Yehova
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Yehova veya Tetragrammaton - YHVH, İbranice Tanrı'nın özel ismidir. Yehova diye okunur ve İsraillilerin tanrılarına hitap ettikleri isimdir.
Kelime anlamı olarak "O, olmasına neden olur", "O, oldurtur" anlamına gelir. Bu ifadenin iki anlamı vardır:
- Herşeyi yaratan O'dur.
- Amacını gerçekleştirirken ne olması gerekiyorsa o olur.
[değiştir] Yehova: O amacını gerçekleştirir; Hiç kimse karşı koyamaz - Şeytan: Karşı Koyan
Yehova adı Kitabı Mukaddes'de yaklaşık olarak 7000 kez geçer. O olmasına neden olur ifadesi aynı zamanda, "O, oldurtur" olarak da anlaşılır. Hem yaratıcı olarak yaratırken bir şeyi oldurtur; hem de amaçlarını gerçekleştirirken amacını oldurtur. Diğer sözlerle amacının gerçekleşmesine kimse engel olamaz demektir. Bu sözcüğü daha kesin anlamak için Kerub bir melek olan "Şeytan"'ın "Karşı Koyan" anlamına geldiğinin gözönünde tutulması gerekir. Şeytan, Tanrı'nın amacına karşı koymaya çalıştığı için bu sıfatı almıştır. Şeytan adı bu varlığın özel adı değildir. Yeşaya 43:13 de Yehova hakkında şunlar yazılıdır:
- "Gün gün olalı ben O'yum. Elimden kimse kurtaramaz. Ben yaparım, kim engel olabilir?"
Yeşaya 55:10,11'de de şu sözler yer alır ve amacının mutlaka gerçekleşeceğini gösterir:
- "Gökten inen yağmur ve kar, Toprağı sulamadan, yeri yeşertmeden, Ekinciye tohum, yiyene ekmek vermeden Nasıl göğe dönmezse, Ağzımdan çıkan söz de öyle olacaktır. Bana boş dönmeyecek, İstemimi yerine getirecek, Yapması için onu gönderdiğim işi başaracaktır."
Yeşaya 42:5,8'de Tanrı'nın adı geçer: Asıl olarak Yehova diye geçer; ama bazı çeviriler önsözlerinde belirttikleri gibi, Yehova adının geçtiği yerleri RAB diye çevirmişlerdir.
- "Gökleri yaratıp geren, Yeryüzünü ve ürününü seren, Dünyadaki insanlara soluk, Orada yaşayanlara ruh veren RAB Tanrı diyor ki,... Ben RAB'bim, adım budur. Onurumu bir başkasına, Övgülerimi putlara bırakmam."
Kitabı Mukaddes Şeytan'ın Kerub sınıfından bir melek olduğunu ve Tanrı'ya isyan başlatana dek sadık bir melek olduğunu söylemektedir. Kitabı Mukaddes Tanrı'nın Şeytan olsun diye başlangıçtan böyle kötü bir ruh varlık yaratmadığını gösterir. Bu Kerub melek zamanla güzelliğinden dolayı gurura kapılarak Tanrı'ya karşı gelmeye başlamıştır. Tıpkı hiç kimsenin bir hırsız olarak Dünya'ya gelmediği gibi. Ancak daha sonra bir kimse kendisinde kötü arzular geliştirerek hırsız olmaya karar verebilir. Kitabı Mukaddes hem meleklerin hem de insanların Tanrı'nın benzeyişinde yaratıldığını söyler. Bunun buradaki anlamı şudur: Gerek meleklerin gerekse de insanların Tanrı gibi özgür iradeye sahip olmalarıdır. Şeytan denilen bu melek de yaratıldığında değil, daha sonra kötü bir yol izlemeye başlar. Gururu bakımından Sur kralının kimliğiyle özdeşleştirilerek, Şeytan hakkında insanların anlayabileceği ifadelerle şu bilgiler bulunur: Hezekiel 28:2-18
- "Egemen RAB şöyle diyor: ‹‹ ‹Gurura kapılıp Ben tanrıyım, Denizlerin bağrında, Tanrı'nın tahtında oturuyorum dedin. Kendini Tanrı sandın,... Seni ölüm çukuruna indirecekler, Denizlerin bağrında korkunç bir ölümle öleceksin. O zaman seni öldürenlerin önünde Ben Tanrı'yım diyecek misin?..."
- "Egemen RAB şöyle diyor: ‹‹ ‹Kusursuzlukta örnek biriydin, Bilgeliğin ve güzelliğin eksiksizdi. Sen Tanrı'nın bahçesi Aden'deydin. Yakut, topaz, aytaşı, Sarı yakut, oniks, yeşim, Laciverttaşı, firuze, zümrütle, çeşit çeşit değerli taşla bezenmiştin. Kakma ve oyma işlerin hep altındandı. Bunlar yaratıldığın gün hazırlanmışlardı. Meshedilmiş, koruyucu bir Keruv olarak Seni oraya yerleştirdim. Tanrı'nın kutsal dağındaydın, Yanan taşlar arasında dolaştın. Yaratıldığın günden Sende kötülük bulunana dek Yollarında kusursuzdun. Ticaretinin bolluğundan Zorbalıkla doldun Ve günah işledin. Bu yüzden kirli bir şey gibi Seni Tanrı'nın dağından attım, Yanan taşların arasından kovdum, Ey koruyucu Keruv. Güzelliğinden ötürü Gurura kapıldın, Görkeminden ötürü Bilgeliğini bozdun. Böylece seni yere attım, Kralların önünde seni yüzkarası yaptım. İşlediğin pek çok günah Ve ticaretteki hileciliğin yüzünden Kutsal yerlerini kirlettin."
[değiştir] "el" "eloah"
Tanrı için kullanılan bir ifade İbranice'deki "el" mastarından gelir. "El" güç anlamına gelir. Ve "Eloah" da güçlü olan anlamına gelir. El sözcüğü söylenişte "il" olarak ve hatta "al" olarak bile söylenebilir. Bu sözcüklerden türeyen birçok başka sözcük ve özel adlar bulunur. Arapça'daki "el" ile İbranice'deki "el" farklı şeylerdir. Birisi, İngilizce'deki "the" gibi harfi tarif - belgili tanımken, öbürü güç anlamına gelen bir sözcüktür. İbranice'deki belgili tanım "ha" artikelidir.
- el = güç
- il = güç
- eloah = güçlü olan
- iloah = güçlü olan -> ilah
- el: İsma-el, Mika-el, Gabri-el ->
- il: İsma-il, Mika-il, Cebra-il ->
Eloah sözcüğünün çoğulu "elohim"dir ve bu şekilde tanrılar anlamına gelir. Elohim-tanrılar sözcüğü sahte tanrılar ve hatta güçlü konumdaki insanlar için de kullanılan bir sözcüktür. Kitabı Mukaddes'de Yehova için eloah sözcüğünün çoğulu olan "Elohim" sözcüğü kullanılır. Ancak gerçek Tanrı'nın kastedildiği durumda başa belgili tanım olarak "ha" artikeli getirilir ve "Ha Elohim" olarak kullanılır. Çoğul şeklinin kullanılması ise yalnızca Tanrı'ya duyulan saygı nedeniyledir ve Tanrı'lar anlamına gelmez. Zaten baştaki "ha" çoğul değil tekil bir belgili tanımdır. Bir örnek: Kral hazreti denilmeyip, kral hazretleri denildiği gibi.
- elohim = tanrılar - güçlü olanlar -> putlar, güçlü olan (krallar vs.) insanlar.
- Ha Elohim = Tanrı - Güçlü Olan -> Yehova için kullanılır. "Ha" tekildir.