Cami (ibadethane)
Vikipedi, özgür ansiklopedi
İnanç Esasları |
Allah'ın Birliği - Tevhid Melekler • Kitaplar Peygamberler • Ahiret Kaza ve Kader |
Temel İbadetler |
İnancın Açıklanması Namaz • Oruç Hac • Zekât |
Önemli Kişiler |
Muhammed |
Kutsal Metinler |
Kur'an • Hadis • Şeriat İslam hukuku • Teoloji Muhammed'in Hayatı Mekanlar • İslam felsefesi |
İslam'daki mezhepler |
Siyasi mezhepler İtikadi mezhepler Fıkhi mezhepler • Sufizm |
Toplum |
İslam takvimi Cihad • Bayramlar Mübarek Geceler |
İslam Portalı |
Müslümanların kutsal ibadet mekanıdır. Arapça'dan gelen bir sözcüktür. Cem’ (Toplanma,toplanma, bir araya gelme) kökünden gelen cami: Toplayan, bir araya getiren yer, toplanma yeri demektir. Her kıtada ve ülkede değişik göz alıcı mimari tarzlar ve süslemelerle yapılır. TDK Sözlüğünde ‘İçinde cuma ve bayram namazı kılınmayan, minaresiz, küçük cami’ olarak tanımlansa da Mescit(mescid) sözcüğü de yine Arapça'daki secd(e)’den türeyip secdeye varılan yer, ibadet yeri demektir. İspanya'da yaşayan İslam Uygarlığı Endülüsler'den miras kalan ve cami demek olan ‘mezquita’ sözüğünün ‘mescid’den geldiği çok açık olup, İngilizce'de de bundan dolayı camiye ‘mosque’ denmektedir.
[değiştir] Türk Camilerinin Mimari Tarihi:
“Çok sayıda küçük kubbe içeren Osmanlı camilerinin merkezcil yerleşim düzeni ve piramit biçimli kütlesi, en azından form olarak, bir Uygur resminde tasvir edilen gök tapınağından yola çıkılarak oluşturulmuş ve 8.-10. yüzyıllarda Kökşibagan’da cami mimarisine uygulanmış gibi görünmektedir. Aya Sofya örneğinin önemli teknik özellikler ortaya koyduğuna hiç şüphe yoktur. Ancak çok kubbeli Osmanlı camilerinde estetik özellik olarak, her biri yüksek bir ayak üzerinde duran dört kubbeli Bizans kilisesinin çoğul görüntüsüne değil, Kökşibagan’da erişilen ahenge öykünme vardır. Gerçekten de merkezcil haçvari eksenli plân, Osmanlı dervişlerinin felekleri, belki de vahdet-i vücud anlayışla evrensel ahengin grafik simgesi haline gelmiş ve derviş taçlarının üst kısmında resmedilmiştir.” (sy.114)
“8. yüzyılda, İslamın zaferinin ardından bu Türk meliki kentini(Buhara) terk etti, kent sakinleri İslam dinine geçti ve bir mescit inşa ettiler. 8. ya da 11. yüzyıla tarihlendirilen bu mescit, hem Uygur kozmogrofik resim sanatına hem de piramit biçiminde düzenlenmiş dokuz kubbeli Oğuz hükümdar ikametgâhına benzemesi nedeniyle, inşasında daha eski gök tapınaklarından esinlenilmiş olabilir. Ne var ki, Müslümanlıkta cemaatle birlikte yapılan ibadette geniş bir alana ihtiyaç duyulması yüzünden hücreler arasındaki duvarlar kaldırıldı ve sütunlar kubbelerin ağırlığını taşıyacak biçimde yapıldı. Böylece piramit düzenindeki çok kubbeli Türk kapalı mescitlerinin ilk örneği geliştirilmiş gibi görünüyor.” (sy.122)
[değiştir] Cami Terimleri
Mihrap: İmamın durduğu yer. Çıkıntılıdır.
Minber: İmamın hutbe okumak için çıktığı yer. Mihrabın sağındadır.
Kürsü: Vaaz yeri.
Hünkar Mahfeli: Selatin camilerinde padişahların namaz kıldığı yer.
Son Cemaat Yeri: Namazın ilk vaktine gelemeyenler için ayrılmış yer.
Minare: Müezzinin çıkıp ezan okuduğu yer.
Şerefe: Minare gövdesindeki bir veya birçok balkon. Müezzinin durduğu yer.
Mahya: İki minare arasına asılan ışıklı yazı levhası.
Mahfil: Camilerde parmaklıkla ayrılmış yüksek yer.
Hazire: Camiyi yaptıranın, ailesinin, devlet erkanının lahitlerinin bulunduğu yer.
İmam odası: İmam ve müezzinin odası.
Şadırvan: Elbise askılıkları ve oturma sehpaları, içinde su bulunan hazne, musluklar, takunyaları bulunan avlu ortasındaki abdest yeri.
Avlu: Caminin giriş kapısına bakan geniş alan.
Gasilhane: Cenaze yıkamak için ayrılan yer. Ortasında teneşir tahtası, su araçları, yıkayıcı elbisesi, çizmesi, önlüğü, tabut, tabut yeşil örtüsü bulunur.
Tuvalet: Avluda yer alan eski taşlı veya yeni taşlı, tek veya birçok bölümlü ayakyolu.
Ayakkabılık: Cami kapısı girişinde dışta veya içte, yanlarda bulunan raflı, dolaplı sistem.
Kitabe: Cami ana kapısı üzerinde, Arap harfleriyle, caminin tarihi ve mimarına ait bilgiler ihtiva eden levha.
Hat: Cami tavanında, tavan katında bulunan bant halinde yahut levha halindeki yazılar.
Sütun: Anakubbenin yaslandığı ayaklar. Şadırvan ve dış ya da iç avlunun, son cemaat yerinin direkleri.
Merdiven: Subasman üzerine yapılmış camilerde, camiye çıkılan basamaklı yer.
Kapılar: Dış kapılar avluda, son cemaat kapısı, ve anakapı.
Türbe: Genellikle kubbeli, camiye bitişik, etrafı açık mezarlık.
Kurs odaları: Külliyelerde imamların öğrencilere ders verdiği yerler.
Yer örtüsü: Hemen her camide halı. Son cemaat yerinde hasır, muşamba örtüler.
Kapı örtüsü: Kenarları işlemeli kalın muşamba örtü.
Avize: Yüzlerce tek kandil veya ortada büyük bir avize.
Vaiz: İbadethanelerde, genellikle camilerde güzel nasihatler veren, kürsüde oturarak her gün veya cuma namazı öncesinde ayet ve hadislerle cemaate dersler veren hoca.
Kubbe: Camiler başta olmak üzere yapılarda yarım küre şeklindeki dam. Kasnak, kemer, tavan ve pencereleri vardır. En büyük kubbe Selimiye Camii kubbesidir.
not: resimli olursa güzel olur.
kaynak: Türklerde Maddi Kültürün Oluşumu/Emel Esin