Hasan ibn Ali
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Hasan ibn Ali ibn Abi Talib (الحسن بن علي بن أﺑﻲ طالب) (c. 624 – 669) Ali bin Ebu Talib ve Fatıma Zehra’nın büyük oğulları ve Muhammed’in ilk torunudur. Şia çoğunlukla onu imamlarının ikincisi kabul eder, çok küçük bir fırkaya göre ise ikinci imam Hüseyin bin Ali’dir. Bununla birlikte gerek Sünni gerekse Şii islam anlayışında çok önemli bir yeri vardır; onun, peygamberin ehli beyt’inden olduğu konusunda herkes hemfikirdir. Babası ile otuz yedi yıl, dedesi ile ise sekiz yıl birlikte bulunmuştur.
==Doğumu ve Aile Hayatı==
Hasan hicret’ten üç yıl sonra, miladi 624’de doğmuştur. Babası Ali, Mekke’den Medine’ye göç edişte, Muhammed’in yatağına yatıp kendi canını satan, Muhammed’e bırakılan emanetleri sahiplerine ulaştıran kişidir, aynı zamanda Muhammed’in kuzeni ve damadıdır, annesi Fatma ise, Muhammed’in soyu devam ettiren tek evladıdır.
Hasan, Muhammed’in ilk torunudur, ve onun ismini dedesi koymuştur. Hasan, arapça’da güzel, yakışıklı manalarına gelmektedir.
Konu başlıkları |
[değiştir] Muhammed'le Olan İlişkileri
İnanç Esasları |
Allah'ın Birliği - Tevhid Melekler • Kitaplar Peygamberler • Ahiret Kaza ve Kader |
Temel İbadetler |
İnancın Açıklanması Namaz • Oruç Hac • Zekât |
Önemli Kişiler |
Muhammed |
Kutsal Metinler |
Kur'an • Hadis • Şeriat İslam hukuku • Teoloji Muhammed'in Hayatı Mekanlar • İslam felsefesi |
İslam'daki mezhepler |
Siyasi mezhepler İtikadi mezhepler Fıkhi mezhepler • Sufizm |
Toplum |
İslam takvimi Cihad • Bayramlar Mübarek Geceler |
İslam Portalı |
Hasan ve kardeşi Hüseyin dedeleri Muhammed tarafından çok seviliyorlardı, bu iddiayı destekleyen onlarca hadis bulmak mümkündür. Mesela bunlardan birisi;
"Hasan ve Hüseyin cennet gençlerinin efendileridir."
hadisidir. Muhammed’in abasının altına alarak;
"Bunlar benim Ehl-i Beytim'dir; Allah'ım, bunlardan her türlü kusuru uzaklaştır ve bunları tertemiz kıl!"
duasını ettiği dört kişiden biridir. Mübadele Olayı’nda;
"Gelin çocuklarımızı ve çocuklarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım ve sonra beddua edip yalvaralım da Allah’ın lanetini yalancıların üzerine okuyalım."
ayeti gelince Muhammed, Ali, Fatma, ve Hüseyin’le birlikte onu da yanına çağırmış ve şu şekilde dua etmiştir;
"Ey Allah’ım! Bunlar benim Ehlimdir."
[değiştir] Halifeliği ve Muaviye'yle Çatışma
Ali Küfe’de öldürüldükten sonra, Ali’nin taraftarları Hasan’a bağlılık yemini (biat) ettiler. Bu yemini, Ali’le halifelik için çatışan ve savaşan Muaviye kendi otoritesine bir tehdit olarak algıladı. Muaviye derhal Suriye, Filistin ve Lübnan’daki ordu komutanlarına savaş hazırlıklarına başlamaları için talimat verdi, diğer yandanda genç varis Hasan ile anlaşmayı denedi, daha doğrusu Hasan’a halifelik iddiasından vazgeçmesini bildiren bir mektup gönderdi ve eğer vazgeçmezse, istemediği sonuçların doğacağını ve müslümanların öleceğini bildirdi. Aslında Muaviye için en iyisi Hasan’ın halifelik hakkından vazgeçmesi olacaktı, çünkü Muaviye orduları Hasan’ı savaş meydanında öldürüp tüm güç Muaviye’nin elinde toplansa bile, Muaviye’nin halife olabilirliği tartışılmaya devam edecekti. Kurnaz bir politikacı olan ve halka hoş gözükmeye çalışan Muaviye için bu hiç de istenilen bir durum değildi.
Hasan hakkından vazgeçmedi ve antlaşma sağlanamdı. Kimi kaynaklara göre altmış bin* olduğu iddia edilen Muaviye ordusu Hasan’ı mağlup edip öldürmek için yürüyüşe geçti. Diğer yandan Hasan’ın ordusuna kurulmuş ve savaşmaya hazırdı, iki ordu Sabat yakınlarında karşılaştılar.
Hasan savaş başlamadan önce Muaviye askerlerine konuşma yaparak onlara yanlış yönde olduklarını ve Muaviye’yi haksız görüyorlarsa onun tarafında bulunmamaları gerektiğini Muhammed’den ve Kuran’dan örnekler vererek bildirdi. Hasan’ın teslim olacağını sanan bir kısım birlikler, Hasan’a asi oldular ve ona saldırdılar. Hasan yaralandıysa da, yakın korumları bu saldırıyı püskürtmeyi başardı. Ayrıca Hasan’ın komutanlarından Übeydullah, Muaviye tarafına geçti.
İki ordu birkaç sonuç getirmeyen çarpışma yaşadı. Muaviye üstün gelemeyeceğini, üstün gelse bile bir çok adamını kaybedeceğini anladı ve iki kureyş’li adamı Hasan ve takipçileriyle anlaşsınlar diye görevlendirdi. Hasan yaralanmıştı, ve ordusunun içinde meydana gelen başıbozukluk yüzünden ordusuna pek güvenemiyordu. Sonunda Hasan ve Muaviye bir yerde bir araya geldiler ve anlaştılar. Sünni ekole göre Hasan; kuran’a ve sünnete uyması, şura kararlarına göre hareket etmesi ve Hasan yandaşlarından intikam almaması şartlarını öne sürdü. Şii ekole göre ise Hasan bir de; Muaviye’nin ölmesinden sonra halifeliğinin tekrar kendisine, eğer kendisi hayatta değil ise kardeşi Hüseyin’e geçmesi şartını öne sürmüştü. Muaviye kabul etti.
Antlaşmadan sonra Muaviye, biat almak üzere Küfe’ye gitti. Orada Muaviye halka hitap ettikten sonra minvere Hasan çıktı ve şöyle dedi;
Ey Irak halkı! Benim gönlüm sizden soğudu. Babam Hz. Ali’nin sağlığında bunca muhalefetler ettiniz, bir gün onu gamsız bırakmadınız. Nihayet babamı öldürdünüz. Banada bunca zahmet verdiniz; üzerime hücümeylediniz; beni yaraladınız. Henuz yaram iyileşmedi. Malımı yağmaladınız. Ey Irak halkı! Eğer siz ehli beyt'i peygamber’e eza kıldınızsa da Allah hıyanette bizimle sizin aranızda hakim ve kafidir. Şu halde ben Muaviye’ye biat ettim. Sizin biatınızdan bizar oldum.
[değiştir] Barış Antlaşmasından Sonrası
Muaviye, antlaşmayı daha ilk günden tanımadığını İslam hükümetinin başkentinde ilan etmiş ve barış şartlarına uyulmadığından bozulmuştur. Hasan, ümmetin vefasızlığı karşısında öfkesini içine gömerek Küfe’den Medine’ye gitmiş ve köşesine çekilerek, babası Ali’nin yaptığı gibi insanların eğitimi ile uğraşmıştır.
[değiştir] Öldürülmesi ve Son Yılları
Muaviye hilafetinin onuncu yılında, Hasan’ın varlığından iyice rahatsız olmuş ve Hasan’ı öldürme fikirlerine kapılmıştır, diğer yandan da hilafeti oğlu Yezid’e bırakmanın yollarını armaktadır ve gizliden oğlu için biat almaya başlamıştır. İslam tarihinde Makyavel’in bir karşılığı varsa o da Muaviye’dir ki, Muaviye bir yandan da, Hasan’ın karısı olan Eş’as bin Kays kızı Cude’ye, kocasını zehirlediği takdirde onu yakında halife olacak oğlu Yezid’le evlendireceğini söylemiş ve bu haberle birlikte yüz bin dirhem göndermiştir. Cude, babası Eşas’ın da kendisini yönlendirmesiyle, Hasan’ı zehirlemiştir. Hasan (as.) bu zehirlemenin karşısında kırk gün ağır bir şekilde hasta yattı. Hasan, hicretten elli yıl sonra sefer ayı’nda, kendisine verilen kuvvetli zehir karşısında ciğerleri parçalanmış ve şehit olmuştur.
[değiştir] Defnedilmesi
Şia’nın ikinci imamı olan ve İmameti on yıl süren Hasan, kardeşi ve vasisi Hüseyin tarafından gusül verilip, kefenlenmiş ve isteği üzerine dedesi Muhammed’in yanına gömülmek üzere cenazesi yola çıkarılmıştır. Bunu haber alan Muaviye tarafından atanmış Medine yöneticileri askerleriyle, cenazeyi oklayarak, Hasan’ın dedesi yanına gömülmesine izin vermemişlerdir. Taraftarları Hasan’ı Baki mezarlığı’na defnetmişlerdir.
[değiştir] Meşhur Lakapları
- Mucteba (zeki, seçilmiş)
- Sıbt-i Ekber
[değiştir] Künyesi
- Ebû Muhammed
[değiştir] İlgili Başlıklar
[değiştir] Kaynakça ve notlar
- Nech'ül Belağa , Hz.Ali, Abdülbaki Gölpınarlı
- Tarih boyunca islam mezhepleri ve şiilik (1979), Abdülbaki Gölpınarlı