Zeyd bin Ali
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Zeyd bin Ali, Tabiin'den fıkıh alimi. Hz. Hüseyin’in torunu ve İmâm-ı Zeynelâbidîn’in oğludur. Tam adı, Zeyd bin Zeynelâbidîn Ali bin Hüseyin bin Ali bin Ebû Tâlib’dir (r.anhüm). Künyesi, Ebu’l-Hüseyin olup, Hâşimî ve Kureyşî nisbetleri verildi. Medine’de hicrî 79 (m. 698) yılında doğdu. Emevî halifesi Hişâm bin Abdülmelik zamanında, kendisine taraftar gözüken kimselerin kışkırtması neticesinde, halifenin askerleriyle yaptığı savaşta şehit oldu. Şehâdeti, hicri 122 (m. 740) yılında olmuş, naaşı Kûfe’ye, başı Mısır’a defnedilmiştir.
İlk önce babası Ali Zeynelâbidîn bin Hüseyin’den ders almaya başlayan Zeyd bin Ali Zeynelâbidîn, ağabeyi Muhammed Bâkır, Ebân bin Osman, Urve bin Zübeyr, Abdullah bin Hasan, Abdullah bin Ebî Râfi ve daha birçok âlimden ilim öğrenip hadîs-i şerîf rivâyet etti. Medine’den başka diğer İslâm memleketlerini de dolaşarak oralarda ilim tahsil etti. Resûlullah'ın (s.a.v.) ashâbından bazılarını gördü. Fıkıhta ve kırâat ilminde zamanının bir tanesi idi. Hitâbette eşi yoktu. Güzel konuşmaları ile etrafındakilerin dikkatini çeker, dinleyenlere sözleri tesir ederdi.
Zamanındaki bölücüler, Zeyd’in (r.a.) değişik memleketlere ilim için yaptığı seyahatleri bahane ederek Halife’yi aleyhine kışkırttılar. O’nun ilim için dolaşmayıp, hilâfete geçmek için çevresine adam topladığını söylediler. Halife de O’nun Medine dışına çıkışını yasakladı. Fakat Zeyd (r.a.) bir fırsatını bularak Kûfe’ye gitti. Orada Ehl-i beyt taraftan gözüken bölücülerin kışkırtması ve Halife’nin yakalattıracağı korkusuyla savaş için hazırlanmaya başladı. Kendisine binlerce kişi bîat etti. Başka şehirlerden de yardım vaad ettiler. Halife’nin askerleri Kûfe’ye yaklaştıkları sırada taraftarları kendisine “Ebû Bekir ve Ömer’e düşman ol” dediler. O da, “Büyük dedem olan Resûlullahın (s.a.v.) sevdiği iyi kimselere düşmanlık edemem” dedi. Bunun üzerine dörtyüz kişi hariç, diğerleri O’nu savaş alanında terk ettiler. Zeyd, bunlara “ve kad rafadûnî” dedi. “Beni terk ettiler.” manâsına gelen bu kelimeden dolayı, hıyânet edenlere Râfızî denildi. Hz. Zeyd’in yanında kalanlara ve sonradan onların yolunda olduklarını söyleyip sapıtanlara da Zeydî denildi. Burada yapılan savaşta Zeyd (r.a.) şehit edildi. Daha sonra oğlu Yahyâ, Horasan taraflarına gitmiş, fakat O’nun da sonu şehâdetle neticelenmiştir.
Vaktini ilim öğrenmek ve yaymak, ibâdet ve Kur’ân-ı kerîm okumakla geçiren bu mübârek zât için, İmâm-ı Azam Ebû Hanîfe (r.a.), "Zeyd bin Ali Zeynelâbidîn zamanında ondan daha büyük fıkıh âlimi, sorulara ondan daha seri cevap veren ve daha açık konuşan kimse görmedim." buyurmuştur.
Fıkıh ilminde ilk kitap yazan kişi olarak bilinen Zeyd bin Zeynelâbidîn, birçok âlime ilim öğretti. Bunlardan, oğulları Hüseyin ve Îsâ, kardeşinin oğlu Cafer-i Sâdık, Zührî el-Ameş, eş-Şube, İsmâil es-Süddî gibi âlimler en meşhûrlarıdır. Yazmış olduğu kitap “Mecmu-ul-kebîr fi’l-fıkh” adlı kıymetli eserdir.