Tartışma:Yoga
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sahaja Yoga adıyle tanınan meditasyon şekli aslında bir yoga değildir. Çünkü yoga olduğu iddia edilen bu meditasyon türünü başlatan kişi Nirmala Devi adındaki bir Hindistanlı hanımdır. Ve bütün gerçek yogalarda bir GURULAR silsilesi bulunurken bu iddia edilen türde böyle bir silsileden söz etmek olanak dışıdır. Ve bu hanım iddia etmektedir ki, bu sahaja yoga ile kişilere AYDINLANMALARI verilmektedir.
Burada kendilerine sormak isterim AYDINLANMA denilen husus öyle bir nesne gibi alınıp verilebilen bir şeymidir ki, onu böylesine basite indirgeme cesaretini bulmaktadırlar!
İkinci ve gerçeklerle bağdaşmayan taraf da bir KUNDALİNİ sözcüğünü bu hanım diline dolamış, devamlı kullanmaktadır. Acaba kundalini demek aslında ne demektir? Bunu bilmiş olsalardı,hiç şüphesiz KUNDALİNİ denilen olgunun da böylesi basit bir olgu olmadığını bileceklerdi.
Yoga olabilmesi için PATANJALİ Üstadın 8 basamağının da uygulanması gerekir. Bu sahaja yoga denilen olguda acaba asanalar ne derecede uygulanmaktadır?
Bu hanım kendisini,müritlerine bir tanrı gibi sunmakta,altın çerçeveli resimlerini de müritlerine herhalde hediye olarak vermemektedir.Ve iddia etmektedir ki kişileri hastalıklarından kolayca tedavi de edip iyileştirmekteymiş...Acaba kendisini neden iyileştirmekte zorlanmaktadır? Kendisi tekerlekli koltukla gezinebilmektedir. Önce kendisini iyileştirmesi gerekmez mi?
YOGADA SATYA denilen bir husus vardır ki,ona her yoginin de uyması gerekir. Yani DOĞRULUK...
Bu iddia olunan sahaja yoda da AYDINLANMA öylesine alınıp verildiğine göre burada satya da pek uygulanmamaktadır. o bakımdan Yogaya yeni başlayanlara tavsiyem, önce yoganın ne olduğunu öğrenmeleridir. Yoganın pek çok tarifleri varsa da,aslında YOGA bir KONTROL edimidir.
Bu kontrollar da PATANJALİ üstad tarafından 8 basamaklı bir tarzda anlatılmıştır. Buna uymayan olgular yoga olamazlar...Bu hususa ve zamanımızda para kazanmak için baş vurulan sahteciliklere de dikkat çekmek tüm yogilerin bir görevidir.
Sevecenlikle,
Bilim Devingin
verdiğiniz bilginin dikkate alınacağından emin olabilirsiniz . verdiğiniz bilgi için teşekkürler--Düşünenadam 22:12, 19 Aralık 2006 (UTC)
[değiştir] Wikipedi'deki Yoga hakkında anlatılanlar üzerine
Wikipedi YOGA hakkında oldukça geniş bilgiler verirken bazı konularda batılı,daha çok Hristiyan kaynaklı kişilerin eleştirilerini destekler görünmektedir.
Mesela aşağıdaki anlatıma bir bakalım; _____________________________________________________________________________________________
Yoga'nın Bir Din Olmayışı Miti
Yoga Atman (Bireysel Ruh) ile Brahman'ın (Ruhun Kaynağı) manevi birliğine götüren Hindu dini pratikleridir. Yoga'nın çeşitli yönleri manevi inançlar, ahlak kuralları, gündelik yaşam düzenleri, ritüeller ve manevi disiplinleri içermektedir ve bu uygulamalar onun dini yönünün varlığını kanıtlamaktadır. Fiziksel egzersizleri içinde en çok barındıran Hatha Yoga'nın temel metni Hatha Yoga Pradipika'nın ilk iki dizesinde dahi Hatha Yoga'nın Raja Yoga'nın başarılması için öğretildiği ve Hatha Yoga bilgisinin Hindu Tanrısı Şiva tarafından öğretildiği bildirilmektedir.
______________________________________________________________________________________________
Birinci tümcede söylenen doğru olmakla birlikte, yoganın Hindu dininden olmayanlarca da uygulanışı düşünüldüğünde ortaya çıkan gerçek bu anlatımdaki dini anlayışın, yogayı uygulayan yogiye göre de değişiklik gösterdiğidir. Mesela BUDİST yaklaşımda bir ATMAN inancı yoktur. Yani Budizm'de RUH'a inanılmaz. ANATMAN prensibi geçerlidir. Ve Hindu inancındaki SELF dahi Budizm'de yadsınmaktadır. Ve Budizm'de bir tanrı tapınımı da yoktur.
Durum böyleyken Budistlerin yoga yaklaşımını nasıl açıklamamız gerekmektedir. Aynı hususları TAOİST yoga için de söylemek mümkündür. Demek oluyor ki, dini olarak çıkış sağlamış olsa da, daha sonraları,değişik dinlere mensup olan insanların uygulamalarında görülen odur ki, güncel ve evrensel yaşamda kullanılan bir takım ahlak kuralları,gündelik yaşam düzenleri olsun dünyada yaşayan bir çoğunlukça kabul görmekteyse, bu onun dinsel olarak algılanmasından çok, pek çok kişi tarafından ve bir çok toplumca da kabul edilmişliğinin bir göstergesidir.
HIRSIZLIĞIN hemen bütün toplumlar tarafından cezalandırılması ve lanetlenmesini dinsel bir olgu oluşuyla mı? Yoksa tüm toplumlarca kabul görmemesi olarak mı algılamak doğru olur?
İşte bu yadsıma ASTEYA olarak yogadaki YAMA denilen bir kuralın kabulünden başka bir hususla ilişkilendirilemez.
Şiddetin kınanması ve her yerde reddedilmesi yine bunun dinsel bir içerek taşımasından mı,yoksa şiddetin şiddeti doğuracağı ve bu eylemin zincirleme bir şekilde devamını sürdüreceği gerçeğine mi bağlanmalıdır? İşte bu bütün toplumlarca kabul gören bir YAMA kuralı olarak, yani AHİMSA olarak karşımıza çıkar...
Mitolojik kavramları alıp da, Hinduizm olarak sunmaya kalkışmak YOGADAKİ SATYA denilen gerçeğin her yerde savunulması kuralını zedelemekten başka neye yarar?
HATHA YOGA gerçeği, insanın kendisini tanımasını sağlayan bir eylemler bütünüdür. Bunun ne HİNDUİZM ile, ne de Başka bir din ile birlikteliği olamaz. Dinlerde dogmatik,yani tartışılması olanaksız pek çok yaptırımlar varken, YOGADA ise uygulayıcı tamamiyle kendi kendine,vicdani ve deneysel durumlarıyle karşı karşıyadır. Şurası bir gerçektir ki, TANRISAL dinler olsun TANRI TANIMAYAN dinler olsun, yoga yapabildiklerine göre, bu denli bir serbestiyi bahşeden bir dini uygulamanın adı ancak YOGA olabilirdi. Ne HİNDUİZM ne de BUDİZM, ve ne de TAOİZM...
Yoga hakkında gerçekçi saptamalarda bulunabilmek için taraflı bakışlar yerine, özellikle YOGA uygulayan yani yogilerin sözlerine yer vermek daha doğru olmaz mı?
Sevecenlikle,
3 Şubat 2007 Bilim Devingin 15:10, 3 Şubat 2007 (UTC)
- 1. Maddeye imza atmayın.
- 2. Madde formatında yazı yazın.
- 3. Diğer maddeleri inceleyerek ansiklopedik bir bilginin nasıl yazıldığını lütfen görün.
- 4. Sağlıcakla kalın :) --`NeRVaL✍sevgili nerval; 15:56, 3 Şubat 2007 (UTC)
[değiştir] TANRI'dan ALLAH'a
Mor'a doğru isimli bölümde dikkatimi çeken bir yazıya rastladım. ________________________________________________________________________________________________ TANRI - İLÂH, tapınılan varlık anlamına gelir.. Öğülen, yüceltilen, büyütülen ve bütün bunların karşılığında da kişiye istek ve arzuları istikametinde bağışlarda bulunacağı umulan varlıktır TANRI!..
O tanrı, sana bir takım emirler verecek; ve sen, onun emirlerine uyarak onun gönlünü edeceksin, ki seni cennetine soksun; sana sayısız dünya güzellikleri bağışlasın; ya da kendi hür aklın, hür iraden ile ona karşı gelmek suretiyle onun düşmanlığını kazanacaksın ve o da bu yüzden senden intikam alıp, seni türlü türlü azaplara dûçar edecek!..
İşte insanlar bu yanlış, batıl ve ilkel düşünce ve inanç içinde tanrılara taparlarken; Hazreti Muhammed Aleyhisselâm, "ALLAH RASÛLÜ" olduğunu, almış olduğu vahiy sonucu olarak açıklayıp; artık insanların tanrıya tapmaması için elinden gelen gayreti göstermeye başladı..
"TANRI YOKTUR SADECE ALLAH VARDIR" mesajıyla insanlara gerçeği anlatmaya başlayan Hazreti Muhammed'in vurguladığı bu gerçek, KELİME-İ TEVHİD şeklinde formüle edilmişti...
Neydi, KELİME-İ TEVHİD'in mânâsı....
Ahmed Hulûsi ___________________________________________________________________________________-____________--- Burada sayın Ahmed Hulusi, kendisini çok bilen havalara sokarak bir takım açıklamalarda bulunmuş.
İnsanlar bu yanlış, batıl, ve ilkel düşünce içinde tanrılara taparken Allah Resulu olduğunu aldığı vahiyle açıklayan peygamberin getirdiği ve insanların tanrıya tapmaması için
güya TANRI YOKTUR, SADECE ALLAH VARDIR mesajıyla insanlara gerçeğin anlatıldığı gibi bir açıklama getiriyor.
Sayın Hulusi'nin mantığı ne derecede doğru işlemekte anlamak pek kolay değil! İnsanların büyük bir bölümünün dünyanın pek çok bölgesinde hala değişik TANRILARA taptığı ve neyin doğru neyin yanlış olduğunu söyleyebilmenin de ancak TARAFSIZ bir gözle bakmakla mümkün olabileceği gerçeğinden habersiz olan bu sayın AHMET HULUSİ...
Allah sözcüğü salt Müslümanların inandığı bir varlık iken TANRI sözcüğünün kapsamının daha geniş olduğundan acaba sayın hulusi haberdar mıdır?
Ve nereden kendinde bu derecede önemli bir konuda ÜSTADLIK bulmaktadır ki, bir çok insanın bugün dahi TANRILARA tapınımını yanlış ve batıl olarak değerlendirebilmektedir!
GERÇEĞİN ne olduğunu sanki sayın HULUSİ kavramış da, diğer insanlar kavrayamamışcasına, böylesi sığ bir anlatımı burada WİKİPEDİ'de yazmak cesaretini bulmuş. Acaba sayın Hulusi VAHDET, BİRLİK, BERABERLİK, TEVHİD nedir biliyor mu? Bilmiş olsaydı, TANRI ve ALLAH sözcüklerini ayrı manalar vererek izaha çalışırmıydı? Şurası açık ve ça belli oluyor ki,sayın HULUSİ, VAHDET,BİRLİK,TEVHİD konularından bihaberken,tutup orada burada böylesi GAFLAR yapabilmektedir. Önce kendi bilgilerini düzeltmeli ki, diğer insanlara doğruyu anlatabilsin. Kendi yanlışlarını doğru sananlar karanlıkta kalmış olduklarından hebersizdirler.
Dünyada bugün pek çok din bulunmakta kimi dinlerde TANRILAR, kimi dinlerde TANRISIZLIK bulunmaktayken, sayın Hulusi'nin tutup da sadece Müslümanlık doğrudur tarzındaki yaklaşımı,aslında gerçek MÜSLÜMAN'a da yakışmaz kanısındayım.
Sayın Hulusi'nin daha çok öğreneceği konu var bu alemde, ve en başta da TANRI nedir? O'nu öğrenmesini kendilerine naçizane buradan dilemekten başka diyecek bir sözümüz olamaz.
13 Şubat 2007 Bilim Devingin 21:34, 13 Şubat 2007 (UTC)