New Immissions/Updates:
boundless - educate - edutalab - empatico - es-ebooks - es16 - fr16 - fsfiles - hesperian - solidaria - wikipediaforschools
- wikipediaforschoolses - wikipediaforschoolsfr - wikipediaforschoolspt - worldmap -

See also: Liber Liber - Libro Parlato - Liber Musica  - Manuzio -  Liber Liber ISO Files - Alphabetical Order - Multivolume ZIP Complete Archive - PDF Files - OGG Music Files -

PROJECT GUTENBERG HTML: Volume I - Volume II - Volume III - Volume IV - Volume V - Volume VI - Volume VII - Volume VIII - Volume IX

Ascolta ""Volevo solo fare un audiolibro"" su Spreaker.
CLASSICISTRANIERI HOME PAGE - YOUTUBE CHANNEL
Privacy Policy Cookie Policy Terms and Conditions
Tevhid-i Tedrisat Kanunu - Vikipedi

Tevhid-i Tedrisat Kanunu

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Atatürk İnkılapları


Siyasal inkılaplar

Saltanatın Kaldırılması
Cumhuriyetin İlanı
Halifeliğin Kaldırılması

Toplumsal inkılaplar

Kadınların Seçme ve Seçilme Hakkı
Şapka Kanunu
Tekke, Zâviye ve Türbelerin Kapatılması
Soyadı Kanunu
Lâkap ve Unvanların Kaldırılması
Uluslararası Ölçülerin Kabulü

Eğitim ve kültür alanındaki inkılaplar

Öğretimin Birleştirilmesi
Harf Devrimi
Köy Enstitüleri
Türk Dil ve Tarih Kurumlarının Kurulması
Üniversite Öğreniminin Düzenlenmesi
Güzel Sanatlarda Yenilikler

Ekonomik inkılaplar

Aşarın Kaldırılması
Çiftçinin Özendirilmesi
Toprak Reformu
Örnek Çiftliklerin Kurulması
Sanayi Teşvik Kanunu
I. ve II. Kalkınma Planları

Hukuki inkılaplar

Mecellenin Kaldırılması
Medeni Kanun

3 Mart 1924 günü Mecliste kabul edilen “Tevhid-i Tedrisat” Eğitimde birlik ilkesini içeren kanundur. Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile eğitim birliği bir sistem olarak benimsenmiş bulunmaktadır.

Tevhid-i Tedrisat Kanunuyla, bütün okullar kurulan MEB'e bağlanmıştır. Tekke, medrese ve zaviyeler kapatılmıştır.

Wikisource
VikiKaynak'ta bu konu ile ilgili metin bulunmaktadır:

TEVHİDİ TEDRİSAT KANUNU 1. ÖZET

Osmanlı Imparatorlugu’nda egitim ve ögretim, sadece bir hayır işi, bir dini görev kabul edilmiş ve vakıflar yoluyla yürütülmüştür. Geleneksel egitim kurumları arasında, sadece “askeri egitim” ve “yöneticilerin egitimi” devlet tarafından yürütülmüştür. 18. yüzyılda Avrupa’da ortaya çıkan endüstriyel gelişme karşısında Osmanlı Medeniyeti, eski üstünlügünü yitirip zayıflamaya başlamış ve egitim-ögretim de dahil olmak üzere birçok alanda yenileşmelere girişmek zorunda almıştır. Egitim ve ögretim alanında ilk yenileşmeler, mevcut okullara dokunmadan, Batı örneginde askeri okulların açılmasıdır. Egitim alanında bu ikilik, Batı örneginde sivil okulların kurulmasına agırlık verilmesiyle daha da belirginleşti. Zamanla, ayrı ayrı iki sistemde okumuş, hayat görüşleri farklı iki nesil arasında anlaşmazlık son haddine çıktıgı için devlet işlerine kesin bir yön tayin edilemiyordu. Ikinci Meşrutiyet döneminde “Tevhid-i Tedrisatın” bazı ön adımları atılmış olsa da, medrese-mektep ikiligi ve egitim kurumlarının organizasyon bozuklugu, cumhuriyet hükümeti kuruldugunda da aynen devam ediyordu. Nihayet 3 Mart 1924 günü Mecliste kabul edilen “Tevhid-i Tedrisat” kanunu ile egitimde birlik saglandı. Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile eğitim birliği bir sistem olarak benimsenmiş bulunmaktadır. Yeni Türkiye'nin kültür hayatında çok önemli bir aşamayı başarıya ulaştıran Tevhid-i Tedrisat Kanunu, aslında büyük bir kültür hamlesidir. Eğitimin birleştirilmesi ile, özellikle 19. yüzyıl sonlarından beri Türkiye eğitiminde görülen medrese ve okul (mektep) diye devam eden ikililiğe son verilmiştir. "Tevhid-i Tedrisat Kanunu" ile öğretim ve eğitim birliği sağlanarak milli kültür birliğine yönelmek istenmiştir. Öğretim ve eğitime milli ve laik bir karakter veren Tevhid-i Tedrisat Kanunu, milli gelişme tarihinde daima büyük yer tutacak bir inkılabın da adı olmuştur.

3 Mart 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanunu, öğretim ve eğitimin birliğini sağlamakla beraber medreselerin de kaldırılmasını sağlamıştır. Keza 3 Mart 1924 tarihli, Şer'iye ve Evkaf Vekaletlerinin kaldırılmasına dair kanunla da, vakıfların bağlı bulunduğu vekalet (bakanlık) kaldırıldığından ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun üçüncü maddesi ile de Şer'iye ve Evkaf Vekaleti bütçesinde mektepler (okullar) ve medreseler için ayrılan ödenek Maarif Vekaletine (Milli Eğitim Bakanlığına) devredildiğinden, medreselerin kaderini tayin Maarif Vekaletine bırakılmıştır. 2 Mart 1926'da kabul edilen, "Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun" Tevhid-i Tedrisat (Öğretimin Birleştirilmesi) Kanunun ilkelerinin ışığı altında eğitim hizmetlerini düzenlemiştir. Devletin izni olmadan hiç bir okulun açılmayacağını öngören Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun aynı zamanda çağdışı bütün derslerin okul müfredat programlarından kaldırılmasını da sağlamıştır. 2. GİRİŞ

Osmanlı Devleti savaşlarda aldıgı bir dizi yenilgiden sonra, Avrupa tarzı yeni askeri okullar açarak egitimde yenilige gitti. Egitimdeki yenilik, sivil okulların açılmasıyla devam etti. Yenilik hareketinde mevcut okullara dokunulmadan yeni okulların açılması, medreselerin ve savunucularının tepkisini çekmemek içindi. Yeni okulların açılması mektep-medrese ikiligini meydana getirdi. Bunlardan başka azınlık (Yahudi, Rum, Ermeni...) ve yabancı devletler tarafından açılan misyoner okulları da vardı. Farklı okullardan farklı zihniyette nesillerin yetiştirilmesine yol açan bu egitim sistemi, -her ne kadar egitimde birlik yapılmaya çalışılsa da- Cumhuriyet dönemine kadar devam etti.

“...Efendiler! Memleket evladının ortak ve eşit olarak almaya zorunlu oldukları ilimler ve fenler vardır. Yüksek meslek ve ihtisas sahiplerinin ayrılabilecegi ögretim derecelerine kadar, egitim ve ögretimde birlik, sosyal toplumumuzun ilerleme ve yükselmesi görüş açısından çok önemlidir.”

Diyerek Mustafa Kemal, gerilememizin en önemli sebebinin, şimdiye kadar takip edilen egitim ve ögretim sistemleri oldugunu vurgulamıştır. Farklı fikir ve duyguda insan yetiştirme problemini çözen Tevhid-i Tedrisat Kanunu, 3 Mart 1924 tarihinde TBMM’de görüşülerek kabul edildi.


3. TEVHİD-İ TEDRİSAT’TAN ÖNCESİ EĞİTİMİN YAPISI

Osmanlı Imparatorlugu’nda egitim sistemi, Selçuklu Imparatorlugu’nda kurulmaya başlayan okul sisteminin devamıdır. Bu sistem, islami medeniyet temellerine dayalı olarak, kendi içerisinde uyumlu bir bütünlük gösterir. Osmanlı Imparatorlugu’nda egitim ve ögretim faaliyetleri, 19. yüzyılın ortalarına gelinceye kadar devletin görev alanının dışında kalmıştır. Egitim ve ögretim, sadece bir hayır işi, bir dini görev olarak kabul edilmiş ve sadece hayırsever kişilerin kurdukları vakıflar yoluyla yürütülmüştür.

Geleneksel egitim kurumları arasında, sadece “askeri egitim” ve “yöneticilerin egitimi” devlet tarafından yürütüldü. 18. yüzyılda Avrupa’da ortaya çıkan endüstriyel gelişme karşısında Osmanlı Medeniyeti, eski üstünlügünü yitirip zayıflamaya başladı. Bunu önlemek için devlet, her alanda yenileşmelere girişmek zorunluluguyla karşı karşıya geldi. Devletin yenileşme işine giriştigi alanların başında, egitim ve ögretim alanları geliyordu. Böylece egitim ve ögretim işleri, bir devlet görevi, yani bir devlet politikası niteligi kazandı (Akkutay, 1984).

Osmanlı Devleti’nde egitim ve ögretim alanında ilk yenileşmeler, Batı örnegine benzetilmeye çalışılan askeri okulların açılmasıdır. Bunun sebebi, Osmanlı Devleti’nin savaşlarda yenilgileri çogaldıkça, bunu öncelikle Avrupa subay ve askerlerinin iyi yetişmiş olmalarına, kendilerinin bu alanda geri kalmalarına baglamaları ve yenilgiler nedeniyle askeri egitim ve ögretimde yenileşmelere gidilmesine medreselilerin bir şey diyememeleridir. Mevcut okullarda yenileşme yapmak, onların ögretim düzeyini yükseltmek biçiminde bir yola gidilse medreselilerin tepkisi ile karşılaşılacaktı. Bu nedenle yeni okullar açma yoluna gidildi (Akyüz, 1997).

Egitim alanında bu ikilik, askeri okullar tarzında kurulan batı örneginde egitim kurumları iyice yerleştikten sonra, Batı örneginde sivil okulların kurulmasına agırlık verilmesiyle daha da belirginleşti. Bir taraftan hukuk okulları batı yasalarına göre hakimler çıkarıyor, bir taraftan da Mekteb-i Kuzâd ve medreseler fıkıha göre hükümler verecek kadılar yetiştiriyordu (Ergün, 1982).


Medreseler, bu hareketlere engel olucu biçimde karşı çıkmadı. Osmanlı hükümetleri de başlangıçta dogrudan dogruya medreseleri hedef almamış, ilk ve ortaögretim düzeyinde çalışmıştı. Gerektiginde medreselerin dogal müttefikleri oluveren yeniçeri ortadan kalkmış, onun yerine batı örnegine göre yetişmiş, kendilerinin karşısında bir ordu vardı. Hükümet kendilerini degil, batı tipi kurumları destekliyordu (Ergün, 1982). Fakat vakıf sitemi, mali bakımdan medreseleri besliyor ve onların yaşamasını kolaylaştırıyordu. Vakıf sistemi ile ögrencileri yedirip barındıran medreseler, fakir halk çocukları için en uygun okul durumundaydı (Koçer, 1992).

Yeni açılan okullar egitim ve ögretim yaparken, köy ve mahalle imamlarıyla onların eşlerinin yönetimindeki sıbyan mekteplerine, mahalle mekteplerine dokunulmayarak, bunlar da egitim ve ögretime devam etti. Bunların pek çogu vakıf kuruluşları oldugu için, devlet bunları dogrudan kapatmayı da göze alamadı. Medreseler hem ortaögretim, hem de yüksek ögretim düzeyinde egitim kurumları olarak batı tipi rüştiyelerin, idadilerin, sultanilerin, yüksek okullar ve Dârulfünun’un yanıbaşında yaşamaya, ögretim yapmaya, ögrenci yetiştirmeye devam etti. Üstelik medreseden yetişenlerle mektepten yetişenler, az-çok birbirlerine zıt hayat görüşlerinde kişiler olmuşlardır. “Alaylı” ve “mektepli” subayların birbirlerine düşmanlıgı gibi, medreseden yetişenlerle mektepten yetişenler de birbirlerine düşman olmuştur. Mektep programlarında din derslerinin ve ibadetlerin zorunlu olması, bazı bilim dallarının dinin süzgecinden geçirilmesi, Isâm inançlarına aykırı şeyler anlatılmaması vs. bu düşmanlıgı engellememiştir (Ergün, 1982).

Ayrı ayrı iki sistemde okumuş, hayat görüşleri farklı iki nesil arasında anlaşamazlık son haddine çıktıgı için devlet işlerine kesin bir yön tayin edilemiyordu. Bu yüzden egitim meseleleri de dahil olmak üzere hiçbir işe ciddi şekilde sarılarak gerçekleştirilemiyordu. Hatta egitimin amacı bile toplumun çogunlugu tarafından kabul edilmiş olarak teşhis edilemiyordu. Çünkü bir heyeti teşkil edenler zihniyet bakımından en azından ikiye ayrılıyordu: Halktan kopmuş mektepliler ve halkın içinde halktan kuvvet alan medreseliler. Her meselenin karşısına bu iki zihniyet dikiliyor, her iki taraf onu kendi açısından halletmek istiyor ve ona göre fikir söylüyordu. Onun için hiçbir işte esaslı karara varılamıyordu (Koçer, 1992).

Ikinci Meşrûtiyet döneminde askeri rüştiyelerin Maarif Nezâretine devredilmesi ve bozulmak üzere olan medrese ve sıbyan mektepleri vakıflarının Maarife devredilmesi gibi “Tevhid-i Tedrisatın” bazı ön adımları atılmıştı* ama, medrese-mektep ikiligi ve egitim kurumlarının organizasyon bozuklugu, Cumhuriyet hükümeti kuruldugunda da aynen devam ediyordu. Ayrıca, batı örnegine göre kurulmuş okullar arasında da birlik yoktu. Ilkönce yüksek askeri okullar kendi liselerini (askeri idadiler) ve ortaokullarını (askeri rüşdiyeler) kurmuşlardı. Bunun dışında her bakanlık kendi ihtiyacı olan kalifiye elemanlarını, kendi kurdukları okullarda yetiştiriyordu. Ülkedeki egitim kurumları Harbiye Nezâreti, Maarif-u Umûmiyye Nezâreti, Evkaf Nezâreti, Şer’iyye Nezâreti, Ziraat, Ticaret, Orman ve Maadin vs. nezâretler tarafından idare ediliyordu (Ergün, 1982). Kısacası; Ülkenin, Öğretim Birliği Yasası’ndan önceki eğitim durumuna genel olarak bakıldığında, bu yasanın niçin gerekli olduğunu daha iyi görebiliriz. Osmanlı Devleti’ndeki bütün sosyal kurumlarda olduğu gibi, eğitim öğretim işleri de dinsel esaslara göre düzenlenmişti. l. Geleneksel öğretim kurumu olan medreselerde İslâmî bilimler, ağırlıklı olarak yer alırken, pozitif bilimler ikinci plâna itilmişti. 2. Öğretim dili olarak yabancı bir dil, Arapça egemendi. 3. Okullara deneye dayanan bilimler ve çağdaş araştırma yöntemleri hiç girmemişti. 4. Resim, müzik, heykel gibi güzel sanat alanlarında herhangi bir eğitim yapılmıyordu.

    5. Kadınların ise eğitimde yeri yoktu.

18. yüzyılın sonlarına doğru Avrupa ülkelerinde bilimsel ve teknolojik gelişmelerin çok ileri boyutlara gitmesi sonucu ülkemizde de eğitim sisteminde yenilikler yapılması gereği ortaya çıkmıştır. Bu dönemde, batı eğitim sistemine uygun açılan, askerî okulların yanı sıra; ilkokul (iptidai), ortaokul (rüştiye) ve liseler(idadi) açılmaya başlanmıştır. Bunu 1863’te açılan üniversite (darülfünun) izlemiştir. Ancak bunlar sayısal olarak çok yetersizdi ve ülke geneline yayılmamışlar idi. Aynı dönemde ise her türlü azınlık ve etnik gruplar kendi özel okullarına sahip oldukları gibi ülkenin pek çok yerinde yabancıların açmış olduğu misyoner okulları vardı. Bu okullardaki, eğitim ve öğretimleri üzerinde ise yeterli ulusal denetim kurulamamıştı. Hatta bu okullar devlet aleyhine zararlı çalışmalar içine de girmişlerdi.


4. TEVHİD-İ TEDRİSAT’IN HAZIRLIKLARI Tevhid-i Tedrisat Kanunu, medrese-okul kurumlarıyla ikiye bölünmüş olan eğitim sistemini tek bir çatı altında toplamak ve bir müfredat birliği sağlamak amacını taşıyordu. Kuruldukları dönemden itibaren önemli bir görevi yerine getiren medreseler, özellikle son dönemlerde, ehil olmayan kişilerin eline geçmiş, esas amaçları ilim olmayan kişiler tarafından farklı amaçlar için kullanılır olmuşlardır. Kendilerini İslam dininin arkasına gizleyerek karanlık amaçlar güden bu kişiler, bu kurumları da hedef haline getirmişlerdir. Halbuki medreselerin kuruluş amacı aydın, bilim adamı yetiştirmek olmuştur. Nitekim bu kurumlardan Zembilli Ali Efendi, Ali Kuşçu, Hoca Paşa gibi tanınmış bilim adamları çıkmıştır. 18.yy'da başlayan bozulma sonucunda, medreseler işlevini ve niteliğini kaybetmeye başlamıştır. Atatürk, bu kurumların, aydınlık nesiller yetiştirme ülküsünden uzaklaştıklarını görmüş ve bu kanunla, eğitim üzerinde bir denetim mekanizması kurulmasını sağlamıştır. Mustafa Kemal, bu konudaki düşüncelerini 3 Şubat 1923'teki İzmir Nutku'nda şu ifadeleriyle açıklamıştır: "Bizde en ziyade göze çarpan bir nokta vardır ki o da herkesin bu gibi meselelere temastan içtinabıdır (kaçınmalarıdır). Medreseler ne olacak? Evkaf ne olacak? Dediğimiz zaman derhal bir mukavemete maruz kalırsınız. Bu mukavemeti yapanların ne hak ve salahiyetle yaptıklarını sormak lazımdır. Bizim dinimiz en makul ve en tabii bir dindir. Bir dinin tabii olması için akla, fenne, ilme ve mantığa tetabuk(uygun olması) etmesi lazımdır... Milletimizin, memleketimizin irfan yurtları bir olmalıdır. Bütün memleket evladı kadın ve erkek aynı surette oradan çıkmalıdır." Yurt düzeyindeki tüm okulların egitim ve ögretim birligi saglaması konusunda görüş birligine varıldıgı 16 Temmuz 1921 Ankara Maarif Kongresi açılış konuşmasında Mustafa Kemal, gerilememizin en önemli sebebinin, şimdiye kadar takip edilen egitim ve ögretim sistemleri oldugunu vurgulamış; bunlardan ve dogu ve batı tesirlerinden uzak, millî bir egitim programının hazırlanmasını istemiştir (Aslan, 1989). Mustafa Kemal 27 Ekim 1922’de Bursa’da yaptıgı konuşmasında, bir milleti millet yapan, devlet yapan, ilerleten ve yükselten kuvvetler arasında saydıgı fikirleri; anlamsız, mantıksız, faydasız inanç ve geleneklerden arındırarak, ilim ve feni rehber olarak tavsiye etmiştir (Palazoglu, 1995). 2 Şubat 1923’de Izmir’de yaptıgı bir konuşmasında da egitimin birliginden bahsetmiştir (Palazoglu, 1995):


“...Medreseler ne olacak? Vakıflar ne olacak? Dediginiz zaman derhal bir direnmeyle karşılaşırsınız. Bu direnişi yapanların ne hak ve yetkiyle yaptıklarını sormak gerekir... Milletimizin, memleketimizin irfan yuvaları bir olmalıdır. Bütün memleket evladı kadın ve erkek aynı şekilde oradan çıkmalıdır...” 6 Şubat 1923 Kırkagaç’ta, medreselerin egitim yuvası olmaktan ziyade boş zaman geçirilen yer haline geldigini vurgulamıştır. 1 Mart 1923 Türkiye Büyük Millet Meclisi açılış konuşmasında şöyle demiştir (Palazoglu, 1995):

“...Efendiler! Memleket evladının ortak ve eşit olarak almaya zorunlu oldukları ilimler ve fenler vardır. Yüksek meslek ve ihtisas sahiplerinin ayrılabilecegi ögretim derecelerine kadar, egitim ve ögretimde birlik, sosyal toplumumuzun ilerleme ve yükselmesi görüş açısından çok önemlidir. Bu sebeple Din Işleri Bakanlıgı ile Milli Egitim Bakanlıgı’nın bu konuda fikir ve çalışma birligine gitmesi istenmege degerdir.”

Bundan sonra 1923 yılında ögretimin birleştirilmesi konusu tartışılmaya, Muallime ve Muallimler Dernegi’nin düzenledigi egitim konferanslarında işlenmeye başlandı. Bu konferanslardan birinde konuşan Kâzım Karabekir Paşa, sürekli bir savaş olan iktisat mücadelesinde gerekli cüret ve girişimi ancak egitim birliginin saglayabilecegini; egitimde birlik olması için yönetimde birlik olması gerektigini, bu nedenle de egitimde merkezileşmeye gidilmesi gerektigini vurgulamıştır (Ergün, 1982).

Mustafa Kemal, Halk Partisinin programında (dokuz ilkeden) medreselerin kaldırılması ve Tevhid-i Tedrisat’tan da bahseder (Nutuk, 1989):

“...Bununla birlikte, programa yazılmamış kimi önemli sorunlar da vardır. Örnegin: Cumhuriyetin ilanı, halifeligin kaldırılması, Din Işleri Bakanlıgının kaldırılması, medrese ve tekkelerin kaldırılması, şapka giyilmesi...gibi. Bu sorunları programa alarak, önceden, bilgisiz ve gericilerin bütün ulusu yanıltmaya fırsat bulmalarını uygun görmedim. Çünkü bu sorunların, zamanı gelince çözülebilecegine ve sonunda ulusun kıvanç duyacagına kesin olarak inanıyordum. ...ögretimi birleştirmeye hemen girişilecegi, askerlik görevi süresinin kısaltılacagı, ülkenin bayındırlaştırılmasına çalışılacagı ve benzeri gibi ivedi ve önemli gereksemeler ilkeler dışında bırakılmamıştır.”

Bu hazırlıklar sürerken, 12.000.000 dolayında tahmin edilen ülke nüfusunun 1923 yılı sonunda sahip oldugu egitim ve ögretim olanakları şu tabloyu verebiliyordu (Sakaoglu, 1992): Okul Öğretmen Öğrenci Öğrenci oranı % İlköğretim 4.894 10.238 341.941 2.8 Ortaokul 72 796 5.905 0.05 Lise 23 513 1.241 0.01 Meslek Okulu 64 583 6.547 0.054 Toplam 5.053 12.130 355.634 2.96

5. TEVHİD-İ TEDRİSAT KANUNU

Mustafa Kemal, 1 Mart 1924 günü Büyük Millet Meclisinin beşinci çalışma yılı dolayısıyla yaptıgı açılış konuşmasında şu üç noktaya deginir (Nutuk, 1989): “1. Ulus, cumhuriyetin bugün ve gelecekte bütün saldırılardan kesin olarak ve sonsuza degin korunmasını istemektedir. Ulusun istegi, “cumhuriyetin, hiç zaman geçirilmeden, denenmiş ve kanıtlanmış bütün ilkelere tümüyle dayandırılmasının saglanması” diye belirtilebilir.

2. Kamuoyunun egitim ve ögretimin birleştirilmesinden yana oldugu saptanmış bulundugundan, bunun hiç zaman geçirilmeden uygulanmasını gerekli görüyoruz.

3. Müslümanlıgı, yüzyıllardan beri, yapılageldigi üzere, bir siyasa aracı olarak kullanılmaktan kurtarmanın ve yüceltmenin çok gerekli oldugu gerçegini de görüyoruz.”

2 Mart günü Parti Grubu toplantısında bu üç konu gürüşülmüş ve ilkeler üzerinde anlaşmaya varılmıştır. Bunlar, 3 Mart 1924 günü, Meclisin birinci oturumuna şu önergeler olarak gelmiştir (Nutuk, 1989):

“1. Halifeligin kaldırılması ve Osmanogulları soyundan olanların Türkiye dışına çıkarılması ile ilgili Şeyh Saffet Efendi ile elli arkadaşının yasa önerisi.

2. Din Işleri ve Evkaf Bakanlıgı ile Genelkurmay Bakanlıgının kaldırılması ile ilgili Siirt Milletvekili Halil Hulki Efendi ve elli arkadaşının yasa önerisi.

3. Egitim ve ögretimin birleştirilmesi ile ilgili Manisa Milletvekili Vâsıf Bey ve elli arkadaşının önerisi.”

Mecliste, Şer’iye ve Evkaf Bakanlıgını kaldıran yasa kabul edildikten sonra, Tevhid-i Tedrisat Kanunu görüşülmeye başlandı. Yasa tasarısını sunanlar, bunun Tanzimattan beri süregelen, iki egitim, degişik fikir ve duyguda iki insan problemini çözecegini, egitim sisteminin artık bir millet yetiştirecegini söylüyorlardı (Ergün, 1982).

1920’li yıllarda Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri atılırken eğitim ulus olmanın en önemli şartı olarak kabul edilmiş ve 3 Mart 1924 tarihinde çıkarılan “Tevhid-i Tedrisat Kanunu” (Eğitim Birliği Kanunu) ile eğitim sistemi birleştirilerek devletin gözetim ve denetimi altına alınmıştır.

Tevhid-i Tedrisat Kanunu farklı kaynaklar tarafından beslenen ve yönetilen dağınık eğitim sisteminin (bir yanda dini eğitim veren kurumlar, bir yanda yabancı dilde eğitim veren misyoner okulları, diğer yanda ise Osmanlı Maarif Vekaleti’nin açtığı okullar) ortadan kaldırılması, devletin kültür ve eğitim politikasında birlik sağlanması amacıyla çıkarılmıştır.10 Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun çıkarılmasıyla çok çeşitli kişi, yerli-yabancı kurum ve vakıf gibi oluşumların kontrol ve yönetiminde olan, çok farklı program ve yöntemlerle eğitim uygulamalarını sürdüren eğitim kurumları Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmıştır. Böylece eğitimin tek elden yürütülmesine başlanmıştır. Türkiye'de dini öğretim ve eğitimi cemaatlerden ve özel kişilerden alıp, devlet görevi olarak merkezi yönetime veren Tevhid-i Tedrisat Kanunu, 1982 Anayasası’nın 174. maddesi tarafından korunan bir devrim yasasıdır.

3 Mart 1924 günü Mecliste kabul edilen kanun maddeleri şunlardır (Öztürk, 1986; Genç, 1998):

Kanun No : 430 Kabul Tarihi : 03.03.1924 Resmi Gazete : 06.03.1924 – 63

Madde 1. Türkiye’deki bütün bilim ve ögretim kurumları Milli Egitim Bakanlıgına Baglıdır.

Madde 2. Şer’iyye ve Evkaf Bakanlıgı veya özel vakıflar tarafından idare edilen bütün medreseler ve okullar Milli Egitim Bakanlıgına devredilmiş ve baglanmıştır.

Madde 3. Şer’iyye Evkaf Bakanlıgı bütçesinde okullar ve medreseler için konulan ödenekler Milli Egitim bütçesine aktarılacaktır.

Madde 4. Milli Egitim Bakanlıgı, dini bilgiler konusunda yüksek uzmanlar yetiştirmek üzere üniversitede bir Ilahiyat Fakültesi kuracak ve [ayrıca] imamlık ve hatiplik gibi dini hizmetlerin yerine getirilmesiyle görevli memurların yetişmesi içinde ayrı okullar açacaktır.

Madde 5. Bu kanunun yayımı tarihinden itibaren, genel egitim ve ögretim hizmetleri vermekte olup, şimdiye kadar Milli Savunma Bakanlıgına baglı olan askeri rüştiyeler ve idadilerle, Saglık Bakanlıgına baglı olan Yetim Evleri, bütçeleri ve ögretim kadroları ile birlikte Milli Egitim Bakanlıgına baglanmıştır. Anılan rüştiye ve idadilerde bulunan ögretim kadrolarının nereye baglı olacakları, gelecekte ait olacakları bakanlıklar arasında belirlenip düzenlenecek ve o zamana kadar orduya mensup olan ögretmenler bu statülerini koruyacaklardır.

Madde 6. Işbu kanun, yayımı tarihinden geçerlidir.

Madde 7. Işbu kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu Yürütür.

Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun tek tip eğitimi yasal zorunluluk haline getirerek, Türkiye’de eğitim kurumlarının hepsini devletin baskısı altına aldığı, bu kanun varoldukça eğitimde rekabet, çeşitlilik, farklılık, bireylerin ihtiyaç duydukları türden okullar oluşmasının imkansız olduğu hatta bu kanunun kalkması gerektiği çeşitli platformlarda zaman zaman dile getirilmiştir. Bu doğrultuda Kamu Yönetimi Temel Kanunu Taslağı yıllardır güçlenen bu beklentiye cevap niteliği taşımaktadır. Eğitim birliğini ortadan kaldıracak düzenlemeler içeren taslağın bir karşı devrim atağı olduğunu söylemek mümkün görünmektedir. Taslak, Milli Eğitim Bakanlığı taşra teşkilatını görev ve yetkileri, taşınır ve taşınmaz malları, alacak ve borçları, bütçe ödenekleri ve personeli ile birlikte il özel idarelerine devretmektedir.

Eğitim hizmeti merkezi yönetimden koparılarak yerelleştirilmekte ve tek tek her ilin özel idaresi söz konusu hizmet alanında genel yetkili kılınmaktadır. Taslağın getirdiği değişim eğitim sistemini parçalamakta, devletin gözetim ve denetimi dışına çıkarmaktadır. Tek başına bu değişiklik bile eğitim birliğinin ortadan kalkması demektir.

Bölgeleri arasında büyük eşitsizliğin, gelir dağılımında korkunç bir uçurumun olduğu Türkiye’de yerelleşme çözüm olarak sunulabilmektedir. Azgelişmiş bir ilin özel idaresi ile zengin kaynaklara sahip başka bir ilin özel idaresinden aynı hizmeti vermelerini beklemek mümkün değildir. Örneğin, maddi imkanlardan yoksun başarılı öğrencilerin en yüksek eğitim kademelerine kadar öğrenim görmelerini sağlamak amacıyla parasız yatılılık, burs, kredi ve başka yollarla gerekli yardımlar yapmak, özel eğitime ve korunmaya muhtaç çocukları yetiştirmek için özel tedbirler almak ve eğitimde kadın, erkek herkese fırsat ve imkan eşitliği sağlamak görevini her özel idare aynı şekilde yerine getirebilecek midir? Taslağın mantığına uygun olarak merkezi yönetim bölgeler arası eşitsizlikleri gidermek üzere bir taraftan öbür tarafa kaynak transferi de yapamayacaktır. Temel sosyal devlet görevlerinin il yerel yönetimlerine devriyle azgelişmiş il ve bölgeler ile diğerleri arasındaki dengesiz gelişme daha da derinleşecektir. Taslakta Milli Eğitim Bakanlığı’nın yerel düzeyde teşkilat kurması, doğrudan ihale ve harcama yapması da yasaklanmaktadır. Bu durumda her bölge kendi kaynaklarıyla idare etmeye çalışacak ya da kendine kaynak yaratmak amacıyla “özgün” yöntemler bulacaktır. Kaynak arayışları il özel idarelerini yerel güçlerle, vakıflarla, siyasi partilerin il-ilçe teşkilatlarıyla ve çeşitli oluşumlarla yakınlaştıracaktır. Devletin eğitimin finansmanından çekilerek, bu sorumluluğunu yerel yönetimlere bırakması eğitim sistemini seksen yıl önce olduğu gibi çeşitli güçlerin denetimine terk edecektir. Nitekim taslak genel gerekçesinde yeni yönetim anlayışının sivil toplum kuruluşlarına geniş bir alan tanıdığı ve gelişmiş ülkelerde bazı kamu hizmetlerinin bu örgütlere devredildiği belirtilmektedir. Taslağın genel mantığına uygun olarak eğitim hizmetinin STK çatısı altında yer alan çeşitli oluşumlara devredilmesi önünde hiçbir engel kalmamaktadır. Taslakta “eğitim ve öğretim birliğini sağlama, müfredatı belirleme ve geliştirme” görevi merkezi yönetim tarafından yürütülecek görev ve hizmetler arasında gösterilmektedir. Müfredatı belirleme ve geliştirme işi yönetişimci karar yapısıyla Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapıldığı zaman eğitim birliğinin bozulmayacağı kabul edilmektedir. Oysa önemli olan müfredatın belirlenmesi ve geliştirilmesi değil, belirlenen müfredatın uygulanmasıdır. Müfredatın uygulanıp uygulanmadığının denetimini yapabilecek birimler de aynı taslak ile ortadan kaldırılmaktadır. Milli Eğitim müfettişlerinin görevleri yalnızca mali işlerle sınırlı olmayıp, onlara verilen asıl sorumluluk Eğitim Birliği Yasası’na uygun olmayan eylemleri belirleyip sorumlularından hesap sormaya kadar uzanır. Teftiş mekanizması yok edilerek eğitim birliğini parçalama süreci hızlandırılmaktadır 6. TEVHİD-İ TEDRİSAT KANUNU’NUN UYGULANMASI

Bu yasanın Meclisten çıkmasından sonra, yasanın uygulanmasıyla ilgili olarak Maarif Vekili Vasıf Bey görevlendirildi. Sorun basında tartışılırken, Bakanlık ve egitim idareleri de ülkedeki medreselerin incelemesini yapıyordu. Yönetmeligi, programı ve kadrosu olan 29 Darülhilafe Medresesi vardı. Bakan, dünyanın her tarafında ilkögretimin sadece Bakanlık okullarında yapıldıgını belirterek medreselerin ibtidai kısımlarını kapattı. Kapatılan medreselerde 16.245 ögrenci vardı. Ibtidai sınıfındaki ögrencilerden yaşları uygun olanlar ilkokullara ve liselerin ilkokul kısımlarına, ibtidai dahil ve hariç sınıflarının ögrencileri de liseler ve ilkögretmen okullarına kaydedildi (Ergün, 19982).

Hazırlık sınıfları kapatılan Dârülhilafe medreseleri yerine, yalnız imam ve hatip yetiştirmek üzere Imam-Hatip okulları kuruldu. Başlangıçta 29 tane olan bu Imam-Hatip okullarının programlarını Bakanlık hazırladı. Giderek her ders yılında sayıları biraz daha azalan bu okullar, 1929-1930 ögretim yılında tamamen kapatıldı. Dini bilgiler konusunda yüksek uzmanlar yetiştirmek üzere Istanbul Dârulfûnunun’da bir Ilahiyat Fakültesi kuruldu. Bu fakülte, üniversite reformundan sonra da kapatıldı (Ergin, 1977; Ergün, 1982; Yılmaz ve digerleri, 1998).

Dârülhilafe medreseleri dışında vilayet, kaza ve köylerde 479 tane de Medarisi Ilmiye vardı. Programı, sınıfı ve kadrosu olmayan, eski ve saglıga zararlı binaları olan, haklarında hiçbir resmi bilgi olmayan ve resmi denetimleri yapılmayan, Şer’iye Vekaletince verilen izinle müderrisleri tarafından açılan, ilkögretim düzeyinde egitim veren bu medreseler Bakanın 11 Mart 1924’te verdigi emirle kapatılmaya başlandı. Bunların ögrencileri ilkokullara kaydedilecek, müderrislerinden gerekli niteliklere sahip olanlar, okullarda “Ulum-u Diniyye” ögretmeni olabileceklerdi. Bu arada Adalet Vekili Necati Bey’in şer’i mahkemeleri lagvetmesi üzerine Vakıf Bey de Mekteb-i Kuzât’ı kapattı (Ergün, 1982).

Medreselerin asıl durumu, bütçe konuşmaları ve bütçe kanunu ile belirlendi. Meclis, Maarif Bakanlıgının uzun açıklamalarından sonra medreseler konusunda bir tahsisat koymayarak, medreselerin lagvını resmen kabul etti. Medreselerin kapatılması, aynı zamanda gençlerin gerçek gelişmelerine zararlı olan egitim, inanç ve bâtıl fikirlerin de kaldırılmasıdır. Medreseler bu ülkede milli menfaat, milli duygu ve bilince daima yabancı kalmışlar ve ülkenin yabancı okullarla dolmasına engel olamamışlardı. Bu okullar, medreselerin bıraktıgı boşluktan yararlanarak Türkiye’ye yerleşmiştiler (Ergün, 1982).

Türk hükümeti kendi sıbyan okullarını ve medreselerini kapatma kararı aldıktan sonra, aynı tutumu ülkedeki yabancı okullara karşı da gösterme yoluna girdi. Hatta Tevhid-i Tedrisat Kanunu çıkmadan önce, Lozan Barış Antlaşmasından hemen sonra Türkiye, daha önceden kararlaştırıldıgı yabancı okullar politikasını uygulamaya başladı. Türkiye kendi sınırları içinde hiçbir dinin ve mezhebin propagandasının yapılmasını istemiyordu. Okullar bu yönlerden tarafsız olmalı ve millî hislerle uygar görevlere yer verilmeliydi. Bu nedenle, Türk okulları gibi azınlık okulları da Milli Egitim Bakanlıgına baglandı. Dinsel ve siyasal amaçla egitim yasaklandı. Azınlık okullarında tarih, cografya, yurt bilgisi gibi Türkçe ve kültür egitimi konulup, bu okulların millî egitime baglılıgının denetlenmesi benimsendi. 1926 Şubatında Bakanlık, yabancı okulların iyi denetlenmesi hakkında Maarif Müdürlüklerine bir genelge yayınladı. 1926 Martında da Bakanlık, yabancı okulların kapitülasyonlar döneminden beri uyguladıkları bazı gelenekleri kaldırdı. Böylelikle Osmanlı dönemindeki zararlı faaliyetleri ile dikkatleri çeken azınlık ve yabancı okulları, denetim altına alındı (Ergün, 1982; MEB, 1983; Yılmaz ve digerleri, 1998).

Tevhid-i Tedrisat Kanununa göre askerî idadiler “liseye” çevrildi. Buradaki ögretmen subaylardan bazılarının da lise ögretmeni olarak istihdamları gerçekleştirildi. Ama askerî okullar 22 Nisan 1925 tarih ve 637 sayılı bir kanunla tekrar Milli Savunma Bakanlıgına baglandılar. Yine bu kanunla, aşagı yukarı 7.000 yetim çocugu barındıran Dârüleytamlar Bakanlıga baglandı (Ergün, 1982).

Tevhid-i Tedrisatla aynı gün kabul edilen Halifelik ve Şer’iye ve Evkaf Vekaletini kaldıran kanunlarla ögretim birligini engelleyecek ve laikleşmeyi önleyecek faktörler ortadan kaldırıldı. Farklı dünya görüşlerine sahip insan yetiştiren tarikatlar ve tekkeler de, 30 Kasım 1925 tarihli 677 sayılı kanunla kapatıldı. Daha da önemlisi egitim programları millî ve laik esaslar çerçevesinde yeniden düzenlendi. 1927’den itibaren seçmeli duruma getirilen din dersleri, 1930’da şehir ilkokul, 1931-32’de ortaokul ve 1939’da da köy ilkokul programlarından çıkarıldı. Din dersleri büsbütün ögrenci ailelerinin sorumluluguna bırakıldı. Arapça ve Farsça dersleri okullardan kaldırılarak yerine Latince ve Yunanca dersleri kondu. Aynı şekilde ders kitapları dönemin politikasına uygun olarak yeniden hazırlandı. Yeni çıkarılan ders kitaplarında eskiye ait bilgiler azaltıldı ve milli egitim politikası çerçevesinde Cumhuriyet ideolojisini yerleştirecek milli şuur uyandırıcı konulara agırlık verildi (Yılmaz ve digerleri, 1998; Binbaşıoglu, 1999).

Mustafa Kemal, 27 Agustos 1925 günü Inebolu’da yaptıgı bir konuşmasında Tevhid-i Tedrisatın önemini işaret ederek (Palazoglu, 1995): “Ey büyük millet! Dünya medeniyet ailesinde saygın bir yer sahibi olmaya lâyık Türk milleti, evlatlarına verecegi egitim, okul ve medrese adında birbirinden büsbütün başka iki çeşit kuruma bölüştürmege halen katlanabilir miydi? Egitim ve ögretimi birleştirmedikçe aynı fikirde, aynı zihniyette fertlerden oluşmuş bir millet yapmaya imkan aramak, boş işle ugraşmak olmaz mıydı?”

Tevhid-i Tedrisat Kanunun arkasından çıkarılan çeşitli kanunlarla batıl hurafelerin ve muzır fikirlerin kaynakları da kurutulmuş, bu suretle asırlardan beri fertlerin ilmi zihniyetle düşünmelerine engel olan etmenler birer birer ortadan kaldırılmıştır. Fransa’da büyük inkılap 1789’da başladıgı halde okullar 1882’de, yani inkılaptan ancak 93 yıl sonra laikleştirilebildigi halde memleketimizde bu, Cumhuriyetin ilanından dört ay gibi kısa bir süre sonra başarılmıştır (Sungu, 1938).

Öğretim Birliği Yasası ile; 1. Lâik Cumhuriyetin dışında yönetim arayışında olanların hesaplarına son veren yasal engel getirilmiştir. 2. Kadınlarımızın, geleneksel yapıdan da kaynaklanan nedenlerle dışlanmalarına son verilerek, toplum yaşamının her aşamasına aktif olarak katılabilecekleri eğitim ortamları açılmıştır. 3. Okul sistemleri ve eğitim programlarında birliğe gidilerek insanımızın çağdaş bilgi ve becerilerle donatılmaları sağlanmıştır. 4. Eğitim ortamlarında oluşturulan, kültürel çatışmaya son verilerek bilimi ve bilimsel yöntemleri esas alan demokratik, lâik eğitim programları geliştirilerek çağdaş insan gücünün yetiştirilmesine başlanmıştır. Öğretim Birliği Yasası’nın gereği gibi uygulanabilmesi için de 1926 yılında Maarif Teşkilâtı Kanunu çıkarılmıştır.

6. SONUÇ

Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun önemli bir hedefi de laik ve parasız eğitimi tüm vatandaşlar için zorunlu hale getirmekti. Bu kanunla tüm eğitim kurumları Maarif Vekaleti'ne bağlandı. Mustafa Kemal bu amacı şöyle açıklıyordu: "Milletimizin, memleketimizin darü'l irfanları (ilim yuvaları) bir olmalıdır."

Gelişmiş ülkeleri yakalayabilmek, gelişmenin sürekliligini ve başarısını saglayabilmek, iyi yetişmiş bir nesille gerçekleşebilir. Bu nedenle egitim, gelecek için bir yatırımdır. Osmanlı Imparatorlugu da, gerilemeyi önlemek için, kendisinden ilerde gördügü Batının egitim kurumlarına benzer egitim kurumları açma yoluna gitmiştir. Mevcut egitim kurumlarına dokunulmadan yapılan bu yenileşme, farklı dünya görüşüne sahip nesillerin yetişmesine yol açtı. Mevcut durumda ülkede, milli duygu ve bilince önem verilmemiş, dolayısıyla azınlık ve yabancı okulları da ülkede hızla yayılır hale gelmişti. Ortaya çıkan bu tablo, “Tevhid-i Tedrisatın” önemini ve zaruretini ortaya koymaktadır. Farklı dünya görüşlerine sahip nesillerce, gelişmenin saglanması mümkün degildir. Şu anda sahip oldugumuz toplumsal barışı, yeni nesildeki uyumu bu yasaya borçluyuz. Ayrıca bu yasa ile, yenileşmeye karşı, zararlı egitim, inanç ve batıl fikirler kaldırıldı, gençlerin gelişmesinin önü açıldı. Düşük olan, kız çocuklarının okullaşma oranı yükseldi. Erkek çocuklarla aynı egitim kurumlarında ve eşit şartlarda egitim alır hale geldiler. Kız çocukları artık, en yüksek egitim-ögretim kademesine kadar gelebilme imkanı kazandı. Egitim programları millî ve laik esaslar çerçevesinde yeniden düzenlendi. Dinsel ve siyasal amaçla egitim yasaklandı. Milli bir amacı olmayan, zararlı faaliyetleri ile dikkati çeken azınlık ve yabancı okulları, Türk okulları gibi Milli Egitim Bakanlıgına baglanarak denetim altına alındı.


Son söz olarak söylemek gerekirse, Öğretim Birliği Yasası önemini korumaktadır.

Öğretim Birliği Yasası, l. Ülkemizin eğitim ve öğretim düzeyinin yükseltilmesi, 2. Kültürel bütünlüğün geliştirilmesi, 3.Öğrencilerimizin öz güvene sahip, ülkesini seven ve yücelten, Atatürk ilkelerini benimsemiş bireyler olarak yetiştirilmesinde Birleştiriciliği ve koruyuculuğunu hâlen sürdürmektedir.













KAYNAKLAR G.Ü. Gazi Egitim Fakültesi Dergisi Cilt 22, Sayı 2 (2002) 181-192 192 Akkutay, Ü., 1984, Enderun Mektebi, Gazi Üniversitesi Yayınları, Ankara. Akyüz, Y., 1997, Türk Egitim Tarihi (6. Baskı), Istanbul Kültür Üniversitesi Yayınları, Istanbul. Aslan, E., 1989, Atatürkçü Düşünce Sisteminde Türk Egitimi, Dicle Üniversitesi Atatürk Araştırmaları Merkezi Yayınları, Diyarbakır. Atatürk, M. K., 1989, Nutuk, Cilt: II, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 3. Baskı, Ankara. Binbaşıoglu, C., 1999, Cumhuriyet Dönemi Egitim Bilimleri Tarihi, Ögretmen Hüseyin Hüsnü Tekışık Egitim Araştırma Geliştirme Merkezi, Ankara. Ergin, O., 1977, Türk Maarif Tarihi, Cilt: I-II, III-IV, V, Eser Matbaası, Istanbul. Ergün, M., 1982, Atatürk Devri Türk Egitimi, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Cografya Fakültesi Yayınları, Ankara. Eroglu, H., 1990, Türk Inkılâp Tarihi, Savaş Kitapevi. Genç, R., 1998, Türkiye’yi Lâikleştiren Yasalar (3 Mart 1924 Tarihli Meclis Müzakereleri ve Kararları), Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara. Koçer, H. A., 1992, Türkiye’de Modern Egitimin Doguşu ve Gelişimi, Milli Egitim Yayınları, Istanbul. MEB, 1983, Cumhuriyet Dönemi Egitim, Milli Egitim yayınları, Istanbul. Öztürk, T., 1986, Milli Egitim Mevzuatı, Yorum Matbaacılık, Ankara. Palazoglu, A. B., 1995, Atatürk Ilkeleri, Türk Hava Kurumu Yayınları, Ankara. Sakaoglu, N., 1992, Cumhuriyet Dönemi Egitim Tarihi, Iletişim Yayınları, Istanbul. Sungu, I., 1938, Tevhid-i Tedrisat, Devlet Basımevi (Belleten No:7-8’den ayrı basım),Istanbul. Yılmaz, M. ve digerleri, 1998, Atatürk ve Türk Cumhuriyeti Tarihi, Siyasal Basımevi, Ankara. İbrahim Ethem Başaran, “Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun Eğitim Yönetimi Açısından Önemi,” Öğretim Birliğinin 75. Yılı, Eğitim Bilimlerinin Dünü, Bugünü ve Yarını Sempozyumu, 3-4 Mart 1999, Ankara, s. 64-72. http://yayim.meb.gov.tr/yayimlar/sayi13/kanun.htm http://www.kamuyonetimi.org/ktml2/files/uploads/pdf/ulusalegitim.pdf http://www.yargitay.gov.tr/bilgi/kanun_liste/PC1430.HM3.text.html http://www.ataturk.net/cumhuriyet/?sayfa=edtedrisat ekleyen: Murat Kazmir

Static Wikipedia (no images)

aa - ab - af - ak - als - am - an - ang - ar - arc - as - ast - av - ay - az - ba - bar - bat_smg - bcl - be - be_x_old - bg - bh - bi - bm - bn - bo - bpy - br - bs - bug - bxr - ca - cbk_zam - cdo - ce - ceb - ch - cho - chr - chy - co - cr - crh - cs - csb - cu - cv - cy - da - de - diq - dsb - dv - dz - ee - el - eml - en - eo - es - et - eu - ext - fa - ff - fi - fiu_vro - fj - fo - fr - frp - fur - fy - ga - gan - gd - gl - glk - gn - got - gu - gv - ha - hak - haw - he - hi - hif - ho - hr - hsb - ht - hu - hy - hz - ia - id - ie - ig - ii - ik - ilo - io - is - it - iu - ja - jbo - jv - ka - kaa - kab - kg - ki - kj - kk - kl - km - kn - ko - kr - ks - ksh - ku - kv - kw - ky - la - lad - lb - lbe - lg - li - lij - lmo - ln - lo - lt - lv - map_bms - mdf - mg - mh - mi - mk - ml - mn - mo - mr - mt - mus - my - myv - mzn - na - nah - nap - nds - nds_nl - ne - new - ng - nl - nn - no - nov - nrm - nv - ny - oc - om - or - os - pa - pag - pam - pap - pdc - pi - pih - pl - pms - ps - pt - qu - quality - rm - rmy - rn - ro - roa_rup - roa_tara - ru - rw - sa - sah - sc - scn - sco - sd - se - sg - sh - si - simple - sk - sl - sm - sn - so - sr - srn - ss - st - stq - su - sv - sw - szl - ta - te - tet - tg - th - ti - tk - tl - tlh - tn - to - tpi - tr - ts - tt - tum - tw - ty - udm - ug - uk - ur - uz - ve - vec - vi - vls - vo - wa - war - wo - wuu - xal - xh - yi - yo - za - zea - zh - zh_classical - zh_min_nan - zh_yue - zu -

Static Wikipedia 2007 (no images)

aa - ab - af - ak - als - am - an - ang - ar - arc - as - ast - av - ay - az - ba - bar - bat_smg - bcl - be - be_x_old - bg - bh - bi - bm - bn - bo - bpy - br - bs - bug - bxr - ca - cbk_zam - cdo - ce - ceb - ch - cho - chr - chy - co - cr - crh - cs - csb - cu - cv - cy - da - de - diq - dsb - dv - dz - ee - el - eml - en - eo - es - et - eu - ext - fa - ff - fi - fiu_vro - fj - fo - fr - frp - fur - fy - ga - gan - gd - gl - glk - gn - got - gu - gv - ha - hak - haw - he - hi - hif - ho - hr - hsb - ht - hu - hy - hz - ia - id - ie - ig - ii - ik - ilo - io - is - it - iu - ja - jbo - jv - ka - kaa - kab - kg - ki - kj - kk - kl - km - kn - ko - kr - ks - ksh - ku - kv - kw - ky - la - lad - lb - lbe - lg - li - lij - lmo - ln - lo - lt - lv - map_bms - mdf - mg - mh - mi - mk - ml - mn - mo - mr - mt - mus - my - myv - mzn - na - nah - nap - nds - nds_nl - ne - new - ng - nl - nn - no - nov - nrm - nv - ny - oc - om - or - os - pa - pag - pam - pap - pdc - pi - pih - pl - pms - ps - pt - qu - quality - rm - rmy - rn - ro - roa_rup - roa_tara - ru - rw - sa - sah - sc - scn - sco - sd - se - sg - sh - si - simple - sk - sl - sm - sn - so - sr - srn - ss - st - stq - su - sv - sw - szl - ta - te - tet - tg - th - ti - tk - tl - tlh - tn - to - tpi - tr - ts - tt - tum - tw - ty - udm - ug - uk - ur - uz - ve - vec - vi - vls - vo - wa - war - wo - wuu - xal - xh - yi - yo - za - zea - zh - zh_classical - zh_min_nan - zh_yue - zu -

Static Wikipedia 2006 (no images)

aa - ab - af - ak - als - am - an - ang - ar - arc - as - ast - av - ay - az - ba - bar - bat_smg - bcl - be - be_x_old - bg - bh - bi - bm - bn - bo - bpy - br - bs - bug - bxr - ca - cbk_zam - cdo - ce - ceb - ch - cho - chr - chy - co - cr - crh - cs - csb - cu - cv - cy - da - de - diq - dsb - dv - dz - ee - el - eml - eo - es - et - eu - ext - fa - ff - fi - fiu_vro - fj - fo - fr - frp - fur - fy - ga - gan - gd - gl - glk - gn - got - gu - gv - ha - hak - haw - he - hi - hif - ho - hr - hsb - ht - hu - hy - hz - ia - id - ie - ig - ii - ik - ilo - io - is - it - iu - ja - jbo - jv - ka - kaa - kab - kg - ki - kj - kk - kl - km - kn - ko - kr - ks - ksh - ku - kv - kw - ky - la - lad - lb - lbe - lg - li - lij - lmo - ln - lo - lt - lv - map_bms - mdf - mg - mh - mi - mk - ml - mn - mo - mr - mt - mus - my - myv - mzn - na - nah - nap - nds - nds_nl - ne - new - ng - nl - nn - no - nov - nrm - nv - ny - oc - om - or - os - pa - pag - pam - pap - pdc - pi - pih - pl - pms - ps - pt - qu - quality - rm - rmy - rn - ro - roa_rup - roa_tara - ru - rw - sa - sah - sc - scn - sco - sd - se - sg - sh - si - simple - sk - sl - sm - sn - so - sr - srn - ss - st - stq - su - sv - sw - szl - ta - te - tet - tg - th - ti - tk - tl - tlh - tn - to - tpi - tr - ts - tt - tum - tw - ty - udm - ug - uk - ur - uz - ve - vec - vi - vls - vo - wa - war - wo - wuu - xal - xh - yi - yo - za - zea - zh - zh_classical - zh_min_nan - zh_yue - zu

Static Wikipedia February 2008 (no images)

aa - ab - af - ak - als - am - an - ang - ar - arc - as - ast - av - ay - az - ba - bar - bat_smg - bcl - be - be_x_old - bg - bh - bi - bm - bn - bo - bpy - br - bs - bug - bxr - ca - cbk_zam - cdo - ce - ceb - ch - cho - chr - chy - co - cr - crh - cs - csb - cu - cv - cy - da - de - diq - dsb - dv - dz - ee - el - eml - en - eo - es - et - eu - ext - fa - ff - fi - fiu_vro - fj - fo - fr - frp - fur - fy - ga - gan - gd - gl - glk - gn - got - gu - gv - ha - hak - haw - he - hi - hif - ho - hr - hsb - ht - hu - hy - hz - ia - id - ie - ig - ii - ik - ilo - io - is - it - iu - ja - jbo - jv - ka - kaa - kab - kg - ki - kj - kk - kl - km - kn - ko - kr - ks - ksh - ku - kv - kw - ky - la - lad - lb - lbe - lg - li - lij - lmo - ln - lo - lt - lv - map_bms - mdf - mg - mh - mi - mk - ml - mn - mo - mr - mt - mus - my - myv - mzn - na - nah - nap - nds - nds_nl - ne - new - ng - nl - nn - no - nov - nrm - nv - ny - oc - om - or - os - pa - pag - pam - pap - pdc - pi - pih - pl - pms - ps - pt - qu - quality - rm - rmy - rn - ro - roa_rup - roa_tara - ru - rw - sa - sah - sc - scn - sco - sd - se - sg - sh - si - simple - sk - sl - sm - sn - so - sr - srn - ss - st - stq - su - sv - sw - szl - ta - te - tet - tg - th - ti - tk - tl - tlh - tn - to - tpi - tr - ts - tt - tum - tw - ty - udm - ug - uk - ur - uz - ve - vec - vi - vls - vo - wa - war - wo - wuu - xal - xh - yi - yo - za - zea - zh - zh_classical - zh_min_nan - zh_yue - zu