gözlerin durmadan Aşkı istesen bile kalbin susa susa Yıllar ne çabuk geçti aşka düşe düşe Her gece yüreğimde sana sızlıyorum Yine bir çaresizlik içerisindeyim Yaşama sevincimi sende izliyorum Gönlü Çöveşte olan aşk perisindeyim Yıllanmış şarap gibi bir aşk özlüyorum Hem senin derdindeyim hem çaresindeyim
Gideceksen uzağa yıldızlara sen git Çıkacaksan yükseğe umutlarına çık Halley gibi dön dolaş aşkıma ol gel git Ağaçların sahili bu güzel Çöveşe Ne de güzel batıyor güneşin ışığı Bak gözlerim doluyor terk eden güneşe Sahilde senin sesin duyuluyor işte Dalgaların vuruyor bak yine peş peşe
İkbaliye’ye hoş geldiniz!..
Geçmiş benim düstûrum, geçmişin derinliğine ne kadar inersem geleceğin ufuklarını o kadar iyi görebiliyorum. Geçmiş duygular benim rehberim. Duygularımı ne kadar samimi yaşarsam, paylaşırsam kendimle o kadar barışık oluyorum. 2001 ekonomi kirizinde dünya turuna çıktım bir gün, kendimi keşfederek 2003 yılında geri döndüm. Sıfır ile gittim bir ile geldim. Bilgi Çağı sildim, Biyolojik Çağ bildim. Aynalar sayesinde kendime döndüm. Aynalar benim rehberim oldu. İnsanların ruhlarını okuyabiliyorumdum artık. Aynam vasıtasıyla insanların kendilerini anlatmasını sağlıyorum. Anlıyorum o zaman insanları ve insanlara nasıl yardımcı olabileceğimi!
Duygularımı bastırdım bir gelecek kurmak için, gelecek uğruna hayatımı yaşayamadım. Güller için bülbüller gibi ağladım, kır çiçeklerini göremedim, koklayamadım, toplayamadım. Şimdi uzanacağım kırlara, bütün çiçekleri toplayacağım, demet demet kucak dolusu kır çiçekleri ile evime dolduracağım. Evimin bütün odalarını kır çiçeksiz bırakmayacağım. Gözümün önünden ayırmayacağım ve çiçeği koklayacağım.
İnsanlara ikbal sağlamak gibi bir misyonum var! Zorluklarla bu yere geldiğimi bilmelisiniz. Yaş 38 olsa da öğrenmeye doyamadım. Varlığımı bu yolda harcadım. Hep yatırım yaptım geleceğe, Türkiye’nin geleceğini yeniden inşa etmek üzere! Türk Milleti’ nin dünyada yeniçağın yeni efendisi olması için neler çektiğimi bilemezsiniz! Türk Milleti’nin “G7 Zenginler Kulübü“ ‘ne girinceye kadar da çilesini çekeceğim! Yaşayamadım hayatımı, çıkaramadım dünyanın keyfini, herkes eğlenmesine bakarken kendim Anadolu insanına ağladım.
İkbal sağlamak kolay değil elbet! Yaşayacaksın ki yaşatasın! Seveceksin ki sevilesin! Ağlayacaksın ki ağlatasın! Güleceksin ki güldüresin! Sahip olacaksın ki paylaşasın! Derdini çekeceksin ki dertlendiresin! Hürmet göstereceksin ki hürmete layık olasın!
İkbal sağlayanlar bencil değil benlik sahibidir. Bencil insanlara karşı yılmadan usanmadan benliğini gösterir. Affedicidir ama affedebilmek için affına sığınan kişinin bunu hak etmesi gerekir. Çünkü ikbal sağlayan kişi sanatçı ruhuna sahiptir. Sanatçı kendine karşı dürüsttür. Kimseden korkusu olmadan gerçeğin sesi olur. Geçmişte yaşamış olan büyük gönüller hakkın temsilcisi olmuştu. Onun için hâlâ gönüllerde yaşamıyor mu?
Sanatçı olaylara karşı vurdum duymaz olamaz. Aksine düzeni sorgular ve kirli çamaşırlarını bulup temizlemeye çalışır. Sanatçı kimsenin adamı da olamaz! O insanlığın nefesi, gönüllerin efendisi, yüreklerin sesidir !
İkbal sağlayan kişi bilgi peşinde değildir.Çalışan bilginin kendisidir.Lafa değil icraata bakar. Kimseyi küçümsemez, aksine küçümsediğini fark ettiği kişinin aslında kendisinden daha büyük bir insan olduğunun bilincindedir. Sağduyu ne mantıktır ne de yaratıcı! Döner ata sözüne küfürbaza hayret ede ede! İkbal sağlayan kişi sağduyusu ile hareket eder! Çünkü mantık bir gün kişiyi terk eder. Yaratıcılık ise kişiyi gaflete iter. Oysa sağduyu insanın yüreğinden gelen sesidir. İçindeki sesini dinleyene daima kazandırır. Sanatçı yüreğinin sesini dinler! Yüreğinden geldiği gibi sevgiyi yaşar.
Her kişi değerlidir. İnsanları olduğu gibi kabul etmek insanın kendisini eğrisiyle doğrusuyla kabul etmesi demektir. Kendini kabullenemeyen başkalarını nasıl kabullenebilir? Kendini sevmeyen başkalarını nasıl sevebilir? Kendine âşık olmayan başkalarına nasıl âşık olabilir? Her insan sevilmeye değer! İnsanoğlu sevilmek için neler verir neler! Sevgi vermektir hem de karşılık beklemeden! Senin gelişiminle ilgileniyorum demektir. Sevgi emektir, alın teridir. Sevgi her kötülüğün ilacıdır. Sevgiyle kucakladığında korku hemen kaçar. Yaratıcılık sevgiyle gelişir ve büyür. Sevgiyle medenileşir toplum. Sevginin olduğu yerde hiçlik vardır. Ben yoktur, sen vardır. Seninle ilgileniyorum demek vardır. Çünkü bunu hak ediyorsun demek vardır.
İkbal sağlayan kişi makam, kariyer peşinde değildir olamaz! Aksine liderdir yön gösterir. Geleceğin limanlarına bir fener gibidir. Servis yapmıyorsan misafirine, misafir gelir mi bir daha yerine! İkbal sağlayan kişi servis yapar! Servisteki insanlar ikbal sağlamak istiyorsa istikbalini aramalıdır. İnsan istikbalini aramazsa ikbali nasıl yakalayabilir? İstikbalin içinde bir yerlerde ! Dehânı uyandıracak yer nerede ?
İkbal’in sesine kulak verin! Her biriniz birbirinizden değerlisiniz. İçinizde keşfedilmeyi bekleyen pırlantalar var. Varlık içindesiniz ama yokluğu yaşıyorsunuz. Bu Türk Milleti ve dünya için yapacağınız çok şey var ama ne yapacağınızı bilmiyorsunuz. Bir uykuda olduğunuzu bile bilmiyorsunuz. Bir prensin veya prensesin gelip öpmesini mi bekliyorsunuz? Uzatın yanağınızı!... Günaydın!
İkbaliye ’ye hoş geldiniz! Dâhi olmak herkesin rüyası ve hülyası! Dünyada dehânızı uyandıracak tek yer burası.İçinizde bir dehâ var ve yapacağınız çok şey var. Kimsenin aklına bile gelmeyen fikirlere ve projelere imza atmak sizin elinizde.
Unutmayın ki dünya da bir fark yaratmak üzere yaratıldık! Büyük bir insanı başka yerlerde arama boş yere! Çünkü o büyük insan senin içinde.
Ömer İkbal ŞENDİLBENT