Geçmiş Şeriatler
Vikipedi, özgür ansiklopedi
İslam Hukuku Kavramları ve Kaynakları |
Şer'î Deliller |
Aslî deliller: |
Kur'an • Sünnet İcma • Kıyas |
Fer'î deliller: |
Mesâlih-i mürsele • İstihsân İstishâb • Zerâyi' Örf-Âdet-Teâmül Sahâbî kavli Geçmiş Şeriatlar |
Fıkıh Mezhepleri |
Hanefi mezhebi |
Diğer İslam Mezhepleri |
Şer'ü men kablenâ veya Türkçe karşılığı ile Geçmiş şeriatler bir İslam hukuku terimidir.
En yalın anlamıyla şer'ü men kablenâ (geçmiş şeriatler) İslam'da son peygamber kabul edilen Muhammed'den önceki peygamberlerin getirdikleri şeriatleri tanımlayan bir terimdir.
- Şeriat kavramının geniş ve detaylı açıklamasını için Şeriat maddesine bakınız.
[değiştir] Kavramın Açıklaması
İslam dininde peygamberler, kitaplı ve kitapsız peygamberler olarak iki ana kola ayrılır. İnanca göre Muhammed tüm peygamberlerin sonuncusu, kitaplı bir peygamberdir. Kitaplı peygamber deyimi peygamberin beraberinde yeni bir kitap yani yeni bir şeriat getirdiği anlamına gelir. İslam dinine göre her peygamberin (kitaplı olsun olmasın) getirdiği din ve çağrısı aynı itikadi (dini esaslar) temellere dayanmaktadır, fakat her şeriat bir diğerinden kaynak olarak farklı olmasa da uygulamalar bakımından farklı olabilir. Kısacası, İslam'a göre farklı peygamberlerin getirdiği şeriatlerde ibadet, muamelat ve ceza konularında farklılık olmuştur.
[değiştir] Kavramın İslam Hukukundaki Kullanımı
İslam dininin son şeriati olan Muhammed peygamberin şeriati kendisinden önceki bazı şeriatleri neshetmiş, bir kısmını aynen veya değiştirerek almış, bir kısmını isi alıp almadığı konusunda açıklama yapmamıştır. Önceki şeriatlerin neshedilen bazı hükümlerine örnek olarak Kur'an'da, Enam suresi 145-146. ayetlere bakılabilir.
İslam dinine göre, örneğin kısâs, namaz ve oruç ile ilgili hükümler eski şeriatlerdeki halleri ile veya değiştirilerek benimsenmiştir. Bu tür hükümlerin şekil ve miktarlarında bir takım değişikliklerin olduğu kabul edilmiştir.
Bazı hükümlerinse neshedilip edilmediği belirtilmemiştir; yani bu hükümlerin hâlâ geçerli olup olmadığı belirtilmemiştir. Örneğin Kur'an'da Maide suresi 45. ayette:
- "Biz Tevrat'da onlara (şunu da) yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş (karşılıktır. Hülasa bütün) yaralar birbirine kısâstır."
Fakat bu ayetin yorumlanmasında, acaba bugün Müslümanların bu kısasa itaat edip edemeyeceklerine karar verilememiştir. Zira ayette bu tür bir kısasın Tevrat'ta belirtildiği geçse de, İslam hukuku için geçerliliğini koruyup korumadığına dair bir bilgi yoktur. İşte bu gibi konular, İslam hukukunca Şer'ü men kablena yani "Geçmiş şeriatler" başlığı altında incelenip, değerlendirilmektedir.
Hanefi, Şafii ve Maliki mezheplerinin fakihlerinden (İslam hukukçusu) bir kısmı bu hükümlerin Müslümanlar tarafından da uyulması gereken hükümler olduğunu düşünmüş ve kabul etmişlerdir.
Bu mezheplerin hukukçularından bir kısmı bazı olaylarda Kur'an'da geçen eski peygamberlerin çeşitli uygulama ve lafızları kısacası şeriatlerine dair bilgileri delil getirerek (eğer bu bilgiler neshedilmemiş yani geçersiz sayılmamışsa) çeşitli uygulamalarda bulunmuş, neticeler çıkarmışlardır yani bunlarla istidlâlde bulunmuşlardır.