Çalıkuşu (kitap)
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Yazarı | Reşat Nuri Güntekin |
---|---|
Dili | Türkçe |
Türü | Roman |
Yayınevi | İnkılap Kitabevi |
Türkçe Basım Tarihi | 1989 |
ISBN | ISBN 975-10-0012-2 |
Çalıkuşu, Reşat Nuri Güntekin tarafından 1922 yılında yazılmış bir romandır. Türk edebiyatının en çok sevilen klasik eserleri arasında yer alır. Ağırlıklı olarak Anadolu'da geçen ve arka planda Osmanlı'nın son yıllarını anlatan bir romandır. Romanın ana kahramanı Feride'nin hatıra defteri şeklinde yazılmıştır.
Reşat Nuri Güntekin, Çalıkuşu'nu önce İstanbul Kızı adıyla dört perdelik bir oyun olarak yazmıştır. Yapıtı, 1922'de Vakit Gazetesi'nde Çalıkuşu adıyla roman olarak yayınlanınca büyük ilgi çekmiştir.
Çalıkuşu, duygusal bir olayı anlatmakla birlikte dönemin toplumsal sorunlarının eleştirel olarak da ortaya koymaktadır. Çalıkuşu, Türkiye'de yeni ve modern bir dönemin başlamasını özendiren bir roman olarak kabul edilmektedir.
[değiştir] Konusu
Romanın kahramanı Feride, küçük yaşta annesini ve babasını kaybetmiş,Erenköy Kozyatağı'ndaki Besime teyzesinin himayesi altında büyümüştür. Feride, Dame de Sion'da okumuş, içli, iradeli, kültürlü ve güzel genç bir kızdır. O kadar güzeldir ki gittiği yerlerde ya "Gülbeşeker" diye çağrılacak ya da hiç makyaj yapmadığı halde "aşırı boyanmakla" suçlanacaktır.
Besime Teyzenin genç ve yakışıklı oğlu Kâmran ciddî ve ağırbaşlı biridir. Feride'nin çekindiği ve tatsız şakalarına muhatap edemediği Kâmran, çalıkuşuna benzeyen bu canlı, cıvıl cıvıl haşarı kızı çok sever. Onu sık sık okulunda ziyaret eder. Feride'nin yaramazlıkları tarifsizdir. Herkes ondan yaka siker ama yine de ondan kimse vazgeçemez. Çalıkuşu adı onun bu yaramaz hallerinden dolayı takılmıştır.
Kâmran, Feride'yle evlenmeyi aklına koymuştur, önce nişanlanırlar. Kâmran dört yıl için Avrupa'ya gider. Bu arada Feride okulunu bitirir. Düğünden üç gün önce çarşaflı bir genç hanım, Feride'yi ziyaret ederek, İsviçre'de bulunduğu sırada Kâmran’ın Münevver adında hasta bir genç kadına evlenme vadinde bulunduğunu söyler. Kâmran'ın Münevver'e yazdığı mektupları verir. Bunun üzerine Feride köşkten kaçar.
Herkes onun yeni bir delilik icat ettiğini zanneder. Emektar bir dadının evine sığınan Feride, lise diplomasından cesaret alarak Anadolu'da bir öğretmenlik ister. B.. (Bursa) vilâyetinde bir okula tâyin edilir. O günden sonra da başından geçenleri bir mektup defterine not etmeğe başlar. Kasabada boş yer olmadığı için, Feride'yi Zeyniler Köyü denilen, hiç bir öğretmenin gitmeyi kabul etmediği kuş uçmaz kervan geçmez bir köye verirler.
Zeyniler'de, öğrencilerinden bir kaçı, küçük Vehbi ve bilhassa Munise, Feride'nin neşe kaynağı olur. Bütün kız çocuklarının Ayşe ya da Zehra diye adlandırıldığı bu köyde Munise adı Feride'ye çok cana yakın gelmiştir. Kızı evlât edinmek ister. Munise, köylülerin sevmediği "kötü kadın" olarak adlandırılan birinin kızıdır. Kadın, kocasından başka bir erkeği sevdiği için, Munise'nin babası, köyden başka bir kadınla evlenmiş ve anasını boşamıştır. Ara sıra gelip, kaçamak olarak kızını görmektedir. Çalıkuşu birçok zorluğu yenerek Munise'yi yanına almayı başarır.
İkisi keyifli zaman geçirmeye başlarlar. O günlerde bir posta soygunu olur. Eşkıya ile jandarma arasında çıkan çatışmada yaralanan bir zabiti köy odasına getirirler. Feride orada yaşlı bir askerî doktorla tanışır. Hayrullah Bey adındaki bu doktor, Zeyniler Köyü'nde böyle bir öğretmen bulmuş olmaktan dolayı şaşkındır. İşin içinde bir gizem olduğunu anlar ve Feride'nin daha iyi bir yere nakledilmesi için el altından gerekli teşebbüslere girişir. Bir teftiş sonunda Feride'nin okulu kapatılır. Ve Çalıkuşu, Zeyniler'den ayrılmak zorunda kalır.
Vilâyet merkezindeki Darülmuallimat'a Fransızca öğretmeni tâyin edilir. Burada Şeyh Yusuf'u tanır. Veremli, hassas bir insandır Şeyh Yusuf. Şeyh Yusuf, Feride'yi ölesiye sever. Zaten veremli olan Yusuf Efendi bu ümitsiz aşkın acılarına dayanamaz ve ölür. Bu ölümden kendisini sorumlu tutan Feride, artık orada kalamayacağını anlar, yeni bir yere nakledilmesini ister. Bu sefer onu Ç.-(Çanakkale) Rüştiyesi'ne tâyin ederler.
Ç., de geçirdiği günlerden sonra, bir vapurla İzmir'e gelir. İzmir'de Reşit Bey adında zengin birisinin çocuklarına mürebbiyelik eder. Bunlar da sıkıntılı ve acı günlerdir. Bir tesadüf eseri, Reşit Bey'in uzaktan akrabası olduğunu öğrenir. Bir albümde Kâmran'ın resmini görmüştür. Reşit Bey'in kızı Sabahat, Kâmran'ın Münevver Teyzesinin kocası olduğunu söyler. Kâmran, uzun zaman kendi "Çalıkuşu"nu beklemiş, o dönmeyince Münevver'le evlenmiştir. Feride'nin, her gittiği yerde güzelliği bir takım olaylara sebep olduğundan burada da barınması güçleşmiştir. Böylece birkaç yer dolaşıp birkaç evlenme teklifini reddederek nihayet Kuşadası'na gelir. Doktor Hayrullah Bey de emekliye ayrılmış, orada yerleşmiştir. Yaşlı dost, kızın elinden tutar. Ona yardım eder, onu korur. Munise bu arada iyice büyümüş, süsüne düşkün bir kız olmuştur. Doktorun bir uzak köye hastaya gittiği sırada hastalanır. Nezle zannedilen hastalık giderek şiddetlenir ve Munise kuşpalazından ölür.
Kader, Feride'yi sanki bütün sevdiklerinden ayırmaya ahdetmiştir. Munise'den sonra çevrenin baskısı, dedikodusu o kadar artar ki Hayrullah Bey hiç olmazsa görünüşü kurtarmak maksadıyla Feride'yi alır, onunla kâğıt üzerinde evlenir. Bir müddet geçince Hayrullah Bey de zaten yaşlı olduğundan, ölür. Yalnız, ölmeden önce Feride'nin ailesinin yanına döneceğine dair söz almıştır. Onun defterini okumuş, başına gelenlerin sebeplerini öğrenmiştir. Feride'nin kaybolduğunu sandığı defteri, Hayrullah Bey tarafından bir zarfa konularak, Kâmran'a mahsus bir emanet haline getirilmiştir. Feride, rahmetli kocasının vasiyetini yerine getirmek için verdiğinin ne olduğunu bilmeden bu emaneti Kâmran'a teslim eder.
Feride'nin dönüşünden en çok memnun olan eniştesi Aziz Bey'dir. O, bu dönüşte hayırlı bir alâmet görür. Feride birkaç günlüğüne izinli olarak gelmiştir. Kendisine kalırsa, mutlaka yine görevine gidecektir. Kâmran, vaktiyle verdiği söze bağlı kalmış, Münevverle evlenmiştir. Ama kadın zaten hasta olduğundan kısa bir süre sonra ölmüştür.
Kâmran, kız kardeşi Müjgân’la bir gece sabaha kadar Feride'nin defterini okuduktan sonra Hayrullah Bey'in yazılı tavsiyesini yerine getirmeyi, Feride'yi bir daha ne olursa olsun hiç bir sebeple kaçırmamaya karar verir. Nitekim, Feride'nin gideceği gün, bütün hazırlıklar tamamdır. Kâmran güya onu almak için gelen arabadan iner ve Feride'ye kalbini açar. Aynı hatayı iki kere tekrarlamayacağını söyleyerek Feride'nin gitmesine engel olur. narin istanbul kızı feride cumhuriyetimizin ilk öğretmenlerimizdedir. Çalıkışu her yaştan eğitim gören insanların rahatlıkla okuyabileceği. Temiz Türçe'yle yazılmıştır. Reşat Nuri'nin ilk eserlerindendir.