Mordehay Vanunu
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Mordehay Vanunu, (13 Ekim 1954 - ) vaftiz adı John Crossman'da kullanılır. 1986 yılında İngiliz basınına İsrail'in gizli nükleer silah programını açıklamasının ardından Mossad ajanlarınca Roma'dan İsrail'e kaçırılan ve vatana ihanetle yargılanıp 18 yıl hüküm giyen İsrailli nükleer teknisyen.
[değiştir] Dış Bağlantılar
İsrail’in susturmak istediği adam
Mordechai Vanunu: İsrail'in Nükleer Programını Dünyaya Duyuran Adam Cyberman arşivi
Dünyanın en özgür adamı
Irak'taki "kitle imha silahları"nı bulmakla görevli Amerikan birliği bugünlerde "kesin dönüş"e hazırlanıyor.. "Silahlar"ın nerede olduğunu ise, merak duygusundan yoksun olmayan herkes Mordechai Vanunu sayesinde biliyor. Mordechai Vanunu, mahkeme çıkışı, 1987 Mordechai Vanunu 17 yıl önce hapsedildi. O günden beri İsrail'in Akdeniz'e bakan Ashkelon cezaevinde. Cezası önümüzdeki yılın eylül ayında doluyor. Özgür olmak ya da olmamak onun için artık bir şey ifade etmiyor da olabilir. Çünkü artık aklı yerinde olmayabilir. Daha 1997'de, kendisini evlatlık edinen Amerikalı Eoloff çiftinden Mary Eoloff, Vanunu'nun yazdığı mektuplardaki paranoyakça tekrarlamaları yüreği kaldırmadığı için okuma işini geciktirebildiği kadar geciktirmeye başlamıştı. O zaman, daha 1997'de, Vanunu 1.80'e 2.70'lik hücresinde 10 yılı geride bırakmıştı. Vanunu bu hücrede, ilk zamanlarda ailesinden birkaç kişi, sonra da birkaç avukat, cezaevi görevlileri ve Eoloff'lar dışında, yüzde yüz iletişimsiz, yüzde yüz paylaşmasız 11.5 yıl yaşadı.
Kimdir Mordechai Vanunu? Neden 17 yıldır hapistedir? Amerikalı bir çift tarafından evlat edinilmesine sebep olan nedir?
Vanunu, 1986 yazı ortalarında İngiliz Sunday Times'la irtibat kurdu ve Dimona'da (İsrail'de bir şehir) çalışan bir teknisyen olduğunu ve bazı şeyleri açıklamak istediğini söyledi. Elinde Dimona'daki "işyeri"nde çektiği fotoğraflar vardı. Vanunu'nun işyeri, bir nükleer silah kompleksiydi. Çektiği fotoğraflar bu komplekten görüntülerdi. İsrail'in nükleer silah alanında ne yaptığına dair o güne kadar ne ülke içinde, ne ülke dışında kamuoyu ile paylaşılmış bir bilgi vardı. Sunday Times tanığı dinledi, fotoğrafları inceledi ve haberi basmaya hemen karar verdi.
Londra'da gizlenen Vanunu, tanıştığı genç bir kadının ısrarı üzerine, o günlerde kalkıp Roma'ya gitti. Sunday Times'da haberin çıkmasından bir hafta önce Roma'da İsrail gizli servisi tarafından kaçırıldı. Gazete haberi 5 Ekim 1986'da "Revealed: The Secrets of Israel's Nuclear Arsenal" ("İsrail'in Nükleer Silahları Hakkında Bilinmeyenler Ortaya Serildi") manşetiyle yayınladı.
Gerçeği avucuna yazdı
Vanunu'nun ilk bir ayı, "Dimona the Third Temple? The Story Behind the Vanunu Revelation" kitabının yazarı Mark Gaffney'in anlattıklarına göre, küçücük bir odada zifiri karanlıkta geçti. Yerdeki bir şiltenin üzerinde kâh uyuyarak, kâh uyanık; sorgulanarak. Sorgulayanlar Vanunu'nun kimliğini gizlemek istiyordu. Bıyık bırakmaya, akıl hastalarının giydiği tipte bir kep giymeye zorlandı. Adını bile değiştirmeye çalıştılar: "David Enosh.."
İsrail Vanunu'nun kendi isteğiyle ülkesine geri döndüğünü iddia ediyordu. Duruşmalar sürerken bir gün Vanunu içinde bulunduğu araçta avucunu açıp cama dayadı. Avucuna "Vanunu 30 Eylül 1986 tarihinde Roma'da kaçırıldı ve hapsedildi" yazılıydı. O günden sonra cezaevi aracının camları siyaha boyandı.
30 Ağustos 1987'de mahkemesi başladı. Görgü tanıklarına göre elleri kelepçeli ve kafasında bir motosikletçi kaskıyla getiriyorlardı. Mahkeme salonunun olduğu binaya özel olarak hazırlanmış bir tünelden geçirilerek alınıyordu. Mahkeme çıkışlarında da çevresindekilerle konuşması engelleniyor, bazen ağzı bağlanıyordu. Annesi ve babası birkaç kez cezaevine gelip oğullarını ziyaret ettikten sonra pes ettiler. İlişkilerini kesitler.
Mahkemede "vatana ihanet ve casusluk" suçlarından 18 yıla mahkûm edildi.
Artık 24 saat floresan lambasıyla aydınlatılan ve kamera ile izlenen küçücük hücresinde yaşıyor, yaşamaya alışmaya çalışıyordu. Açlık grevi yaparak ayakta kalmaya çalışıyordu. Diş macunuyla hücresindeki kameranın objektifini kapatarak.. Günler, aylar, yıllar geçti. Bu arada uluslararası baskılar sonucu hücresi 90cm kadar genişletildi. Floresan lamba kaldırıldı.
Şubat 1997'de, Progressive'de yayınlanan bir makaleden Vanunu hakkında bilgi sahibi olan Nick (74 yaşında) ve Mary (71) Eoloff, Minnesota'daki bir mahkemeye Vanunu'yu evlatlık edinme talebiyle başvurdular. 27 Ekim'de başvuruları kabul edildi. Şubat 1998'de Eoloff'lar ilk kez Tel Aviv'in yolunu tuttular.
"Akvaryumdaki bir balık gibi"
Mary Eoloff ilk izlenimlerini anlatırken "O kadar yaşlı gibiydi ki" diyor. "Onu gördüğümde, böyle görüşmemizin insanlık dışı olduğunu düşündüm. Akvaryumdaki bir balık gibiydi.."
Mart 1998'de, Filistinli politik mahkûmlar, İsrailli adi mahkûmlar ve devlet sırlarını Sovyetler Birliği'ne satmaktan hükümlü bilimadamı Abraham Marcus Klingberg'in yattığı Ashkelon'da Vanunu'yu tek kişilik hücresinden çıkarıp diğer mahkûmların arasına yerleştirdiler. Eoloff'lara yazdığı mektuplarda, "Köpeğin ne zaman havladığını, doğumgünlerinizin ne zaman olduğunu yazın. Yaşamamı bunlar sağlıyor" diyordu. Operayı ve çukulatayı seven, tarih okumaktan hoşlanan, roman okuyacak zaman bulamadığını "utangaçca" itiraf eden, Eoloff'ların IMF ve Dünya Bankası eleştirilerine karşı çıkan, ona gönderdikleri yayınlara Newsweek'i tercih eden 49 yaşındaki adam..
Daha önce İsrail Parlementosu'nda dışişleri ve savunma komitesinin kapalı toplantılarında konuşulan nükleer silahlar, ilk kez 2000 yılının şubat ayında parlementonun genel kurul gündemine girdi. Vanunu'nun açıklamalarından bugüne kadar geçen 17 yılda İsrail'in nükleer silahlarına yönelik uluslararası bir soruşturma, inceleme ise yapılmış değil.
Vanunu'nun bir aptal olduğunu, sonuçta sadece kendi hayatını mahvetmekle kaldığını düşünebilirsiniz. Ya da "david" ("insan", "Tanrı'nın sevdiği") olmanın ancak böyle bir şey olabileceğini.. veya ancak böyle bir insanın gerçekten özgür olduğunu.. bunun az ya da çok değerli ve hayati bir şey olduğunu..
Biyologları, kimyagerleri, silah anlaşması uzmanlarını, nükleer aygıt operatörlerini, bilgisayar ve belge uzmanlarını barındıran, Irak'taki "kitle imha silahları"nı bulmakla görevli "75th Exploitation Task Force" bugünlerde Irak'tan "kesin dönüş"e hazırlanıyor.. "Silahlar"ın nerede olduğunu ise, merak duygusundan tamamen yoksun olmayan herkes Vanunu sayesinde biliyor.
Notlar: - İsrail'de Dimona'daki "Negev Nükleer Araştırma Merkezi"nin kuruluşuna Fransız yardımıyla 1958'de başlandı. 60'larda Dimona'da nükleer silah çalışmaları yapıldığı anlaşıldığında ABD İsrail'den inceleme yapılmasına izin vermesini istemiş, İsrail, incelemenin uluslararası bir kuruluş değil ABD tarafından ve önceden haber verilerek yapılması şartıyla izin vermişti. ABD ekiplerinin Dimona'daki çalışmaları çok geçmeden herhangi bir sonuç alınamadan durma noktasına geldi. İnceleme ekipleri İsrail'in Dimona'da sadece belirli yerleri incelemeye olanak tanıdığından, istedikleri gibi çalışamadıklarından yakınıyorlardı. Çalışmalar 1969'da tamamen durdu. - ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albrigght, Eoloff'ların Vanunu'nun serbest bırakılması için yaptığı başvuruya, "İsrail'in iç işlerine karışamayız" diye cevap vermişti. - Nick ve Mary Eoloff, "Pax Christi" addlı bir grupta yer almış insanlar.. Nükleer silahlanmaya, ABD'nin Latin Amerika ülkelerine müdahelesine karşı çıkmışlar.. Mary altı kez göz altına alınmış.. - MSNBC, 2003 başlarında İsrail'deki "ssratejik silah" üretim merkezlerini interaktif bir haritayla birlikte haber yaptı. Habere göre, İsrail'in güneyindeki Dimona'da "tekstil fabrikası" olarak gösterilen yerde, "Dimona Center"da yılda 40kg silah sınıfı ("weapon grade") plütonyum üretiliyor.. En az 10, belki 20 yıldır.. Tesis Amerikan hava savunma sistemleri tarafından korunuyor. Dimona kasabasından 14km, Ürdün sınırından 40km uzaklıktaki tesiste üretilen silahlarla İsrail'in bugün 100 - 200 nükleer silaha (bir nükleer silahta 4kg plütonyum kullanıldığından hareketle) sahip olduğu tahmin ediliyor.. Ayrıca Dimona'da şimdiye kadar 170kg "Lityum-6" ve 220kg "Lityum-6 deuteride" üretildiği tahmin ediliyor. Bir termo-nükleer silah için bu maddeden yaklaşık 6kg gerekiyor. Yani İsrail'in elinde şu anda 35 adet termo-nükler silah olabilir.
Kaynaklar: National Catholic Reporter'ın 24 Kasım 2000 tarihli sayısı The Observer The Washington Post MSNBC BBC