Kitle imha silahları
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Kitle imha silahları (KİS; İngilizcede: Weapons of Mass Destruction (WMD)) büyük orantılarla ölümlere sebep olabilecek silahlara verilen lakabtır. Genellikle nükleer, biyolojik, ve kimyasal silahlara referans eder. Bu ibare ilk olarak 1937'de İspanya'nın Guernica kentinin Naziler tarafından uğradığı hava saldırısı için kullanılmış, ve de 2003'de Amerika Birleşik Devletleri tarafından Irakın işgali için sebebi olarak gösterilmiştir; fakat bu iddia daha sonra Irak'ta hiçbir KİS bulunmamasıyla doğru olmadığı kanıtlanmıştır.
Kitle imha silahları nükleer, biyolojik ve kimyasal olarak 3 grupta değerlendirilebilir.
1. NÜKLEER SİLAHLAR
Bu gruba giren silahlar, atom çekirdeğinin parçalanması veya birleştirilmesiyle oluşan enerjinin birden açığa çıkması etkisiyle çalışır. Çekirdeğin parçalanması etkisiyle çalışanlara "Atom Bombası" deniyor. Çekirdek birleşmesi metoduyla yapılan bombalara da "Hidrojen Bombası" deniyor. Hidrojen bombasının çalışabilmesi için önce bir atom bombası patlamalıdır.
Sistemin çalışma prensibi, parçalanmayı başlatacak miktarda (kritik kütle) radyoaktif maddenin 2 parça halinde bir kap içerisine konulması ve bir silah, uçak, torpil, roket vs yardımıyla bu kabın hedefe atılmasıdır. Düştüğü yerde bu iki parça bir düzenek vasıtasıyla birleştirilir ve kritik kütle oluşturularak çekirdek parçalanması başlatılır.
Etkileri ve korunma yöntemleri :
1. Işık : Patlama anında oluşan çok parlak ışık, çıplak gözle bakıldığında gözlerde tedavisi olanaksız hasarlar yaratır. Patlama noktasına bakmamak korunmak için yeterlidir.
2. Isı : Patlama noktasında milyonlarca dereceye çıkan ısı, hızla etrafa yayılır. Etkisini kaybedene kadar olan bölgede (bu bölge, kullanılan nükleer madde miktarına göre değişir) her şeyi yakar. Korunma için kapalı bir yerde (örneğin bodrumda) olmamız yeterlidir.
3. Darbe : Patlama anında oluşan ısı, bulunduğu yerdeki havayı da aynı derecede ısıtacak, ısınan havanın genleşmesi prensibi ile bu hava kütlesi etrafa doğru yayılacaktır. Atmosfer ısısından bir anda birkaç milyon dereceye ısınan havanın genleşmesi tam bir kasırga etkisi yapar ve yüzlerce km hızla etrafa yayılır. Kısa bir müddet sonra merkezde hava atmosfer normaline dönünce (bu süre 5-10 sn. kadardır) bu sefer de etraftaki hava aynı hızla merkeze hücum edecektir. Yani darbe etkisi 2 defadır. Korunmak için yer seviyesi altında korunmalı bir yerde olmak yeterlidir. Açık arazide bir çukurun içine yatmak bile koruyucu olacaktır.
4. Radyoaktif ışıma : Patlama anında etrafa alfa, beta ve gama ışınları yayılır. Üzerimizdeki elbiseler alfa ışınını, bir duvar beta ışınını tutmaya yeterlidir. Ancak gama ışını, ancak çok kalın toprak tabakaları veya kalın kurşun tabakalar tarafından tutulabilir. Bu ışınlar vücudu delip geçer ve hücrelerde bozulmalara sebep olur. Kısa vadede radyasyon hastalığı, uzun vadede kanser görülür. Korunmak için patlama anında kapalı ve yer seviyesinin altında bir yerde olmalı, daha sonra bölge derhal terk edilmelidir.
5. Radyoaktif serpinti : Patlama anında toz haline gelen bölgedeki taş, toprak radyoaktif ışıma sonucu kendisi de radyoaktif özellikler kazanarak mantar şeklinde yükselir. Bu mantar bulut, atmosferdeki rüzgarların etkisinde kalır ve uzaklara doğru yayılır. Daha sonra yağmurlarla veya serbest olarak yeryüzüne yağar. Bu serpinti, patlama bölgesindeki ışıma ile aynı etkileri yapar. Korunmak için serpinti bölgesinden uzaklaşmak gerekir. Radyoaktif tozların üzerimize bulaştığından şüpheleniliyorsa derhal bulaşık elbiseler çıkarılır, basınçlı soğuk suyla duş yapılır ve yeni elbiseler giyilir. Çernobil faciasından sonra karadeniz bölgesi bu şekilde etkilenmişti.
Günümüzde, radyolojik maddelerin yeni bir kullanım şekli geliştirilmiştir. "Seyreltilmiş uranyum" olarak adlandırılan bu metotta, nükleer patlama olmadan klasik silahlarla beraber bir miktar radyoaktif madde hedef bölgeye serpilmektedir. Bu suretle nükleer silahların en korkutucu etkisi olan "Radyoaktif serpinti" sağlanmış olmaktadır. 1991 yılındaki körfez krizinde ve Bosna'da ABD tarafından bu tür silahların kullanıldığı iddia edilmektedir. Bu silahların kalıcı etkisi ve ne zaman, nasıl pasifize olduklarına dair elimizde yeterli bilgi bulunmamaktadır.
2. BİYOLOJİK SİLAHLAR
Gen yapısı değiştirilerek insanlarda doğaldan farklı etkiler gösteren bakteri ve virüslerin kullanılmasıdır. Genelde doğada insana zararsız olan veya doğal etkileri ilaçla tedavi edilen bakteri ve virüslerin, çok daha ağır hastalıklara yol açacak şekilde değişikliğe uğratılması en çok görülen şekildir. İnsanlara bulaşmayan ama hayvanlarda hastalıklara sebep olan bazı bakterilerin kullanıldığı da olmuştur. Günümüzde, insanları öldürmeyen ama birkaç günlüğüne ayakta duramayacak kadar hasta eden biyolojik silahların geliştirildiği bilinmektedir.
Korunmak için mutlaka koruyucu elbise ve koruyucu maske takmak gerekir. Bu malzeme sivil halkın kullanabileceği şekilde piyasada bulunmamaktadır. Tedavi edici ilaçlar da, bunlar doğada görülmediği için geliştirilmemiştir.
Gen teknolojisi ile ilgilenebilen bilimsel seviyeye gelmiş ülkeler tarafından geliştirilmektedir.
Teröristlerin eline geçmesi halinde olabilecekleri düşünmek bile yeterince korkunç.
3. KİMYASAL SİLAHLAR
İnsan üzerinde öldürücü etki yapan kimyasal maddelerdir. Gaz veya sıvı halinde bulunur. Etkilerine göre sınıflandırılır.
1. Boğucu gazlar : Solunduğu zaman akciğer yüzeylerinde yanma etkisi oluşturup oksijenin akciğer tarafından emilmesini engeller ve ölüme sebep olur. Günümüzde kullanılmamaktadır. (Klor bu tipe bir örnektir. Klor içeren çamaşır suyu kapalı yerlerde solunursa bu etkiyi yapar)
2. Kan zehirleyiciler : Kanda bulunan oksijen taşıyan maddelerle kimyasal tepkimeye girer ve kararlı yeni bileşikler meydana getirir. Kan, oksijeni taşıyamadığı için hücreler havasızlıktan ölür. Siyanür bileşikleri içerir. Günümüzde kullanılmamaktadır.
3. Yakıcı gazlar : Ciltle teması halinde ateş yanığı etkisi yaparak ciltte ödem oluşmasını sağlar ve cilt solunumunu durdurur. Cilt solunumu durunca havasızlıktan boğulma meydana gelir. Halepçe'de kullanılan gaz bu tiptendi.
4. Sinir gazı : Solunduğunda vücuttaki tüm kasların istem dışı kasılmasını sağlar. Göğüs kafesini açıp kapatan kaslar kasıldığı için soluma yapılamaz ve boğulma olur. Tokyo metrosunda teröristlerce kullanılan gaz bu türdendi.
Korunmak için koruyucu elbise ve koruyucu maske şarttır ancak yukarıda yazdığımız üzere bunlar piyasada bulunmamaktadır. Sinir gazı etkisi için atropin sülfat antidottur ancak gazın etkisinde kaldıktan sonraki 15 saniye içinde yapılması şarttır. Yani hastaneye yetiştirilme şansı yoktur.
Kimyasal gazlar ve biyolojik maddeler rüzgar, nem ve yağıştan etkilenirler, etki alanlarını değiştirebilirler. Dolayısıyla atıldığı yeri bilmek, korunmak için yeterli değildir. Kimyasal gazlar, genelde havadan ağır oldukları için çukur yerlerde toplanırlar. Etki bölgesini, yüksek yerlerden yararlanarak hızla terk etmek ilk tedbir olarak düşünülebilir.
Burada sayılan bütün maddelerin "CENEVRE ANLAŞMASI GEREĞİ KULLANILMASI YASAKTIR" ancak tüm ülkelerin bu silahlardan edinme çabası içinde olduğu, üretici ülkelerin de silahları geliştirme çabasında olduğu bilinmektedir.
Bugün tüm dünyada bu tür silahlardan, insanlığı onlarca defa yok etmeye yarayacak miktarda olduğu da bilinmektedir.