Okan Bayülgen
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Okan Bayülgen, 23 Mart 1964'te İstanbul'da dünyaya geldi. Hukuk ve gazetecilik eğitimi almış bir baba ile ressam bir annenin oğlu olan Okan Kaan Bayülgen, eğitimine İstanbul Göztepe'teki Taş Mektep isimli yatılı okulda başlar. 1970'te Bülent Bey ile Ayla Hanım boşandıklarında, 6 yaşındaki oğullarının durumu anlamaması için yatılı okulu tercih eder ve boşandıklarını bir süre daha gizlerler. İleride bu okulun hayatında önemli izlere sahip olduğunu söyleyecektir.
Sonrasında Şişli 19 Mayıs İlkokulu'ndan mezun olup Galatasaray Lisesi'nde öğrenimine devam eder. Okuldaki öğrenci kulüplerinden müzik, edebiyat, folklor gibi kollarda ilgi gösterir. "Bir sene iftiharla geçtiğini, ertesi sene sınıfta kaldığını" söyleyen Bayülgen, okuldaki son dönemlerinde aşık olup da okula gitmeme durumu sorun olmaya başladığında annesi Ayla Hanım onu Bodrum'a, yanına çağırdı ve Galatasaray Lisesi'ndeki 6 yılından sonra Bodrum Lisesi ve ardından Şişli Lisesi'nden mezun olarak 1984'te lise eğitimini tamamladı.
Fotoğraf eğitimi almak için Fransa'ya giden Bayülgen, Tours Üniversitesi Hukuk ve Ekonomik Bilimler Fakültesi'nde hukuk okumaya başladı. Ardından fikir değiştirerek aynı üniversitenin ekonomi bölümüne geçti. Orada bir yıl okuduktan sonra ekonomi eğitimini de yarıda bırakarak Türkiye'ye döndü ve Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Bölümü sınavlarında başarı göstererek buradaki eğitimine başladı. 1989 yılında mezun olarak aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Fakültesi'nde mastır yaptı. Devlet Tiyatroları'ndaki en genç yönetmen olarak 1989-1994 yılları arasında çeşitli oyunlar yönetti ve bazı oyunlarda oynadı.
1991'de Kent FM'deki "Son Saatler" adlı bir programla radyoculuğa başladı. Bu sıralarda "Genç Indiana Jones" dizisinin Türkiye'de çekilen bölümünde rol aldı. 1993 yılı sonunda Trabzon Devlet Tiyatrosu'na tayini çıktı ve Trabzon'a gitti. Rejisi kendisine verilen bir oyun yönetim tarafından kaldırılınca 1994 yılında Devlet Tiyatrosu'ndan istifa ederek şansını radyo ve televizyon alanında denemeye karar verdi. Radyolarda haber spikerliği ve programcılık yapmaya başladı. Televizyon işleri yapmaya başladıktan sonra da çeşitli radyolarda çalıştı. 1995'te Radyo Contact'ta iken, 1997'de Kiss FM'de "Okan Bayülgen On Air" programını sundu. Özellikle 1998 ve 1999 yılında Radyo D'de 18:00-20:00 saatleri arası yayınlanan "Hayat Bilgisi" programı ile dikkatleri çekti. En son 2001 yılında Radio Contact'ta, yine akşamın sıkışık trafik saatlerindeki "Yol" programı ile karşımıza çıktı.
Televizyon hayatına Satel TV'de klipler sunarak başlayan Bayülgen, atv ekranlarında gece yarısında yayına başlayan "Gece Kuşu" adlı farklı programı ile adını duyurdu. Gece Kuşu'nun ardından late night show tarzını 100 gece boyunca "Televizyon Çocuğu" ile devam ettirdi. Gecenin bir saatinde sessiz sedasız yayına başladığında amaçladığı şey, izleyici ve sunucu arasındaki yapmacık samimiyetle örülü ilişkiyi yok etmekti. Agresif tavırları ve ilk "uçurmaları" başlarda kamuoyunun sesini kısma yönünde hayli totaliter bir tavır olarak görülse de, asıl eylem bu düzeni kuranlara karşıydı.
Program ekibi olarak atv ile yollarını ayırdıktan sonra iki yıl kadar ekranlardan uzak kalan Bayülgen, televizyon için uzun sayılabilecek bu aradan sonra Kanal D'deki "Zaga" ile geri döndü. Sürekli değişen ekipler, skeçler, jenerikler, dekor, orkestra ve farklı program anlayışı, canlı telefon bağlantıları, içinde barındırdığı beklenmedik tuhaflıkları ve Medya Arkası ile kısa bir dönemin haricinde Cumartesi geceleri yayınlanan Zaga, Türk televizyon hayatındaki uzun soluklu ve yeni bir anlayışın ürünü özgün bir program olarak kendine çekirdek bir izleyici kitlesi oluşturdu.
Televizyon açısından uzun kabul edilebilecek yıllar, çeşitli eğitim ve yardım kampanyaları için ulusal haber kanalı NTV'de özel yayınlar yapan Okan Bayülgen, yine bu kanalda takip eden yıllar boyunca yılbaşı gecesi özel canlı yayınları sundu.
2004'te izleyicilerin de stüdyo konuğu olarak katılabildiği Herkes Bunu Konuşuyor ile Perşembe geceleri karşımıza çıktı. Eğlenceli olan ama eğlence programı olmayan bu denemesinde; akademi, bilim, müzik, popüler kültür, medya dünyasından ve çeşitli sanat dallarından çok yönlü konuklarla beraber, seçilen bir konunun bir masa etrafında konuşulması (laflanması) üzerine kurulu bu program haber kanallarında kalite, eğlence ve izlenebilirliğin bir arada sunulduğu alternatif bir yayıncılık örneği oldu. 2005 yayın döneminde Televizyon Makinası ile izleyiciyle buluştuğunda, her zaman kendisi kadar ekibini de ön plana çıkaran Bayülgen bu sefer Hakkı Devrim ile beraberdi. Bir masa etrafındaki konuk yağmuru, eğlence dünyasından edebiyat ve sanat dünyasına, bir dizi alandaki bilimum konuk, konu ve daha ciddi bir format ile. Daha sonra Makina olarak adını kısalttığı programda, piyesler ve estetik unsurlar daha ön plana geçti ve yaptığı yayının süresini daha uzun tutmayı tercih etti.
Zamanla bir fenomen haline gelen Okan Bayülgen, Türk televizyon yayıncılığında alışılmış kalıpların dışına çıkarak, bugüne kadar izleyicilerin sempatisini kazanmak ve alışılmış kalıplar üzerine rötuşlar yaparak yenilik yaratmak üzerine kurulu programcılık anlayışının tam tersini tercih etti. Müdanası olmayan, ünlüler ve izleyiciler arasındaki övgü dolu kalıplaşmış boş tekrarlara tahammül etmeyen, aramadan önce ne diyeceğine karar vermemiş, lafı geveleyen, televizyonda saçmalama özgürlüğünü kullananların -ve dahi bunu yapan sanatçıların- yüzüne telefonu kapatan, ya da kendi klişeleriyle "uçuran", "zagalayan" bir şovmen oldu. Özellikle magazin dünyasında aşk hayatı ile çokça anılırken bir diğer taraftan magazin ve basın üzerine önemli eleştirilerde bulunmuş; takındığı eleştirel tavrının gölgesinde sessiz sedasız kalsa da, televizyon dünyasında devrimler yapmış, birçok tabu yıkmış, taklit etmeden yeni ve özgün çalışmalar yapmış ve kendi yaptıkları taklit edilmiş bir isimdir. Zaman içinde programcılık anlayışında ve tarzında belirgin değişimler göstermekle beraber, bir şekilde kendi çizgisini yaratıp koruyabilmiştir.
Çok genç yaşta bir evlilik yapan Bayülgen, kısa süren bu ilişkisinden sonra iki kez daha nikah masasına oturdu. Üçüncü evliliğini Çocuklar Duymasın adlı tv serisinde de oynamış olan Zeyno Günenç ile yapan Bayülgen'in, babasının ikinci evliliğinden olan Ozan ve Okşan adlı iki kardeşi vardır.
Konu başlıkları |
[değiştir] Televizyon Programları
- Gece Kuşu (1995, atv)
- Televizyon Çocuğu (1996, atv)
- Zaga (1998-2005, Kanal D)
- Herkes Bunu Konuşuyor (2004-2005, NTV)
- Televizyon Makinası (2005-2006 , Kanal D)
- Haber Makinası (2006, CNN Türk)
- Makina (2006 - , Kanal D)
[değiştir] Filmleri
Sinema oyunculuğuna, Mustafa Altıoklar'ın yönetmenliğini yaptığı İstanbul Kanatlarımın Altında filmi ile başlayan Okan Bayülgen çeşitli dizilerde de roller aldı.
- İstanbul Kanatlarımın Altında (1996, Lagari Hasan Çelebi)
- Ağır Roman (1997, Gli Gli Salih) - Sadri Alışık En İyi Erkek Oyuncu Ödülü
- Romantik (1999, Ömer)
- Oyun Bozan (2000, Metin Kahraman)
- Hemşo (2001, Cebrail)
- Komser Şekspir (2001, Tatu)
- Sır Çocukları (2002)
- Gülüm (2002, Sinan)
- Sınav (2006, Levent Lemi)
Diziler
- Utanmaz Adam (Şeref Haktanır)
- Size Baba Diyebilir miyim? (2004, Kanal D)
Yakın Dönem Tiyatro Oyunları
- Atları da Vururlar Müzikali (Oyuncu)
- Hangisi Karısı (Yönetmen)
- Kiralık Oyun (Oyuncu)
[değiştir] Seslendirme
Etkileyici ses tonu, etkin vurgulamaları ve düzgün Türkçesiyle Bayülgen dikkati çekmiş ve aranan seslendirme sanatçılarından biri olmuştur. Bugüne kadar çeşitli yabancı animasyonlar ve filmlerin (Shrek serisi, Garfield, ...) Türkçe dublajında bulundu. Uzun bir dönemdir de reklam ve kampanya filmi seslendirmeleri yapmaktadır. National Geographic dergisi tarafından En İyi Sualtı Kitabı seçilen ve çeşitli ödüller alan Alptekin Baloğlu'nun çektiği fotoğrafların da yer aldığı Sualtından Yansımalar DVD'sinin Türkçe seslendirmesini yaptı. Takip eden çoğu senelerde Kristal Elma ödül törenlerinde sunuculuk yaptı.
[değiştir] Fotoğraf
Lise sonrasında başlayan fotoğraf merakı ve bu merakla Fransa'ya uzanan, ancak uzun bir dönem ara verdiği ve yıllar sonra profesyonel olarak ilgilenmeye başladığı fotoğraf hikayesinde, her şeyin 40. yaş gününde sevgilisi tarafından kendisine hediye edilen bir Leica M6 ile başladığını söylüyor.
Bugüne dek çeşitli firmalar için katalog ve moda çekimleri yapan Bayülgen'in, 2006 Mayıs ayında Dolmabahçe Sarayı Sanat Galerisi'nde, Zekai Demir ile beraber yaptıkları Madagaskar gezisinden fotoların yer aldığı Baobab Yolu isimli sergisi açıldı. Tamamı analog çekimler olan bu fotoğrafların bulunduğu bir kitabı yayınlandı.