Ali Kemal
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Ali Kemal I. Dünya Savaşı sonrasında işgal altındaki İstanbul'da Milli Mücadele aleyhine ve işgal güçleri lehine yazılarıyla tanınmış ve bu nedenle, bir anlamda, 'mandacılık' ve hatta 'ihanet'in sembolü haline gelmiş, gazeteci, yazar, eğitimci ve siyaset adamıdır. Kısa bir süre boyunca Damat Ferit Paşa hükümetinde Dahiliye Nazırlığı (İçişleri Bakanlığı) da yapmıştır. Benimsediği tutumlar nedeniyle, kendisini sevmeyenlerce 'Artin Kemal' şeklinde adlandırılmıştır.
1869 yılında İstanbul'da doğdu. Asıl adı Ali Rıza'dır. Babası Kumcular esnafına kahyalık yapan Hacı Ahmet Efendi idi. İstanbul'da Mülkiye Mektebi'ne girdi. Dört yıllık dönemin son yılında buradan ayrılarak Fransızca'sını ilerletmek amacıyla 1886'da Paris'e gitti. Ertesi yıl Fransa'dan Cenevre'ye geçti ve 1888'de İstanbul'a döndü. Yeniden Mülkiye Mektebi'ne başladı ve okulun son sınıfına geldiği sırada, tahrikçiliği yüzünden Temmuz 1889'da Halep'e sürgün edildi. Orada kaldığı yıllarda Halep İdadi si'nde Türk Dili ve Osmanlı Edebiyatı hocalığı yaptı. Halep'teki durgun hayata fazla dayanamadı ve önce İstanbul'a döndü ve başka bir yere sürüleceğini anlayınca Jön Türkler in bir çeşit karargahı haline gelmiş bulunan Paris'e tekrar gitti (1894). Jön Türkler ile Abdülhamit arabulucu bir çizgi izlemeye çalıştı. Bu arabuluculuk rolünü hafiyelik noktasına vardırdığı sonradan ortaya çıkmıştır. Bir yandan da gazetecilik yapıyor, İstanbul'daki İkdam gazetesine Paris izlenimlerini anlatan yazılar ve çeviriler gönderiyor, bir yandan da Siyasal Bilgiler okuyordu. İkdam'da kendi röportajlarıymış gibi kaleme alınmış pek çok yazının Fransız basınından çeviriden ibaret olduğunu sonradan Hüseyin Cahit tarafından ortaya çıkarılmış, ve bu hadise ikisi arasında Ali Kemal'in ömrünün sonuna kadar sürecek bir polemiğin başlamasına neden olmuştur. Jön Türklerle ilgili çabalarının karşılığını bağışlanmak ve 1897'de Brüksel Elçiliğinde ikinci katipliğe atanmak suretiyle aldı. Ne var ki, huzursuzluk burada da yakasını bırakmadı. İttihatçılardan çekindiği için İstanbul'a dönmedi. 1899'da Siyasal Bilgiler diplomasını alması sonrasında, II. Meşrutiyet'in ilanına kadar Mısır ve Londra'da yaşadı. Bu dönemde bir İngiliz hanımla evlendi. II. Meşrutiyet'in ilanından bir gün önce İstanbul'a döndü.
Döner dönmez yeni eleştiri hedefini İttihat ve Terakki Cemiyeti olarak belirledi ve İkdam gazetesinde Cemiyet'e karşı ağır eleştiriler içeren başyazılar yazmaya başladı. Bir yandan da Darülfunun'da Edebiyat Fakültesi'nde siyasi tarih dersleri veriyordu. Ali Kemal'in akıbetini hazırlayan gerçek kişiliği bu dönemde ortaya çıkmıştır. Hemen bütün çevresiyle sürekli kavga halindeydi. Sınıfta öğrencilere Fransa'daki siyasal liberalizmi hararetle övüyor, kendisiyle aynı fikirde olmayan kişilere şiddetle saldırıyor, gençlerin öfkesini bunlara yöneltmeye çalışıyordu. Ali Kemal'in tahrikleri 31 Mart Olayı ile zirvesine ulaştı. Kışkırttığı öğrencileri Babıali Yürüyüşü olarak anılan hadiseye sebebiyet verdiler. Gelişmelerin 31 Mart ayaklanmasına dönüşmesi üzerine olayları bastırmak üzere Selanik'ten gönderilen Hareket Ordusu İstanbul'a gireceği sırada Ali Kemal yeniden Paris'e kaçmak zorunda kaldı (1909). Bu arada Mülkiye'deki görevine son verilmişti.
I. Dünya Savaşı sonrasında Türkiye'ye döndü. 14 Ocak 1919'da yeniden faaliyete geçen Hürriyet ve İtilaf Fırkası'nın ilk kurucu ve yöneticileri arasın¬da yer aldı. Parti için Peyam gazetesini çıkarmaya, siyasi mücadelesini burada sürdürmeye başladı. [4 Mart] 1919'da işbaşına gelen Damat Ferit Paşa hükümetinde Maarif Nazırlığı (Eğitim Bakanlığı); 15/16 Mayıs 1919'da önce istifa eden ve hemen sonra yeniden kurulan ikinci Damat Ferit Paşa hükümetinde ise Dahiliye Nazırlığı görevini üstlendi. 26 Haziran 1919'da görevinden istifa etti. Hem bakanlık görevi sırasında hem de daha sonra (Peyam ve Sabah gazetelerinin birleştirilmesiyle kurulmuş) Peyam-ı Sabah gazetesinin başyazarlığını yaptı. Yazılarında Mustafa Kemal Paşa'nın başlattığı Anadolu hareketine şiddetle karşı çıktı ve bu karşıtlık ağza alınmayacak hakaretler seviyesine vardı. Mustafa Kemal'in ordudan azlini sağladı.
Parti için Peyam gazetesini çıkarmaya, siyasi mücadelesini burada sürdürmeye başladı. Mülkiyedeki hocalığı da geri verilmişti. I. Dünya Savaşı'nın başladığı sıralarda gazetesini kapatmak zorunda kaldı. Babıali baskısından sonra tutuklandı. Serbest bırakılınca Viyana'ya gitti. Savaş bitmeden Türkiye'ye döndü, fakat herhangi bir siyasi faaliyette bulunmadı. Bu tutumu İttihat ve Terakki liderlerinin Türkiye'den kaçışına kadar sürdü (1918). Bu arada Damat Ferit Paşa Hükümeti'nde Maarif Vekilliği'ne (Eğitim Bakanlığı) getirildi. Daha sonra kabinede yer değiştirerek Dahiliye Nazırlığı'na geçti.
4 Kasım 1922 günü, MM Grubu'na bağlı birkaç kişi İstiklal Mahkemesi'ne çıkarılmak üzere kendisini Ankara'ya götüreceklerini bildirdiler. Gerçekte ise Ali Kemal, İzmit'te bölge kumandanı Sakallı Nurettin Paşa'ya teslim edildi. Nurettin Paşa ile görüştükten sonra dışarı çıkarken kumandanlık karargahı önünde bekleyenler tarafından linç edildi (6 Kasım 1922).
[değiştir] Ali Kemal'den alıntılar
- 'Milli Hareketin foyası nasıl meydana çıktı. Bize teselli veren Anadolu halkının bunlara (Mustafa Kemal ve arkadaşları) arka çıkmamasıdır.' 13 Eylül 1919, Peyami Sabah
- 'Teşkilatı Milliye sergerdeleri, bu mahluklar kadar başları ezilmek ister yılanlar tasavvur edilemez. Düşmanlar onlardan bin kerre iyidir.' 23 Nisan 1920, Peyami Sabah
- 'Düveli Muazzama ile eski dostluğumuzu devam ettirseydik, değil İzmir'den hiçbir taraftan mahrum kalmayacaktık. İtilaf devletlerinin itibarını mütarekeden beri cidden kazansaydık, artık bu topraklarda ittihatçı olmadığını ispat edebilseydik, daha uygun sulh şartları elde edecektik.' 19 Şubat 1920, Peyami Sabah
- Dahiliye Nazırı sıfatıyla çektiği 23 Haziran 1919 tarihli ve 84 sayılı şifreli telgraf:
'Mustafa Kemal Paşa büyük bir asker olmakla birlikte günün siyasetini pek bilmediği için, olağanüstü sayılacak vatanseverlik ve gayretine rağmen, yeni görevinde asla başarılı olamadı. İngiliz Olağanüstü Temsilcisi'nin istek ve ısrarıyla görevden alındı; bundan sonra yaptıkları ve yazdıkları ile de bu kusurlarını daha çok açığa vurdu. Redd-i İlhak Cemiyetleri gibi, Balıkesir ve Aydın dolaylarında Müslüman halkı boş yere kırdırmaktan ve bu fırsattan yararlanarak halkı haraca kesmekten başka iş görmeyen emirsiz, saygısız ve kanunsuz olarak kurulan bazı hey'etler için öteden beri çektiği telgraflarla siyasî hatâsını idarî yönden de artırdı. Kendisinin İstanbul'a getirilmesi Harbiye Nezareti ile ilgili bir iştir.
Ancak, Dahiliye Nezareti'nin size kesin emri, artık o zatın görevden alınmış olduğunu bilmek, kendisi ile hiçbir resmî işleme girişmemek, hükûmet işleri ile ilgili hiçbir isteğini yerine getirmemektir. Bu genelgeye uygun hareket etmekle ne gibi sorumlulukların giderilmiş olacağını takdir buyuracağınızdan eminim. Ayrıca, bu önemli ve tehlikeli günlerde memur, halk, her Osmanlı'ya düşen en büyük görev, barış konferansınca geleceğimiz üzerinde karar verilirken ve beş yıldır yaptığımız deliliklerin hesapları görülürken, artık aklımızı başımıza devşirdiğimizi göstermek, akıllıca ve tedbirlice davranışları benimsemek, parti, mezhep, ırk ayrılıklarını gözetmeksizin her ferdin hayatını, malını, ırzını koruyarak, medenî dünyanın gözünde bu memleketi bir daha lekelememek değil midir?'
[değiştir] Günümüz gündeminde Ali Kemal
Ali Kemal gazeteciliğinin yanısıra çeviriler de yapmış, "Ömrüm" adıyla yazdığı anılarını 1914'de Peyam-ı Edebi'de (22 tefrika olarak), sonra da Peyam-ı Sabah'ta (32 tefrika) yayınlamıştır. Ömrüm, 1985 yılında Ali Kemal'in oğlu olan ve Türkiye'nin Bern, Londra ve Madrid büyükelçiliklerini yapmış (ve karısı 1978'de Madrid'de ASALA tarafından öldürülen) Zeki Kuneralp tarafından kitap halinde yayınlandı. Bu kitapta, "Ömrüm Sonrası" başlıklı bir bölüm ve bazı ekler de bulunmaktadır. (Ali Kemal: Ömrüm (Yayına hazırlayan Zeki Kuneralp), İsis Yayıncılık, İstanbul, 1985)
Dışişleri Bakanlığı'nda AB Genel Müdür Yardımcılığı yapan (ve o dönemde AB Komisyonu Türkiye Temsilcisi olan Karen Fogg ile ilginç yazışmaları ile gündeme gelen) Selim Kuneralp, Ali Kemal'in torunudur. Selim Kuneralp Stokholm Büyükelçiliği'nden sonra halen Seul Büyükeçliği'ni yürütmektedir.
Ali Kemal'in İngiliz eşinin önceki evliliğinden torunu (başka bir deyişle Ali Kemal'in üvey torunu) İngiliz Muhafazakar Parti parlamenteri ve 'The Spectator' dergisinin Genel Yayın Yönetmeni olmuş Boris Johnson'dır. Gerçek adı Aleksander Boris de Pfeffel Johnson olan bu gazeteci/milletvekili Bohemyalı sol eğilimli sanatçı bir anne ile Avrupa Parlamentosu'nda Muhafazakar Parti için çalışan bir babanın oğludur. Karısına ihanet etmesi üzerine Muhafazakar Parti'den ihrac edilmiştir.
Son olarak, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin meslek şehidi gazeteciler listesi içinde yer almasıyla, 'şehit' sayılıp sayılamayacağına dönük tartışmaların alevlenmesiyle, Ali Kemal'in gündemdeki yerini 80 yıl sonra hala koruduğu görülmektedir.