Türkiye
From Wikipedia
Türkiye Cumhuriyeti | ||||||
|
||||||
Slogan |
Yurtta Sulh, Cihanda Sulh |
|||||
250px | ||||||
Resmî dil | Türkçe | |||||
Başkent | Ankara | |||||
Nüfusu 1 milyonun üzerinde olan kent merkezleri |
İstanbul (16 milyon) |
|||||
Devlet şekli | Cumhuriyet | |||||
Yönetim biçimi | Parlamenter demokrasi | |||||
Kurucusu | Mustafa Kemal Atatürk | |||||
Cumhurbaşkanı | Ahmet Necdet Sezer | |||||
Başbakan | Recep Tayyip Erdoğan | |||||
Yüzölçümü | İzdüşüm alanı (harita üzerinde) 779.452 km² ; gerçek alanı 814.578 km² . Dünya yüzeyinin %1,3'ünü kaplar, en geniş 36. ülkedir. |
|||||
Nüfus | 75.863.600(!) (Ocak 2007) en son işlem En kalabalık 17. ülke |
|||||
Nüfus yoğunluğu | 99,7 kişi/km² | |||||
Ulusal günler | 23 Nisan: TBMM'nin açılışı (1920) 19 Mayıs: Kurtuluş Savaşı'nın başlaması (1919) 30 Ağustos: Kurtuluş Savaşı'nın kazanılması (1922) 29 Ekim: Cumhuriyetin ilanı (1923) |
|||||
Millî gelir (GSMH) | 399,7 milyar ABD Doları (2006) En zengin 19. ülke 661,6 milyar ABD Doları (2005) Satın Alma Gücü Paritesine Göre En zengin 16. ülke |
|||||
Kişi başına düşen millî gelir | 5,477ABD Doları (2006) En müreffeh 57. ülke 8.400 ABD Doları (2005) Satın Alma Gücü Paritesine Göre |
|||||
Para birimi | Yeni Türk Lirası (YTL)1 | |||||
Saat dilimi - Yaz saati |
EET (UTC+2) EEST (UTC+3) |
|||||
Ulusal marş | İstiklâl Marşı | |||||
Ulusal renkler | Kırmızı ve beyaz | |||||
İnternet alan adı | .tr | |||||
Telefon kodu | +90 | |||||
1 1 Ocak 2007'den itibaren Türk Lirası; eski birim Yeni Türk Lirası. |
Template:Portal
Türkiye, resmî adıyla Türkiye Cumhuriyeti, Kuzey Yarımkürede, Avrupa ve Asya kıtaları arasında, kuşbakışı görünümü kabaca doğu-batı doğrultusunda bir dikdörtgeni andıran Anadolu platosu ve Trakya yarımadası üzerinde kurulmuştur. Akdeniz, Karadeniz, bu iki denizi Boğazlar vasıtasıyla birbirine bağlayan Marmara Denizi ve Ege Denizi ile çevrilidir. Eski çağın başlıca uygarlık alanları olan Akdeniz dünyası, Balkanlar, Ortadoğu ve Uzakdoğu göç ve ticaret yollarının kesişim noktasında bulunan Türkiye coğrafyası pek çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır.
İstanbul'un 1.600 yıl boyunca (313 - 1923) Bizans ve Osmanlı İmparatorlukları vasıtasıyla Orta Avrupa'dan Kafkaslar'a, Mezopotamya'dan Kuzey Afrika'ya kadar olan milyonlarca km²'lik bölgenin ve 60'ın üzerinde etnik unsurun doğal imparatorluk başkenti olma özelliği bulunur.
Türkiye, rejimi demokrasi olan bir cumhuriyettir. Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı sonunda 20. yüzyıl başında yıkılmasından sonra, 1923 yılında Türk Kurtuluş Savaşı ile, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kurulmuştur. Çok uluslu devletlerin yerini ulus devletlerin aldığı bir dönemde kurulan Türkiye Osmanlı'dan devraldığı kurumları geliştirmiş, işlevselliğini yitiren kurumları kaldırmış ve bunların yerinede çağın gereklerine uygun kurumlar ve yapılar oluşturulmuştur. Bu yeni reformlar dizisi, devletin kuruluşundan itibaren Atatürk İnkılapları olarak anılıp uygulanmaktadır. Bu devrimler sayesinde Türkiye, Müslüman çoğunluğa sahip ülkeler arasında en gelişmiş ve modern ülkelerden biri hâline gelmiştir.
Türkiye Cumhutiyeti'nin kuruluşunda 600 yıl başkentlik yapan ve ülkenin en büyük şehri olan İstanbul yerine devrin şartlarından dolayı Ankara başkent yapılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik sosyal bir hukuk devletidir. Birleşmiş Milletler, NATO, Avrupa Konseyi ve İslam Konferansı Örgütü Türkiye'nin üye olduğu uluslararası örgütlerdendir. 3 Ekim 2005 tarihinden itibaren Avrupa Birliği'ne tam üyelik için müzakerelere başlanmıştır.
Contents |
[Uzgartish] Etimoloji
Template:Anamadde Türk sözcüğünün aslı "türümek" eyleminden gelmektedir. Bu eylemden türetilmiş, kişi ve insan anlamında törük ve hece düşmesiyle "Türk" sözcüğü ortaya çıkmıştır. Nitekim Anadolu'da bir kısım göçebeler de yürümekten yörük adını almışlardır. Türk sözcüğü, ayrıca, çeşitli kaynaklarda; "töre sahibi, olgun kimse, güçlü, terk edilmiş, usta demirci ve deniz kıyısında oturan adam" manalarında kullanılmaktadır.
Orta Asya'ya dayanan bazı kaynaklarda Türk kelimesinin "gökten gelen" manasında kullanıldığı da görülmektedir. Kaşgarlı Mahmud, Türk adının Tanrı tarafından verildiğini, anlamının gençlik, kudret, olgunluk çağı olduğunu yazmıştır. Göktürk kağanı Bilge Kağan, kitabesinde, "Türk beyleri Türk adını terk etmişti...Türk milleti irkil ve kendine gel" demiştir.
Türk kelimesi İslam kaynaklarında ve Tevrat'ta geçer. Ebülgazi Bahadır Han, Şecere-i Terakime'de Türklerin Nuh Peygamberin oğlu Yafes'in soyundan geldiğini yazmıştır. Yafes'in büyük oğlunun adı Türk'tür.
Türkiye adı, 6. yy.dan beri Batı'da kullanılmaktaydı: Turchia, Turkia, Turkhia= Türklerin ülkesi şeklindeki bu kullanım 12. yy.da Türkler Anadolu'yu fethettikten sonra yaygınlaştı. Türkiye adı ilk defa 1190'da bir yazılı kaynakta, haçlı seferi vekayinamesinde geçmektedir. Tarihte 13-14. yy.da Mısır Memlükleri de Türkiye adını kullanmışlardı: ed-devletüt Türkiya (1250-1387). Osmanlı devletinde ise, 19. yy.a kadar Türkiye adı kullanılmadı, devleti Osmaniye, Memaliki Şahane, Diyarı Rum adları kullanıldı. Ne zaman milletlerin doğuşu başladı, o vakit Genç Osmanlılar arasında Osmaniye yerine Türkistan, Türkeli, Türkili gibi adlar önerildiyse de, Orta Asya'da Türkistan adlı bir devlet olduğundan bu benimsenmedi. Anayasada (1921) Türkiye adı yazıldı ve 1923'de Türkiye adı resmi olarak kabul edildi.
[Uzgartish] Tarih
Template:Anamadde
[Uzgartish] Türkler ve Anadolu
Template:AnamaddeTemplate:Anamadde
Asya kıtası'nın Güneybatı ucunda yer alan bir yarımada olan Anadolu'nun tamamı Türkiye'de bulunur. Yüzölçümü 647.500 km2 olan bu yarımadanın kuzeyinde Karadeniz, batısında Marmara ve Ege denizleri, güneyinde ise Akdeniz yer almaktadır. Doğusunda Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan, İran, güneyinde ise Irak ve Suriye ile kara sınırları oluşturur. Template:Tarihteki Türk Devletleri Türkiye´de kullanılmayan ancak uluslararası kamuoyunda kabul gören diğer isimleri Ön Asya, Küçük Asya ve Asya Minör'dür. "Küçük Asya" tabiri, aynı anlama gelen Latince Asia Minor ve Yunanca Μικρά Ασία/Mikra Asia'dan türemiştir.
Anadolu'da Türk devletlerinden önce de Bizans İmparatorluğu bünyesinde yaşayan ve çoğunluğu gayrimüslim olan bir Türk nüfusu bulunmakta idi. Ancak Anadolu'nun büyük oranda Türkleşmesi Büyük Selçuklu İmparatorluğu Sultanı Alp Arslan'ın 1071'de yapılan Malazgirt Savaşı'nda Bizans İmparatorluğu'nu yenmesi ile başlamıştır.
[Uzgartish] Türkler ve Osmanlı İmparatorluğu
Template:AnamaddeTemplate:Anamadde [[Resim:Ottoman-Empire-first-parlement.png|left|thumb|200px|Meclis-i Mebusan'ın açılışı, 1876]] Osmanlı Devleti, Devlet-i Âliyye-i Osmaniyye (ya da Osmanlı İmparatorluğu)[1] 1299 senesinde şimdiki Türkiye Cumhuriyeti'nin Bilecik ilinin Söğüt ilçesinde, Anadolu Selçuklu Devleti zamanında Osman Bey tarafından Osmanlı Beyliği olarak kurulmuştur.
Devletin kurucusu ve Osmanlı Hanedanının atası olan Osman Bey, Oğuzların Kayı boyundandır. Osmanlı Devleti Sünni Müslüman hakim kültürün yönetim, yasama ve yargıda hakim olduğu, Hıristiyan ve Yahudi ve diğer azınlıkların ise belirli yasal düzenleme ve sınırlamalar ayrıştırılmasına rağmen göreceli olarak dini özgürlüklere sahip olduğu bir devlettir.
1792 Yaş Antlaşması ile başlayıp 1922 de Osmanlı devletini yıkılışına kadar devam eden Osmanlı Devleti dağılma döneminde Osmanlı devleti Avrupalı devletlerin kendi aralarındaki çıkar çatışmalarından yararlanıp denge politikası izleyerek varlığını korumaya çalışmıştır. Ancak bu dağılma sürecinde yapılan yenileşme çabalarından sonuç alınamamış ve Türkiye Cumhuriyeti doğmuştur.
[Uzgartish] Cumhuriyet Tarihi
Template:Anamadde
Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk ve silah arkadaşları tarafından, İstiklal Savaşının kazanılması ile, 1. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkmış ve savaşı kazanan devletlerce paylaşılmış Osmanlı İmparatorluğu'nun Anadolu ve Trakya'da kalan toprakları üzerine kurulmuştur. İstiklal Harbi, Misak-ı Milli sınırları içinde ülke bütünlüğünü korumak, ulusal egemenliğe dayalı, tam bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak için tüm ulusca girişilen, çok cepheli bir savaştır. Template:Türkiye Cumhuriyeti siyasi tarihi Kurtuluş Savaşı'nda düşmana karşı koyan, Türk direniş örgütlenmeleri ve güçleri olan Millî Kuvvetler, Osmanlı'nın son ordusu ile Kurtuluş Savaşı milis ve gönüllülerinden oluşan Kuvayı Milliye'dir.
Kuvayi Milliye, ülkenin dört bir yanının Yunan, İngiliz, Fransız, İtalyan birliklerince ele geçirildiği, Mondros Mütarekesi ile ülkeye ağır koşulların dayatıldığı, Osmanlı ordusunun silahlarının alınıp dağıtıldığı, her şeyin bitti sanıldığı günlerde, ulusun tepkisi olarak doğan bir halk direnişidir.
12 Haziran 1919’da Havza'dan Amasya'ya gelen Mustafa Kemal Paşa buradan yayınladığı bildiri ile ülkenin içine düştüğü durumu açıklıkla saptıyor, çözümün bütün güçlerin birleşmesinden geçtiğini vurguluyordu. M.Kemal Amasya'da Anadolu ve Rumeli’de kurulan Mudafaa-i Hukuk Derneklerini birleştirme, kongreler yaparak tüm ulusun kesin kararına dayalı yeni bir yönetim kurma amacıyla Amasya Tamimi’ni hazırlamıştır.[2]
Bu tamim ulusal egemenliğe dayalı yeni Türk devletinin kurulması yolunda atılan ilk adımdır. Ulusun teşkilatlandırma ve mücadele yöntemleri belirginleşmiştir. Ulusal Egemenlik ve ulusal bağımsızlık fikri ilk kez ortaya atılmıştır.
8 Temmuz’da İstanbul’a görevinden ve askerlikten ayrıldığını bildirerek, Osmanlı Hükümeti ile tüm ilişkilerini sona erdiren Mustafa Kemal ertesi gün Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Erzurum Şubesi’nin başkanlığına seçildi. 23 Temmuz 1919’da Mustafa Kemal’in başkanlığında toplanan Erzurum Kongresi; Template:Cquote kararı almıştır. thumb|left|300 px|Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ilk üyeleri
Ulusal direnişi oluşturmada ikinci büyük adım olan ve 4 Eylül/11 Eylül 1919 tarihinde yapılan Sivas Kongresi'nde Mustafa Kemal Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin başkanı olarak seçilerek Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın yetkili lideri haline gelmiştir.
27 Aralık 1919’da Ankara’ya gelen Mustafa Kemal burasını Anadolu’daki direniş hareketinin merkezi olarak seçmiştir.
İstanbul'un işgalinden üç gün sonra, Atatürk ünlü 19 Mart 1920 tarihli bildiriyi yayımlayarak, Olağanüstü yetkiler taşıyan bir Meclisin Ankara'da toplanacağını bildirerek Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş temellerinin Ankara'da atılmasını sağladı.
Atatürk 21 Nisan'da yayınladığı ikinci bir bildiri ile, Meclis'in 23 Nisan günü toplanacağını ve açılış töreninin nasıl yapılacağını duyurdu.
TBMM, 24 Nisan 1920 günü yaptığı ikinci toplantısında Mustafa Kemal Paşa'yı (Atatürk), başkanlığa seçti. Mustafa Kemal Paşa, kendi öncülüğünde kurulan TBMM'nin başkanlığını Cumhurbaşkanı seçildiği gün olan 29 Ekim 1923 tarihine kadar sürdürdü. Template:Ayrıca bakınız
[Uzgartish] Politik hayat
Template:Anamadde 9 Eylül 1923`te Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulmuş olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk siyasi partisidir. Merkez kanatta yer alır.[3]
Başlangıçta adı "Halk Fırkası" olan parti 1924 yılındaki kurultayda adını "Cumhuriyet Halk Fırkası" olarak değiştirdi. 1927 yılında "Cumhuriyetçilik", "Halkçılık", "Milliyetçilik", ve "Laiklik" ilkelerini tüzüğüne ekledi. 1935 yılındaki kurultayda daha önceki dört ilkeye "Devletçilik" ve '"Devrimcilik" ilkeleri de eklenerek ilkeler altıya çıkarıldı ve partinin adı "Cumhuriyet Halk Partisi" oldu.
Türkiye'deki tek parti yönetiminin, bugünkü anlayış ve tanım çerçevesinde bir demokrasi olmadığı çok açıktır ancak o günlerin koşullarında tek partili cumhuriyet insan haklarına saygı ve özgürlük kriterleri açısından benzersiz bir yerdedir.
Doğu ve Orta Avrupa sağ ve sol diktatörlerin baskısı altında idi. Almanya'da Hitler İtalya'da Mussolini, İspanya'da Franko'nun faşist yönetimleri vardı. Fransa, Belçika ve İsviçre'de kadınlar en temel insan haklarından biri olan siyasal haklardan yoksun bulunuyorlardı. Yani nüfusun yarısını oluşturan kadınların seçme ve seçilme özgürlükleri yoktu.
Tek parti yönetimindeki demokrasi uygulamaları bu perspektif içinde değerlendirildiğinde ve o günün dünyası incelendiğinde bu kriterler açısından bir sıralama yaparsak Türkiye özgürlükçü tarafta yer almaktadır.
II. Dünya Savaşı'nın hemen ardından, gerek uluslararası siyasetteki gelişmeler, gerekse ülke içindeki yeni oluşumlar rejimin genel niteliğinde önemli değişiklikleri gündeme getirdi. Basında ve mecliste çok partili siyasal sistemi savunan bir anlayış oluştu. Buna CHP genel başkanı ve cumhurbaşkanı İsmet İnönü de yaptığı konuşmalarla destek verdi.[4] [5]
Türkiye Cumhuriyeti'nin Çok Partili Dönemi, 1946 yılından itibaren Türk siyasi hayatının CHP dışında 2. bir partinin kurularak seçimlere çok partili olarak gidilmesi ile başlamıştır.
Çok partili hayat 1945 yılında Nuri Demirağ tarafından kurulan Milli Kalkinma Partisi ile başlamıştır. Ancak parti İsmet İnönü tarafından kapattırılmıştır. 7 Ocak 1946'da Dörtlü Takrir'e imza atanlar tarafından kurulan DP'nin parti genel başkanlığına Bayar getirildi. DP, ekonomi ve siyasette liberal düzenlemeleri savunuyordu. DP'nin kuruluşu iktidar tarafından önceleri hoş karşılanmıştır.
1950 genel] seçimlerinde Demokrat Parti galip olarak çıkmıştır. Adnan Menderes liderliğindeki DP ilk başlarda çok popülerken 1950'lerin sonlarına doğru yaşanan ekonomik sıkıntılar ve hükümetin antidemokratik uygulamaları nedeniyle sıkıntılı bir döneme girmiş ve 1960 yılında yapılan askerî darbe ile çok partili yaşam kesintiye uğramıştır. Darbe neticesinde dönemin cumhurbaşkanı Celal Bayar ve dönemin Başbakanı Adnan Menderes idama mahkûm edilmiş fakat baskılar neticesinde Celal Bayar'ın cezası müebbete çevrilirken, Adnan Menderes, Hasan Polatkan, Fatin Rüştü Zorlu idam edilmişlerdir.
[Uzgartish] Devlet biçimi
Template:Anamadde Türkiye'nin devlet biçimi cumhuriyettir. Türkiye Cumhuriyeti, Mustafa Kemal önderliğinde 1923'te kurulmuştur. Resmî dili Türkçe'dir. Laik,demokratik,sosyal bir hukuk devleti yönetim anlayışı vardır. Kuvvetler ayrımı esası vardır. Yasama işlerini Türkiye Büyük Millet Meclisi, yürütme işlerini Hükümet, yargı işlerini ise bağımsız mahkemeler yapar. Türkiye'de 1923'te cumhuriyetin ilanı ile devlet başkanı cumhurbaşkanı sıfatını almıştır. Cumhurbaşkanı devletin başı ve başkomutandır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk Milleti'nin birliğini temsil eder. Anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) (Kuruluş: 23 Nisan 1920). Türkiye Cumhuriyeti'nin yasama organıdır. Halk tarafından her 5 yılda bir yapılan seçimler ile belirlenen milletvekilleri TBMM çatısı altında yasama görevini yerine getirmek üzere kanunları belirler. TBMM ye 550 milletvekili seçilmektedir.
Başbakan, Türkiye Cumhuriyeti'nde yürütmenin başıdır. Bakanlar Kurulu'na başkanlık eder. Hükümeti ve icraatlarını yönetir. Türkiye Cumhuriyeti'nde her 5 yılda bir genel seçimle oluşan Meclis tarafından Başbakan, 5 yıl süre ile seçilir. Template:Ayrıca bakınız
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 9 Eylül 1923`te Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulmuş olan, Türkiye'nin ilk siyasi partisidir.Atatürk zamanında merkezde bir çizgi takip ederken çok partili düzene geçişle birlikte ortanın soluna doğru kaymıştır. 1927 yılında "Cumhuriyetçilik", "Halkçılık", "Milliyetçilik", ve "Laiklik" ilkelerini tüzüğüne ekledi. 1935 yılındaki kurultayda daha önceki dört ilkeye "Devletçilik" ve '"Devrimcilik" ilkeleri de eklenerek ilkeler altıya çıkarıldı ve partinin adı "Cumhuriyet Halk Fırkası" oldu.
Halihazırda Türkiye'de Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından kurulan 59. hükümet görev yapmaktadır. Hükümet AKP tarafından kurulmuştur.
Template:Ayrıca bakınız
[Uzgartish] Dış politika
Türk devleti, Lozan Antlaşması'nı Birinci Dünya Savaşı'nın galip devletleri ile eşit şartlarda imzalamış ve milletlerarası alanda, bağımsız bir devlet olarak yerini almıştır
[Uzgartish] Atatürk Döneminde dış politikalar
Atatürk; Template:Cquote sözü ile uluslararası ilişkilerde Türkiye Cumhuriyeti'nin resmî politikasının ne olacağını tüm dünyaya belirtmiştir. Atatürk barışçıl ancak ulus çıkarı gözeten bir dış politika izlemiş ve bunun için döneminde bölge eksenli oluşumlar sağlamaya çalışmıştır. Bunla hem ülkenin hem ekonomik ve siyasi açıdan Türkiye için önemli olan bölge ülkelerinin her alanda işbirliği yapmasını sağlayarak Batılı ülkelerin uygulamaya çalıştığı dış etkiyi kırmayı amaçlamıştır.
[Uzgartish] Türkiye ve Milletler Cemiyeti
[Uzgartish] Sadabat Paktı
Mustafa Kemal, ölümünden bir yıl önce (8 Temmuz 1937)’de gerçekleştirdiği Sadabat Paktı ile Ortadoğu ve Kafkaslar'da İran'ı kendisine asıl muhatap olarak görmüş ve bu ülkenin şahının sarayı olan Sadabat Sarayı'nda, İran ile Türkiye'nin bölgesel işbirliği ve ortaklık antlaşması olarak Sadabat Paktı'nın imzalanmasını gerçekleştirmiştir.Türkiye, İran, Afganistan ve daha sonra Irak’ın katılmasıyla Sadabat Paktı’nı kurarak Afganistan’ı Alman ve İtalyan nüfuzuna düşmekten kurtarmıştır.
O dönemde Fransız dominyonu konumunda olan Suriye ile bağımsız bir ilişki kurulamayınca eski Osmanlı ülkesi olan Irak da bu bölgesel paktın içine alınmış ve dış güçler ile batılı emperyalistlere karşı sağlam bir merkezi ittifak oluşturulmak istenmiştir.
Sadabat Paktı, 2.Dünya Savaşı sonrasında hukûken yürürlükte kalmıştır ama Atatürk sonrasında unutulmuştur.
[Uzgartish] Balkan Antantı
1932 de yapılan Üçüncü Balkan Konferansı'nda işbirliği faaliyetlerinin siyasal münasebetler alanına geçirilmesi amacıyla bir Balkan Paktı tasarısı ortaya çıkarmıştır.
Antant ile birlikte, taraflardan biri Balkanlı olmayan bir devlet tarafından saldırıya uğrar ve bir Balkan devleti de saldırgana yardım ederse, diğer tarafların bu Balkanlı saldırgana karşı birlikte savaşa gireceklerine dair gizli bir protokol de imzalanmıştı.
[Uzgartish] Atatürk'ün SSCB ile ilgili öngörüsü ve Türk Dünyası
1990 yılında Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla Kazakistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Özbekistan, Azerbaycan Cumhuriyetleri ortaya çıkmıştır. Rusya Federasyonu içerisinde ise Tataristan, Başkurdistan, Çuvaşistan, Yakutistan, Tuva, Altay, Hakasya, Dağıstan, Taymur, Karaçay ve Balkar Özerk Cumhuriyetleri tesis edilmiştir. Moldova'da Gagauzya, Ukrayna'da Kırım Özerk Cumhuriyeti kurulmuştur. Çin Halk Cumhuriyeti'nde ise Doğu Türkistan özerk yapıya sahiptir.Türk Dünyası 250 milyonu bulan nüfusuyla Türkiye'nin sorumluluğu altındadır. Çünkü bu Atatürkün vasiyetidir:
Template:Cquote
demiş ve bu öngörüsü ülkelerin tarihleri açısından kısa sayılabilecek bir süre sonra gerçekleşmiştir.
Atatürk'ün bu hususta bir başka vecizesi ise şöyledir: Template:Cquote
[Uzgartish] Atatürk Sonrası dış politika
250px|right|thumb|Anıtkabir- Ankara
[Uzgartish] Birleşmiş Milletler, NATO ve AB
Birleşmiş Milletler, Türkiye'nin aralarında bulunduğu 51 ülkenin katılımıyla 24 Ekim 1945 tarihinde kurulmuştur. Katılın ülke sayısı zamanla artarak günümüzde bu sayı 180'i geçmiştir. Türkiye, BM'ye ilk üye olan ülkelerden biridir ve BM ile Kore, Somali, Bosna, Filistin ve Afganistana asker göndermiştir. Son olarakta Lübnan'a asker gönderme kararı almıştır.
9 Nisan 1949'da Washington Antlaşması ile kurulan NATO bir kollektif savunma örgütü olarak bilinmektedir. Kurucu antlaşmanın özellikle 3., 4., ve 5. maddeleri önemlidir. Bu maddelerle üye ülkeler, ortak savunma için yeteneklerini gelistirmeye, herhangi bir uyenin toprak butünlüğu, siyasi bagimsizlik ve guvenligi tehlikede oldugunda bir araya gelmeyi ve herhangi birine salidirildiginda bu saldırıya hepsine karsi yapilmis bir salidiri olarak kabul etmeyi taahhut etmislerdir.[6]
Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişki 40 yılı aşkın bir süreye dayanır. Avrupa Ekonomik Topluluğu olarak kurulduğu yıllarda, ortaklık için başvuran Türkiye, zaman zaman duraklayan ve zorlukla ilerleyen bu ilişkiyi, müzakere aşamasına kadar sürdürmüştür. Template:Anamadde
[Uzgartish] Kıbrıs Barış Harekâtı
Template:Anamadde Kıbrıs Barış Harekâtı, 20 Temmuz 1974 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Garanti Anlaşması'nın III. maddesine istinaden gerçekleştirdiği askerî harekâtın adıdır.
Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit 5 Temmuz 1974'te Türkiye, Yunanistan ve İngiltere dışişleri bakanlarının çalışmalarına başladığı ve 30 Temmuz'da sona eren I. Cenevre Konferansı konferansında Türk tarafının kabul edilen isteklerinin Kıbrıs Nikos Sampson Hükûmeti tarafından uygulanmaması sonucu, adada gelişmelerin kötüye gitmesi sebebi ile Kıbrıs Barış Harekâtı emrini vermiş ve Kıbrıs Türk halkı kurtarılmıştır..
[Uzgartish] Ordu
Template:VikiKaynak Türk ordusunun kuruluş tarihi, Mete Han'ın M.Ö. 209'da düzenli orduya geçtiği tarih olarak alınır. Orta Asya’da başlayan uzun öykü, büyük göçlerin neden olduğu hareketlilikle tüm ana karalara yayılmıştı. Doğuda, Hun, Göktürk ve Uygur ulusları, Batıda ise 1040 yılında Oğuz kökenli Türklerin kurduğu ilk Türk devleti Selçuklu İmparatorluğu, Türkleri dünyaya tanıtmış oldu. right|Türk Silahlı Kuvvetleri Arması İlgili yasalara göre görevi "2000'li yıllarda, yeni güvenlik sorunlarına ve sorunlara uygun şekilde tepki göstermek, belirsizliklere karşı hazır olmak, iç ve dış tehdit ve risklere karşı ülkenin güvenliğini sağlayabilmek için;
- Caydırıcılık,
- Güvenlik / Harekat Ortamının Şekillendirilmesi,
- Savaş Dışı Harekat (Barışı Destekleme Harekatı, Doğal Afet Yardım Harekatı ve İç Güvenlik Harekatı),
- Kriz Yönetimi,
- Sınırlı Güç Kullanımı,
- Konvansiyonel Harp gibi faaliyetleri icra etmek"
olarak belirlenmiştir. Bu görevleri yerine getirebilmek için çok amaçlı birliklerin kurulması, sayısal fazlalık yerine teknolojik üstünlüğün kurulması, silah ve düzeneklerinin etkinliğini arttıracak teknolojik araştırmaların yapılması ve erken ikaz,darbe, elektronik harp, hava üstünlüğünün kurulması gibi ek görevleri de yapmaktadır.[7]
Modern Türkiye'de Türk Ordusu 850.000 personeli ile dünyanın en güçlü 5 ordusu içinde yer alır. Türk Silahlı Kuvvetleri,
- Kara,
- Deniz,
- Hava Kuvvetleri,
- Jandarma Genel Komutanlığı ve
- Sahil Güvenlik Komutanlıklarından oluşur.
Türkiye'de her 20 yaşına gelen Türk genci askere alınır. Eğer 20 yaşına geldiği vakit okuluna devam ediyorsa askerliğini erteletir. En az yüksek okul mezunları kısa dönem askerlik yaparlar.
[Uzgartish] Demografi
Template:Tr demografi
[Uzgartish] Türk Ulusu
Template:Anamadde
Atatürk; Türk Ulusunu
- "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye Halkı'na Türk Ulusu denir" şeklinde açıklamaktadır.
Bugünkü Türk ulusunun temelleri, 20. yüzyılda gerileyen ve toprak kaybeden Osmanlı'nın kendini tanımlamasıyla ortaya çıkmıştır. 1912-13 yılında kaybedilen Balkan Savaşları sonunda Balkanlar'dan Anadolu'ya göçenlerle Türklük şuurunun gelişmesi, Türk ulusu'nun oluşmasında ilk olgudur. 1915'deki Çanakkale Savaşı ile de bugünkü Türk ulusunun karakteristik özellikleri ortaya çıkmıştır. Çanakkale Savaşı Türk ulusu'nun ne olduğunu özetleyen ikinci olgudur. Çanakkale'den sonra Kurtuluş Savaşı'nın kazanılması "Türk ulusu"nun tanımlanmasında üçüncü olgudur.
Amerikalı Türkolog Carter V. Findley, Dünya Tarihinde Türkler adlı eserinde, bugünkü Anadolu Türkleri'ni; Orta Asya steplerinde başlayan ve Ankara'da son bulan bir otobüs yolculuğuna benzetir. Otobüs Ankara'ya gelene kadar pekçok ara durakta durmuş ve bu ara duraklarda yolcuların kimileri inmiş ya da bazı yeni yolcular binmiş. Bu duraklarda Türkler pekçok kültürel etkileşime girmişler, yeni dinler tanımışlar fakat en önemli mirasları olan Türkçe'yi korumayı başarabilmişlerdir. Türkçe, Anadolu Türklerinin ve ulusunun anlamlandırılmasında temel etkenlerin başında gelmektedir. İkincisi otobüs pekçok durakta durmuş olsa da Orta Asya'da kurulan medeniyetin getirdiği sağlam kültürel birikim ve miras, kimliklerini korumak için dayanak olmuştur.
Türk ulusunun temel yapı taşını "Orta Asya Türk kültürü" oluşturur. Bunun yanında Anadolu'dan kaynaklanan medeniyetler ile İslamın getirdiği medeniyetler de Türk ulusu içinde kendine yer edinmiştir.
Sanıldığı aksine Türk ulusçuluğu, dünya'da en son gelişen "ulusçuluk hareketleri"nden birisidir. Türk milliyetçiliği Balkanlardaki ayrışmalar sonucunda ancak 20. yüzyılda kendini tanımlamaya başlamıştır. Türk edebiyatında, Türk tiyatrosunda, Türk sanat eserlerinde Batı'da olduğu gibi aşırı milliyetçi duygular, yapılanmalar görülmez. Osmanlı'dan gelen paylaşma sentezi ön plandadır.
Irkçılık veya herhangi bir unsurun diğerlerine baskı yapması anayasanın kesin hükümleriyle yasaklanmış olduğu gibi, halkta da, pek çok Batı toplumunun aksine, ırkçılık eğilimi ve alışkanlığı bulunmaz.
Pek çok etnologca göre bunun nedeni olarak Türkiye topraklarında binlerce yıl boyunca süregelen, Doğu ve Batı kavimlerinin sayısız kez karşılaşması, yan yana birlikte yaşaması, birbirleriyle genetik ve kültürel olarak karışması görülür.
Batı ve Doğu kültürlerinin bu denli birbirine yakınlaştığı ve bunun normal olarak görüldüğü başka ülke dünyada bulunmaz.
Ancak Türkiye coğrafyası aynı zamanda Doğu-Batı savaşlarının da en çok görüldüğü bölgedir. Hem Doğu hem de Batı, (Hititler-Yunanlılar, Persler-Romalılar, Haçlılar-Müslümanlar vs. vb.) burada birbirine karşı koymuştur.
Türkiye'de yaşayan herkes etnik kimliğine bakılmaksızın Türk vatandaşıdır. Türk milleti ve devleti ayrılmaz bir bütündür. Herkesin etnik kimliğine saygı duyulur.
(Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre)
[Uzgartish] Nüfus
Türkiye'nin 2006 yılı tahmini nüfusu 74 milyondur. Kuruluş döneminde Balkan ağırlıklı olan nüfus, Anadolu vilayetlerindeki yüksek nüfus artışı nedeniyle 1980'lerden sonra Anadolu ağırlıklı olmuştur. 1985 sayımına göre Türkiye nüfusunun yüzde 10'u Trakya, yüzde 13,1'i Karadeniz, yüzde 19,4'ü Marmara ve Ege, yüzde 9,2'si Akdeniz, yüzde 7'si Batı Anadolu, yüzde 24,1'i İç Anadolu, yüzde 4,8'i Güneydoğu Anadolu ve yüzde 12,4'ü Doğu Anadolu'da yaşamaktadır. Nüfusun yüzde 33'ü kırsal, yüzde 67'si kentsel alanlarda bulunur.[2]
Yaşlara göre nüfus oranı (2006):
0-14 yaş arası: %25,5 (9.133.226 erkek - 8.800.070 kız)
15-64 yaş arası: %67,7 (24.218.277 erkek - 23.456.761 kadın)
65 yaş ve üstü: %6,8 (2.198.073 erkek - 2.607.551 kadın)
Yaş ortalaması
Toplamda: 28,1 yaş
Erkek: 27,9 yaş
Kadın: 28,3 yaş
Nüfus Artışı: %1,06 (2006)
Türkiye'nin en büyük nüfusuna sahip kentleri sırayla İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana, Konya, Mersin, Antalya, Şanlıurfa, Diyarbakır, Gaziantep'tir.
[Uzgartish] Din
Türkiye laik bir ülke olduğundan din ve devlet işleri ayrılmıştır. Dinî veya etnik isimli siyasi parti kurulması anayasaya göre yasaktır. Cumhuriyetin ilk yıllarında dinin devlet kontrolü dışında yürütülemeyeceği kanaatine varılarak, devlet tarafından denetlenmesi gerektiği kararlaştırılmıştır. Buna dayanarak 3 Mart 1924 tarihinde Başbakanlığa bağlı bir teşkilat olarak Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur. Bu teşkilat bireylere din hizmetini sağlamak ve camii gibi Müslüman ibadet yerlerini yönetmekle görevlidir.
Dinî inanç veya inanmama, dinîi kuralları şahıs olarak uygulama veya uygulamama özgürlüğü anayasa'nın korumasındadır.
1923'ten önce geçerli olan dinîi kanunlar tamamen geçerlilikten kaldırılmıştır.
Şahıs isimleri veya dinî köken temel alınarak bir kategorizasyon yapılması durumunda Türkiye vatandaşlarının yaklaşık tamama yakın kısmı Müslüman isimli veya kökenlidir (Ahmet/Mehmet/Ayşe/Fatma vb.).
Bu durum aynı zamanda Türkiye'nin en büyük ortak paydasını oluşturur. (1 - %0,2 = %99,8)
Osmanlı Devletinde resmî aidiyet unsuru olan 'Müslüman' kavramı 1923'ten bu yana kullanılmaz, bu aidiyetin yerine, ulusal aidiyet olan 'Türk' kavramı gelmiştir.
Rum, Ermeni, Süryani, Musevi vb. (Yorgo/Eleni/Agop/Salamon vb.) isimli Türk vatandaşlarının azınlık statüsü bulunur, ancak oranları çok düşüktür.
Toplam nüfusun çok ufak (yaklaşık %0,2) bir oranını Gayrimüslimler oluşturur. Bunlar 45.500 Ermeni Gregoryen, 26.114 Musevi, 17.194 Süryani, 3.270 Rum Ortodoks ve yaklaşık 5.628 diğer çeşitli din ve mezheplerden insanlardır (Katolik, Arap Ortodoks, Keldani, vs). [8]
Türkiye'deki Rum Ortodoks, Gayrimüslim nufusun büyük bir kısmı, Lozan Antlaşması gereği Yunanistan'a göç etti. Batı Trakya'da yaşayan Müslümanlar ile İstanbul, Gökçeada ve Bozcaada'da yaşayan Rumlar mübadele dışında bırakıldı.
Balkanlar'da ve Kafkaslar'da yaşayan Müslüman ahali Sırp ve Rus Çarlığı orduları tarafından Türkiye'ye sürüldü.
1.Dünya Savaşı Osmanlı Devleti topraklarında 4 milyon insanın ölümüne veya sürgününe ve ayrıca Osmanlı Devletinin de yıkılmasına neden oldu.
Bugünkü Yunanistan nüfusunun yaklaşık yarısını, Anadolu'dan giden Rumlar oluştururlar. Bu göç edenlerin bir kısmını da hiç Rumca bilmeyen fakat Türkçeyi Yunan alfabesiyle yazan hıristiyanlaşmış Selçuklular yani Türkler oluşturuyordu.
[Uzgartish] Dil
Template:Anamadde Türkiye'nin resmi dili Türkçedir. Bugün Türkiye Türkçesi nüfusun büyük bir çoğunluğu tarafından konuşulmaktadır. Bölgelere göre birçok farklı şivesi kullanılmakta olup belli bir eğitim seviyesine ulaşanlar İstanbul ağzını tercih etmektedirler.
Tüm halkın iletişimini sağlayan Türkçenin yanında başka diller de konuşulmaktadır.Buna karşın Lazca,Gürcüce Karadeniz'de ; Kürtçe ve Arapça gibi diller özellikle Güney Doğu Anadolu Bölgesinde yaygındır ancak yapılan araştırmalara göre gündelik hayatta Türkçe daha fazla tercih edilmektedir.
Diğer yaygın olarak konuşulan dillerle karşılaştırıldığında, daha az sayıda sözcük ve harf ile daha çok bilgi aktarmak olanaklıdır. Diğer pek çok dilde olmayan bir özelliğe göre, bir sözcük köküne ekler ekleyerek, tek sözcüklü tümceler oluşturulabilir.[9] Örnek:
Türkçe | İngilizce | Almanca |
---|---|---|
ev | house | Haus |
evde | at home, within the house | im Haus, zu Hause |
eviniz | your house | Ihr Haus |
evinizde | at your house | in Ihrem Haus |
evinizdeyiz | we are at your house | wir sind in Ihrem Haus |
[Uzgartish] İdari bölümler
Türkiye, idari ve mahalli şartlar göz önünde bulundurularak çeşitli idari bölümlere ayrılmıştır. Merkezi idare kuruluşu bakımından illere, iller ilçelere, ilçeler ise köylere ayrılmıştır. Bunlara Mülki İdare Bölümleri denir. İdari bölümlerin tespitinde coğrafi durumları, ekonomik şartları, kamu hizmetlerinin gerekleri ve ulaşım durumları dikkate alınmaktadır. Türkiye'de en büyük idari birime il adı verilir. Bir il; il merkezi, ilçe merkezleri ve ilçelere bağlı bütün köyleri kapsar. İllerde yönetme ve yürütme görevini, devletin atadığı valiler yerine getirir. Cumhuriyetin ilk yıllarında 63 olan il sayısı, değişen şartlar ve ihtiyaçlara göre bugün 81'e ulaşmıştır. Gelişmiş bir çok ilçe de il olmayı beklemektedir.
İlden daha küçük idari birimlere ilçe adı verilir. Her il, büyüklüğüne göre çeşitli sayıda ilçelerden oluşur. İlçelerde mülki amire Kaymakam adı verilir. En küçük idari birime ise köy adı verilir. Muhtar tarafından yönetilen köy, yönetim açısından ilçe merkezine bağlıdır.
Son nüfus sayımına göre Türkiye'de 81 il, 850 ilçe ve 35.000'den fazla köy bulunmaktadır.[10]
|
|
|
|
|
|
|
|
Template:Türkiye etiketli iller haritası Template:Anamadde
[Uzgartish] Coğrafya ve İklim
Template:Anamadde Template:Anamadde thumb|right|320px|Türkiye'nin coğrafi bölgeleri Türkiye'nin toprakları 36° - 42° Kuzey paralelleri ve 26° - 45° Doğu meridyenleri arasında yer alır. Kabaca bir dikdörtgeni andırır ve genişliği 1.660 kilometredir. Göller dahil kapladığı alan 814.578 km²'dir. Marmara Bölgesi % 8,5, Ege Bölgesi % 12, Akdeniz Bölgesi % 16, İç Anadolu Bölgesi % 18, Karadeniz Bölgesi % 18, Doğu Anadolu Bölgesi % 21, Güneydoğu Anadolu Bölgesi % 7,5 yer tutar. Trakya'nın yüzölçümü 24.370 km² dir. Türkiye'nin kara sınırlarının uzunluğu 2.573 km, adalar dahil sahil uzunluğu 8.333 kilometredir.
Türkiye 6-21 Haziran 1941 tarihinde yapılan Birinci Türk Coğrafya Kongresi'nde 7 ana coğrafi bölgeye ve 21 coğrafi bölüme ayrılmış, Türkiye'nin yedi coğrafi bölgesinden dördüne komşu olduğu denizin adı verilmiştir, diğer üç bölge de Anadolu bütünü içindeki konumlarına göre adlandırılmışlardır.
Akdeniz Bölgesi %16, Doğu Anadolu Bölgesi %21, Ege Bölgesi %12, Güneydoğu Anadolu Bölgesi %7.5, İç Anadolu Bölgesi %18, Karadeniz Bölgesi %18, Marmara Bölgesi %8.5, yer tutar.
Bir Balkan, Akdeniz, Kafkas ve Ortadoğu ülkesi olarak sınıflandırılan Türkiye Cumhuriyeti, Doğu ve Batı kültürlerinin geçiş bölgesinde bulunur.
Antik ismiyle Küçük Asya'da bulunan kısmına günümüzde Batı Anadolu denir. Balkan Yarımadası'ndaki (Güney Doğu Avrupa) bölgeye Trakya, Torosların doğusundaki antik Pers ve Kuzey Mezopotamya bölgesine de Doğu Anadolu adı verilir. Anadolu yarımadası Karadeniz, Marmara Denizi, Ege Denizi ve Akdeniz ile çevrelenmiştir.
Türkiye'nin komşuları; batısında Bulgaristan(280 km sınır uzunluğu) ve Yunanistan(206 km), doğusunda Gürcistan(252 km), Ermenistan(268 km), Azerbaycan(9 km) ve İran(499 km), güneyinde ise Irak(352 km) ve Suriye(822 km)'dir.Toplam kara sınır uzunluğu 2648 km'dir.
Türkiye tarih ve coğrafya açısından dünyanın en zengin bölgelerinden birinde yer alır.
Anadolu kelimesi Rumcada "doğu" veya "gün doğumu" anlamına gelen Anatolia kelimesinden kaynaklanır ve tarih belgelerinde bir bölge adı olarak geçmez.
Batı Anadolu'nun antik eyalet isimleri şunlardı: Bitinya, Paflagonya, İyonya, Kapadokya, Misya, Kilikya, Likya, Karya, Pisidya, Pamfilya, Lidya, Frigya. Batı Anadolu'ya Antik Çağ'da Romalılar "Asya eyaleti" adını da veriyorlardı ve başkenti, en büyük Roma kentlerinden olan antik Efes idi.
Günümüzde Doğu Anadolu dediğimiz, Kapadokya'nın ve Torosların doğusundaki bölgeler ise antik Mezopotamya ve Pers kültürlerini temsil eder. Toros Dağları ve Fırat Nehri tarihçilerce Batı-Doğu kültür sınırı olarak görülür. Antik dönemde ve Orta Çağ'da Kapadokya'nın ve Toros'ların doğusu ise genellikle Mezopotamya, Pers İmparatorluğu, Urartu, Armenia, Kommagene, Suriye, Pontos gibi isimlerle anılırdı.
Toros Dağları, Roma ve Pers, Doğu ve Batı orduları arasında her zaman zor geçit veren doğal bir sınır olmuştur.
Tarihte günümüzdeki Türkiye'ye Doğu'dan ve Batı'dan gelip yerleşmiş kavim ve kültürler pek çoktur.
Türkiye'de tarih boyunca yerleşen kavim ve kültürlere örnek olarak Doğu'dan Hititler, Asurlular, Urartular, Persler, Selçuklular (Selçuklulardan çok önce İskitler, Hunlar, Hazarlar, Peçenekler, Kıpçaklar), Araplar, Hıristiyanlık, Müslümanlık, Musevilik; Batı'dan gelenlere ise Romalılar, Yunanlılar ve Güney Doğu Avrupa (Balkan) kavimleri, antik politeist Yunan-Roma kültürleri vb. verilebilir.
Türkiye toprakları, tarihçiler ve arkeologlarca 'açık hava müzesi' olarak adlandırılır. 8.000 km'lik sahil şeridi antik Roma-Yunan kültürlerinin kalınıtılarıyla doludur.
Bu coğrafyaya "Türkiye" isminin ilk olarak Roma-Cermen İmparatoru Frederick Barbarossa (1123-1190) tarafından verildiği ifade edilmektedir. Resmî kayıtlarda ise, 19. yüzyıl Büyük Britanya yazışmalarında geçer.
Türkiye Cumhuriyeti, Orta Asya Türk Kültürünün mirasçısı olduğu kadar Roma, Pers, Mezopotamya, Bizans/Doğu Roma, Osmanlı vb. kültürlerinin de mirasçısıdır.
Ülkenin yarısından fazlası, yükseltisi 1.000 metreyi aşan yüksek alanlardan oluşur. Yaklaşık üçte biri orta yükseklikteki ovalar, yaylalar ve dağlar, yüzde 10'u da alçak alanlarla kaplıdır. En yüksek ve dağlık alanlar doğu kesimde yer alır. Kuzey kesimini Kuzey Anadolu Dağları, güney, doğu ve güneydoğu kesimlerini de Toroslar engebelendirir. Ülkenin en yüksek noktası, Ağrı Dağı'nın 5.166 metreye erişen doruğudur. Başlıca geniş düzlükler Çukurova, Konya Ovası ve Harran ovalarıdır. Kaynağı ve denize döküldüğü yer ülke sınırları içinde olan en uzun akarsu 1.355 kilometre uzunluğundaki Kızılırmak'tır. En büyük doğal göl, 3.713 km² alan kaplayan Van Gölü'dür. 817 km²'lik alana yayılan Atatürk Baraj Gölü ise ülkenin en büyük yapay gölüdür. Türkiye'nin en büyük adası olan Gökçeada'nın yüzölçümü 279 km²'dir. Kara parçalarının toplam alanı 770,760 km², su alanlarının toplam alanı ise 9,820 km²' dir.
thumb|right|150px|Demirkazık, Aladağlar
Dağlar | Nehirler | Ovalar | Göller | Adalar | Milli Parklar |
---|---|---|---|---|---|
Ağrı Dağı, 5.137 m | Meriç Nehri | Çukurova | Van Gölü | Gökçeada, 279 km² | Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı |
Palandöken, 3.176 m | Kızılırmak | Amik Ovası | Tuz Gölü | Balıkesir Marmara Adası, 177 km² | Kuş Cenneti |
Cudi Dağı, 5.000 m | Yeşilırmak | Konya Ovası | Beyşehir Gölü, 656 km² | Bozcaada, 36 km² | Kızıldağ Milli Parkı |
Süphan Dağı, 4.058 m | Fırat Nehri | Harran Ovası | Eğridir Gölü, 468 km² | Uzunada, 25 km² | Köprülü Kanyon Milli Parkı |
Kaçkar Dağı, 3.932 m | Sakarya Nehri | Kestel Ovası | Akşehir Gölü, 353 km² | Balıkesir Alibey Adası, 23 km² | Düdensuyu Mağarası |
Erciyes Dağı, 3.917 m | Gediz Nehri | Barak Ovası | İznik Gölü, 298 km² | Balıkesir Paşalimanı Adası, 21 km² | Marmaris Milli Parkı |
Uludağ, 2.543 m | Murat Nehri | Iğdır Ovası | Burdur Gölü | Balıkesir Avşa Adası, 21 km² | Kaçkar Dağları Milli Parkı |
Amanos Dağları, 3.271 m | Dicle Nehri | Bursa Ovası | Kovada Gölü | Göreme Tarihi Milli Parkı | |
Toros Dağları | Seyhan Nehri | Erzurum Ovası | Manyas Gölü | Beyşehir Gölü Milli Parkı | |
Munzur Dağı | Ceyhan Nehri | Eymir Gölü | Aladağlar Milli Parkı | ||
Hasandağı | Göksu Nehri | Seyhan Ovası | Salda Gölü | Karatepe-Aslantaş Milli Parkı | |
Aladağlar | Çoruh Nehri | Beydağları Sahil Milli Parkı | |||
Kaçkar Dağları | Büyük Menderes | ||||
Buzul (Cilo) Dağı, 4.116 m |
Türkiye'nin üç tarafının denizlerle çevrili olması, dağların konumu ve yeryüzü şekillerinin çeşitlilik göstermesi, farklı özellikte iklim tiplerinin doğmasına yol açmıştır. Kıyı bölgelerinde denizlerin etkisiyle daha ılıman iklim özellikleri görülür. Kuzey Anadolu Dağları ile Toros Sıradağları, deniz etkilerinin iç kesimlere girmesini engeller. Bu yüzden iç kesimlerde karasal iklim özellikleri görülür.
- Akdeniz iklimi: Akdeniz ve Ege Denizi kıyılarında etkili olan bu iklim tipi, Marmara Denizi'nin güney kıyısına kadar sokulur. Kıyıdan yaklaşık 800 metre yüksekliğe kadar bu iklimin özellikleri görülür. Daha içerilere gidildikçe etkisi azalır. Bu iklim tipinde yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlıdır. Yıllık yağış miktarı, bazı yerlerde 1.000 mm'nin üstünde iken çoğu yerde daha azdır. Don olaylarına ve dağların yüksek kesimleri hariç kar yağışına çok az rastlanır.
- Karadeniz iklimi: Türkiye'nin kuzey kıyılarında, dağların denize bakan yamaçlarında görülen bir iklim tipidir. Bu iklimde yaz sıcaklığı, Akdeniz ikliminde olduğu kadar etkili değildir. Kış mevsimi, güney kıyılarına göre soğuk geçer. Ara sıra don olur, sis görülür ve kar yağar. Karadeniz ikliminin en önemli özelliği, yağışların her mevsimde görülmesidir. Karadeniz üzerinden gelen nemli hava, Kuzey Anadolu Dağları'nın denize bakan yamaçlarında yükselerek yoğunlaşır ve kıyılarda yaz mevsiminde de yağış bırakır. En çok yağış alan bölge Karadeniz Bölgesi'dir. Rize ve çevresinde yıllık yağış miktarı 2.500 mm'yi bulur.
- Karasal iklim: Türkiye'nin denizlerden uzak, yeryüzü şekillerinin meydana getirdiği engellerden dolayı deniz etkisinden yeterince yararlanamayan kesimlerinde karasal iklim görülür. İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri ile Trakya'nın iç kesimleri karasal iklimin etkisi altındadır. Buralarda mevsimlik ve günlük sıcaklık farkları büyük, yağışlar genel olarak azdır. Kışlar uzun, soğuk ve karlı, yazlar kısa fakat sıcaktır. En şiddetli karasal iklim Doğu Anadolu'da görülür. Yüksekliğinden dolayı yağışlar İç Anadolu ve Güney Doğu Anadolu'ya göre daha çoktur. İç Anadolu'da en yağışlı mevsim ilkbahar, Güney Doğu Anadolu'da ise kıştır. İç Anadolu en az yağışı alır. Güney Doğu Anadolu biraz daha fazla yağış almasına rağmen sıcaklık ve buharlaşmanın fazla olması nedeniyle kuraklık tehdidi altındadır.
Türkiye, örneğin İspanya ile aynı paralellerde bulunmasına rağmen, ortalama 1.000 metreden yüksek olan Anadolu Platosu'na kar ve yağmur yağışının yoğun olması sebebiyle su sıkıntısı nispeten daha az çekilir.
8.000 yıldan bu yana tarım yapılan Çukurova, ayrıca Ege Bölgesi, Bafra ve Çarşamba ovaları dünyanın en bereketli topraklarından sayılır. Tropikal bitkiler hariç dünyadaki sebze ve meyve çeşitlerinin %90'ı Türkiye'de yetişir.
Batı ve Kuzey Avrupa'da Orta Çağ'da devamlı açlık ve veba tehlikesi olmasına karşın, Antik Çağ'da dahi Roma İmparatorluğu'nun en bereketli eyaleti olan "Asia Minor" eyaleti (bugünkü Ege Bölgesi) Roma'ya üzüm, şarap, tahıl, zeytinyağı ve muhtelif meyve ve sebze gönderirmiştir. Template:Anamadde [[Resim:Anadoluparsi Hurriyet1.jpg|thumb|240px|Anadolu parsı (Panthera pardus tulliana).]] Türkiye faunası birçok farklı hayvan türünü barındırması ile dikkat çeker. Anadolu'nun Asya ile Avrupa arasındaki konumu bunda başlıca etkendir. Farklı iklim özelliklerinde coğrafi bölgelere sahip olduğu için, florasının diğer Orta Doğu ülkelerine göre daha zengin (850 cins altında toplanan 9.000 tür bitki) olması ise diğer önemli etkendir ve bu yüzden, farklı iklim ve besin ihtiyacı olan birçok hayvan türü kendisine uygun yaşam alanı bulabilmektedir.
Böylece, Türkiye'de yalnızca Akdeniz faunasının değil, Orta ve Doğu Avrupa, Orta Doğu, Kafkaslar ve Arap Yarımadası faunalarının da tipik türleri bulunmaktadır. Ayrıca Avrupa ülkeleri ile karşılaştırıldığında, çok daha fazla memeli tür barındırır ve bu da Türkiye faunasının ne tipik Avrupa faunasına ne de tipik Orta Doğu faunasına kategorize edilebildiğini gösterir.
Türkiye faunasına ait 160 memeli, 418 kuş, 120 sürüngen, 22 kurbağa, 127 tatlısu balığı, 384 deniz balığı olmak üzere toplam 1230 civarında omurgalı tür tanınır. Ama bu türlerin bazıları tamamen tükenmek üzeredir, bazıları da tehlike altında bulunmaktadır.
[Uzgartish] Ekonomi
Template:Türkiye Ekonomisi Template:Anamadde 200px|thumb|left|Keban Barajı Kuruluş yıllarında Osmanlı Dönemi'nin yıkılış döneminin savaş yenilgileri geçmişiyle başlayan Türkiye ekonomisi 1923 sonrası yıllarda harap vaziyetteydi. İstanbul ve İzmir haricinde ne sanayi, ne sermaye sınıfı, ne altyapı, ne de eğitim mevcuttu. En basit ürünler dahi ithal edilmek zorundaydı. 12 milyonluk nüfusun büyük çoğunluğu okuma yazma bilmeyen yoksul Müslüman köylülerden oluşuyordu. Anadolu'daki büyük toprak sahipleri de sanayi burjuvazisini oluşturmaktan çok uzaktı.
II. Dünya Savaşı sonrasına kadar devlet ekonomisiyle yaşayan toplum, 1950'den sonra ABD'nin de etkisiyle büyük bir kapitalist sanayi kalkınma dönemine girdi. Bugün de sürmekte olan bu kalkınma süreci özellikle büyük toprak sahiplerinin, hızla modern sermaye sınıfına dönüşmesine yolaçtı. Anadolu'nun kalkınması ve alt yapısının oluşması sürecinde 200 milyar ABD dolarından fazla borç oluştu. GAP projesi ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu teşvik programları halen sürmektedir.
Ortalama %6 üzerindeki ekonomik gelişme ile beraber büyük bir değişim ve modernleşme başladı. Öncelikle İstanbul, İzmir ve Batı bölgeleri, 1980'den sonra da bütün Anadolu illerinde büyük sermaye ve sanayi oluştu. Bir milyar ABD doları ve üzeri sermayeye sahip holding sayısı 26'ya ulaştı (Forbes 2007 listesine göre). Bunun altındaki yüzbinlerce büyük, orta ve ufak ölçekteki şirket, ve oluşan işçi sınıfı dinamik bir ekonominin taşıyıcıları oldular. Arap ülkelerinde petrol sayesinde oluşan refah, Türkiye'de toplumun çalışmasıyla zor şartlarda oluştu.
Günümüzde Türkiye'nin pek çok bölgesi sanayi toplumu olarak nitelenebilir. Türkiye sanayi toplumuna hızlı geçiş olgusunu Müslüman toplumlar arasında başarıyla gerçekleştirebilen az sayıdaki ülkeden birisidir.
[Uzgartish] Eğitim
Kuruluş yıllarında toplam 12 milyonluk nüfusun büyük çoğunluğu okuma yazma bilmez haldeydi. 1930'lara kadar İstanbul Teknik Üniversitesi ile birlikte İstanbul Üniversitesi ülkedeki sadece iki üniversite iken, günümüzde üniversite sayısı (özellerle birlikte) 95'i geçmiş, yüksek okulu olmayan il neredeyse kalmamış, yüksek okullarda okuyan öğrenci sayısı bir buçuk milyonu geçmiştir. Çok genç bir nüfusa sahip olan Türkiye'de günümüzde ilköğretim ve lise öğrencisi sayısı 15 milyonu geçmiş (Türkiye'nin 1927'deki toplam nüfusundan fazla) olup, eğitim sisteminin finasmanı da bütçe açısından zorluk çekilen konuların başında gelmektedir. Lise bazında Fen Liseleri ve Anadolu Liseleri eğitimin başını cekmektedir.
thumb|200px|left|İstanbul Üniversitesi logosu Template:Anamadde Türkiye'de halihazırda 82 adet Devlet ve vakıf üniversitesi bulunmaktadır. Türkiye'nin en eski üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi'nin kuruluş tarihi 1453 yılına kadar dayanmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti "kurtuluşu" izleyen dönemde 21 Nisan 1924 tarihli ve 493 sayılı Kanun'la İstanbul Darülfünunu'nun tüzel kişiliğini tanımış ve 7 Ekim 1925'de kurumun bilimsel ve yönetsel özerkliğini kabul etmiş, medreseler "Fakülte" statüsüne kavuşturulmuştur. Darülfünunun ülkenin bilim merkezi olmasını ve genç kuşakları Batı üniversiteleri düzeyinde yetiştirmesini bekleyen Cumhuriyet verdiği özerkliğin yanı sıra Darülfünunun bütçesini de ayırıp arttırmıştır.
13 Haziran 1946'da 4936 sayılı yasayla Türk üniversiteleri'ne ve onları oluşturan fakültelere bilimsel ve yönetimsel özerklik tanınmış ve bu kurumlara birter "hizmet yerinden yönetim" yapısı kazandırılmıştır.
1961 Anayasasının 120. maddesinde üniversiteler özerk kuruluşlar olarak yer alırken, 27 Ekim 1960 tarihli 115 sayılı yasa, 1946 tarihli 4936 sayılı yasanın bazı maddelerini değiştirip yeni maddeler eklemiştir. Bu yasayla Milli Eğitim Bakanlığı'nın Üniversite üzerindeki yetkileri azalmış, fakülte kurullarına daha geniş katılım sağlanmış ve kadro tıkanıklıklarını aşmak üzere yeni düzenlemeler getirilmiştir. Kısaca yönetim, teşkilat, öğretim üyelği ve yardımcılığı konularında daha geniş özerklik koşullarında yeni esaslar konmuştur.[11]
2002 MEB istatistiklerine göre; toplam 6065 lise (ortaoğretim) bulunmaktadır. Bunların 2637'si genel(düz) lise (özel liseler dahil), 3428 tanesi ise mesleki lisedir. [3]
-
- Bakınız--->Türkiye Cumhuriyeti Liseleri
[Uzgartish] Kültür
Türkiye kültürü, Osmanlı İmparatorluğu'ndan devralınan Doğu İslam kültürü ile çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'nin Batı'ya dönük yüzünden oluşan bir sentezdir. İslam ülkesi ve laik cumhuriyet, parlamenter demokrasi geleneğine sahip olan Türkiye hakkında yapılan değerlendirmelerde Doğu kültürü ile Batı kültürü arasında bir köprü olduğu sık sık vurgulanmaktadır.
[Uzgartish] Felsefe
Template:Anamadde Türk felsefesinin ilk önemli metni Uygurca yazılmış Kutadgu Bilig’tir. Yusuf Has Hacib’in 1069’da yazdığı eser bir siyasetname ve ahlak kitabıdır. Yine aynı dönemde 1074’de Kaşgarlı Mahmud Divân-ı Lügati't-Türk ile ortaya çıkmıştır. Türklerin, Batı felsefesiyle tanışana kadar İslam’a dayanan felsefeleri vardı. Felsefe, İslam dini içindeki bir etkinlikti ve Arapça ile yapılıyordu. Tanzimat dönemiyle Batılılaşmaya başlayan Türklerde modern felsefe ilk olarak askeri ve teknik alanlarda, medrese dışında kurulan yeni okullarda yerleşti. Yanyalı Esat Efendi yeni Aristocu çeviriler yaptı. thumb|right|200px|Ziya Paşa
19. yüzyıldaki yenileşme hareketlerinde Münif Paşa’yla başlayan Batı etkisi, Osmanlı aydınlarını üstün Batı siyaset ve bilimini memlekete uyarlamaya sevketmiştir. Yeni Osmanlılar derneğinde toplanan Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Ali Suavi, Agah Efendi, Ahmet Mithat Efendi, Ahmet Vefik Paşa Fransız düşünürlerinin etkisinde kaldılar, laik felsefenin ilk başlatıcıları oldular, bu aydınlar geç kalmış Osmanlı aydınlanmacıları ve ansiklopedistleriydi. Batı dillerinden Türkçeye ilk çevrilen eser 1895’te Descartes’ten İbrahim Efendi’nin çevirdiği Ulumda Taharri ve Hakikate Dair Usul Hakkında Nutuk’tur. İlk pozitivist Beşir Fuat 1887’de intihar etmiştir. Abdülhamit döneminde Jön Türkler Batı felsefesini uyarlamaya çalıştılar. Ahmet Rıza ve Abdullah Cevdet, materyalist felsefe üzerine yazdılar. Meşrutiyetle birlikte gelen özgürlük ortamında ortaya çıkan Türkçü, İslamcı ve Batıcı düşünce akımları bu dönemde zengin düşünce ürünleri ortaya koydular. Adında felsefe geçen dergiler çıktı: Felsefe, Felsefe Mecmuası, Yeni Felsefe Mecmuası, Ceridei Felsefiye, Felsefe Istılahatı Mecmuası, Felsefe ve İçtimaiyat Mecmuası. Türk felsefecileri İslam ile Batı düşüncesi arasında kalmışlığın sorunlarını irdelediler. Felsefe sorunları din ve çağdaşlaşma tartışması temelindeydi.
Cumhuriyetten sonra yayımlanan ilk felsefe dergisi Felsefe ve İçtimaiyat Mecmuası’dır (1927). Kurucuları Mehmet Servet ile Hilmi Ziya Ülken’dir. Kadrocular bir siyaset felsefesi geliştirmeye çalıştılar. Türk felsefesi gelişirken, Anadolu felsefesi olarak Sabahattin Eyüboğlu, Azra Erhat, Cevat Şakir’le ortaya çıktı, hümanizm gelişti. Nazilerden kaçarak Türkiye’ye gelen bilginlerden Ernst Von Aster felsefe tarihi dersleri verdi. Demokrasi döneminde Marksist felsefenin bütün klasikleri tercüme edildi, Varoluşçuluk, yeni pozitivizm, yeni Hegelcilik, yeni Kantçılık ve postmodern filozofların eserleri Türkçeye kazandırıldı. Son yıllarda liberal felsefenin temsilcileri de Türkçeye çevrildi. Cumhuriyetin ilk döneminde Felsefe Cemiyeti, Felsefe Yıllığı, Felsefe Derneği kuruldu. 1974’de kurulan Felsefe Kurumu, 1979’da Türkiye Felsefe Kurumu adını almıştır. 1987’de Ankara’da bir dernek daha kurulmuştur: Felsefe Derneği. Adı Türk Felsefe Derneği olmuştur. Başta İstanbul, Marmara, Ankara, Hacettepe ve ODTÜ üniversitelerinde Felsefe Bölümlerinde akademik çalışmalar yapılmıştır.
[Uzgartish] Edebiyat
[[Resim:Kyzyl orkhon inscription.jpg|thumb|220px|left|Yazıyı taşıyan en eski belge Kızıl şehrinde bulunuyor.]] Türkçe, Ural-Altay dil ailesi Altay koluna dahil bir dildir.
Türkiye Türkçesi Osmanlı ve Selçuklu tarihleri neticesinde Farsça, Arapça, Rumca, Ermenice, İtalyanca, Balkan dilleri Arnavutça, Boşnakça, 19.yy.'da Fransızca ve günümüzde de İngilizce ile etkileşime ve benzeşime girmiş, İstanbul'daki Osmanlı Türkçesi, Rumca ile en çok benzeşime giren Türkçe şivesi olmuştur.
Türklerin tarihine paralel olarak Türkçe'nin yayıldığı coğrafi alan çok geniştir. Bugünkü Moğolistan'da Karadeniz'in kuzeyinde, Balkanlar'da, Doğu Avrupa'da, güneyde Anadolu ve Irak'da, Kuzey Afrika'nın bir bölümünü içine alan geniş bölgede, Türkçe konuşan Türk halkları yaşamaktadır. Bu kadar büyük bir alan içinde konuşulan Türkçe, pek çok lehçe, şive ve ağız farklılıkları göstermektedir. Tarihi gelişimi içinde Türkçe, VIII-XIII. Asırlar arasında Eski Türkçe, XIII-XX. Asırlar arasında Orta Türkçe, XX asırda yeni Türk Yazı Dilleri ana başlıkları altında üç gurupta incelenmektedir.
Bugün Türk Dili dünyada 80 milyon insan tarafından konuşulmaktadır.
Türkiye Türkçesi, Orta Türkçenin, Batı Türkçesi kolunun günümüzde kullanılan bölümüdür. Batı Türkçesinin ikinci devri olan Osmanlıca (Osmanlı Yazı Dili) İstanbul'un fethinden Osmanlı İmparatorluğu'nun sonuna kadar XV-XX. asırlar arasında devam eden yazı dilidir. Bu dönemde, Arapça ve Farsça unsurlar Türkçe'yi büyük ölçüde istila etmiş, Osmanlı yazı dili. Üç dilden oluşan yapma bir dil haline gelmiştir. Beş asır süren Osmanlıca döneminde Türkçe kendi tabii gelişmesini sürdürememiştir. 1908 Meşrutiyetinden sonra Türkiye Türkçesi'ne geçiş hareketinin hazırlıkları 1911'de Selanik'de başlayan "Yeni Lisan" hareketi ile şekillenmişti.
Cumhuriyetten sonra 1928'de yapılan Harf İnkılabı ile Arap harfleri terk edilip Latin harflerinin kabulü Türkçe'nin yabancı unsurlardan kurtarılmasını hızlandırdı. Türk dili'ni araştırmak ve tabii mecrasında gelişmesine katkıda bulunmak üzere 1932 yılında Türk Dil Kurumu kuruldu. Bu çalışmalarla, bugün Türkiye Türkçesi, yabancı unsurlardan arınmış, tabii mecrasında gelişmeye devam eden edebiyat ve kültür dili olarak yaşamaktadır.
Türk Edebiyatı, Türklerin dahil oldukları üç medeniyet ve kültür dairesine paralel olarak üç safhada incelenmektedir. İslamiyetten önceki Türk Edebiyatı, İslamiyetten sonraki Türk Edebiyatı ve Batı tesirindeki Türk Edebiyatı. İslamiyetten önceki Türk Edebiyatı, Türklerin Orta Asya'da yaşadıkları devirlerde bütün Türk boyları arasında müşterek ve büyük bölümü ile sözlü olan edebiyattır. Türk dilinin tespit edilebilen en eski yazılı metinleri VII. Asrın sonlarına ve VIII. Asrın ilk yarısına ait olan dikili taşlardır. Bunlar arasında yer alan 732'de Kültigin, 735'de Bilge Kağan, 720'de Tonyukuk adına dikilen Orhun Yazıtları gerek muhtevaları, gerekse mükemmel dil ve üsluplarıyla Türk dili ve edebiyatının ve tarihinin şahaserleri arasında yer almaktadır. Bu dönemden günümüze ulaşan Türk destanları arasında Yaratılış, Saka, Oğuz Kağan, Göktürk, Uygur, Manas destanları sayılabilir. XIV. asırda yazıya geçirilen "Dede Korkut Kitabı" destan döneminin hatıralarını saklayan, gerek muhteva gerekse dil ve üslup mükemmeliyeti bakımından Türkçe'nin şaheserleri arasında yerini daima muhafaza eden çok değerli bir eserdir.Şu anki Türkiye topraklarında daha önce birçok uygarlık bulunmuştur.Bu uygarlıklar Türk kültürünü zenginleştirmiş ayrıca Türk topraklarını değerli kılmıştır.
Son olarak 2006 yılında yazar Orhan Pamuk Nobel Edebiyat Ödülü 'ne layık görülmüştür.
Eğer Osmanlı İmparatorluğu döneminde Türk Dili'ne önem verilse ve yaygınlaştırılsa idi, bugün Dünya çapında batı dilleri ile yarışabilecek bir konuma sahip olacaktı. İngiltere, Fransa, İspanya gibi memleketler gittikleri yerlere dillerini de götürdükleri halde Türkler bu konuda başarılı olamamışlardır.
[Uzgartish] Folklor
Template:Anamadde
Halkıyat karşılığı vererek bilimi ilk olarak Ziya Gökalp ile Fuad Köprülü 1913’te dile getirdiler. Halkbilimi veya yaygın kullanımıyla folklorun ilk Türk kaynakları Orhun Abideleri’dir. Bilimsel döneme kadar çeşitli kaynaklarda atasözleri, efsaneler, hikayeler, masallar, türküler, seyahatnameler bulunmaktadır. [[Resim:Khodja Nasritdin.jpg|250px|thumb|right|Nasreddin Hoca heykeli, Buhara]] Türkiye’de folklor araştırmalarında halk edebiyatı, etnoloji ve Türkiyat ile halk kültürünün belli başlıkları ortaya çıkarılmıştır. Gelenekler ve töreler doğum, düğün, ölüm kültürleriyle yaygın bir folklor ağıdır. Türk halkı, Türkiye topraklarındaki sayısız evliya, yatır ziyareti yapar, halk inanışları modern tıpla birlikte hurafecilikten bilime doğru geçerek, köylerde töreler devam etmektedir. Çocuk için dişbuğdayı yapılır, kırkını kutlama, sünnet törenleri düzenlenir. Ergenlikten sonra kız seçme, kız isteme, başını bağlama, nişan ve azalmakta olan beşik kertme, berdel, başlık parası ve kız kaçırma bu çağda görülmektedir. Pek çok yörede görücülük, çeyiz hazırlama, kına gecesi gelenekleri sürmektedir. Asker ve hacı uğurlama törenleri büyük şehirlerde bile yaygındır. Ölüm törelerinde sala geleneğiyle, camilerden duyuru yapılır, ağıt, kan davası, namus cinayetleri bazı yörelerde hala geçerlidir. Ölünün kırkıncı gününde mevlit töreni yapılır. Bütün milletçe katılınan törenler, dini bayramlar, milli bayramlar, kandiller, kurtuluş günleri, baharı karşılama bayramları (mesir, nevruz, hıdrellez), işçi bayramıdır. Türkiye folklorunda oyunlar saklambaçtan cirite, üçtaştan yağlı güreşe uzanır. Türk el sanatları ve zanaatlar dokumacılık, yazmacılık, bakırcılık Anadolu’da hala işlemektedir. Türk halk dansları ve türküleri hem klasik hem modern tarzda öğretilmektedir. Yabancı turistlerin en çok ilgisini çeken mehter takımıdır. Günlük hayatta türkü ve ilahiler popülerdir. Halk bilgisinde güçlü çeşitli boşinançlar ve falcılar, üfürükçüler, düşyorumcuları, cinciler hala sık sık gazetelere çıkarlar. Aydınlar arasında bile yola gidenlerin arkasından su dökme adeti vardır. Kutlamalarda el sıkışılır, iki yanaktan öpülür. Halkın çoğu uğura, nazara, muskaya inanır. Nazarlık, kahve falı çok yaygındır. Halk giysileri içinde her yörenin kendi kıyafetleri bulunur. Yine her yörenin kendine özgü yemek kültürü, aşık geleneği vardır. Halk oyunları içinde meddah, karagöz ve ortaoyunu geleneği artık yaşamamaktadır. Anadolu mizahının piri bütün dünyaca tanınan Nasreddin Hoca’dır. Halk dansları bar, halay, hora, horon, karşılama, kaşık oyunları, zeybek, çiftetelli adlarıyla sınıflanır ve bağlama milli sazdır.
[Uzgartish] Mutfak
Template:Anamadde
- Bakınız → Türk Mutfağı yemek listeleri
Türk mutfağı, Çin ve Fransız mutfaklarıyla beraber dünyanın en zengin mutfaklarındandır. Coğrafyası ve tarihi gereği, Türk mutfağı çok büyük bir çeşitlilik oluşturur. Türk mutfağı, Mezopotamya ve Balkan mutfaklarıyla etkileşime girmiştir, İstanbul Osmanlı Saray mutfağı da Türk mutfağının önemli bir kısmını oluşturur.
Osmanlı Saray Mutfağı başlıbaşına bir inceleme konusu olup, en ince damak zevkiyle ve en maharetli saray aşçıları tarafından meydana getirilen ve çorba, zeytinyağlı sebze, etli yemek, balık, börek, 15'ten fazla çeşitli tatlı-muhallebi vb. türü çok leziz yemek ve tatlı çeşitleriden, Doğu Roma/Bizans'dan Osmanlı'ya yüzyılların saray zevki ve tecrübesiyle oluşan elit bir mutfaktır.
Bolulu aşçılar ünlüdür. Günümüzde büyük şehirlerde daha çok koyun etine dayalı kebap-lahmacun türü Doğu mutfağı sunan restaurant işletmelerinin sayısı giderek artmaktadır. Tabii meşhur köftesi ile Elazığ'ı unutmamak gerekir. Tipik Akdeniz kültürü olan ve dünyada daha çok Grek-İtalyan mutfağı olarak bilinen zeytinyağlı sebze ve meze mutfağı Türkiye'de de en azından bu ülkelerdeki kadar çeşitlidir.
Köfte ve börek ise Marmara Bölgesi ve bilhassa Tekirdağ'da ve İnegöl'de yaygındır. Kafkas ve Karadeniz mutfağı hamsi ve mısır yemekleri doğal olarak Giresun, Trabzon, Rize ve Artvin'de, daha çok zeytinyağlı sebze, sarmısak nane ile hazırlanan Suriye-Arap mutfağı ise Antakya ve Gaziantep illerinde mevcuttur.
Akdeniz bölgesinin tipik serinletici anasonlu içkilerine en tipik örnek, rakıdır. Rakıya çok benzeyen anasonlu içkiler Yunan Uzo'su, İtalyan Grappa'sı Arap Arak'ı, Fransız Pastis'i gibi Türk Rakısı da tarihten günümüze zeytinyağlı yemek kültürünün ayrılmaz bir parçasıdır. Şarap üretimini tarihte ilk olarak Hititliler başlatmış, Hititliler kralları için yapılan tanrısal kutsama törenlerinde şarabı kutsal içki olarak kullanmışlardı. Antik çağda Lidya bölgesi (bugünkü Manisa ve Denizli illeri) en büyük üzüm bağcılığı ve şarapçılık merkeziydi. Lidya kralı Krözus (M.Ö. 6. yy) antik çağın en zengin kişisiydi.
[Uzgartish] Basın
[[Resim:İlk Hürriyet.jpg|thumb|left|Hürriyet Gazetesi'nin ilk sayısı]] Türkiye'de Radyo ve Televizyonculuk basın özgürlüğüne göre yürütülmektedir. Özel olan yayınevleri ve televizyon kanallarının büyük bir bölümü holdinglerin elindedir. Bunun yanı sıra TRT (Türkiye Radyo Televizyon Kurumu) kamu yayıncılığı yapmakla görevli devletin tek yayın kuruluşudur.[12] 5 televizyon ve de 5 radyoyla ülke geneline yayın yapmaktadır. TRT'nin kuruluş amacı rekabet ve kar elde etmek değil, kamu yararını korumak ve kaliteli yayın yapmaktır. TRT İnt ve TRT Türk ile dünyaya açılmaktadır.
Türkiye pazarında 21 ulusal, 14 bölgesel ve de 229 yerel televizyon kanalı rekabet halindedir. En çok izlenen ulusal kanallar: TRT 1, Kanal D, ATV, Show TV ve Star'dır. Tümünün 24 saat yayın yaptığı bu kanalların içeriğini genelde sohbet programları, filmler, diziler ve bilgilendirme amaçlı yayınlar oluşturmaktadır. NTV, CNN Türk, Sky Türk, Haber Türk, TGRT Haber ,Haber 7,CNBC-e ve Business Channel, Ulusal Kanal gibi haber ve ekonomi kanalları ise 24 saat boyunca gündemdeki haberleri vermekte ekonomi ile ilgili verileri izleyicilerine aktarmakta ve özel programları ile insanları bilgilendirmektedir. Ülkenin en çok izlenen müzik içerikli TV kanalları ise Power Türk,((Kral TV)) Dream TV ve Numberone TV'dir.
Görsel basının yazılı basına göre daha güçlü olduğu Türkiye'de, en çok okunan gazeteler ise; Zaman, Posta , Hürriyet,Milliyet ve Sabah'tır.
Türkiye'nin önde gelen medya grupları ve ellerinde bulundurdukları basın yayın organları şöyledir:
- Aydın Doğan Grubu: Görsel basın: Kanal D, Star, CNN Türk, Discovery Channel Türkiye, Dream TV}, FB TV, BJK TV GS TV %50 ortak. Yazılı basın: Hürriyet, Milliyet, Radikal, Posta, Fanatik, Fanatik Basket, Referans, Gözcü.
- Çukurova Grubu: Görsel basın: Show TV, Sky Türk, Digiturk. Yazılı basın: Akşam, Güneş, Bugün.
- Ciner Grubu: Görsel basın: ATV, Kanal 1, Türkçe TV. Yazılı basın: Sabah, Takvim, Fotomaç
- İhlas Grubu: Görsel basın: , TGRT Haber, TGRT EU, TGRT Pazarlama. Yazılı basın: Türkiye Gazetesi.
- Doğuş Grubu: Görsel basın: NTV, CNBC-E, e2, Nickelodeon Türkiye. Yazılı basın: NG Türkiye, cnbc-e dergi.
- Albayrak Grubu: Görsel basın: TV NET. Yazılı basın: Yeni Şafak.
Son olarak TGRT, yabancı bir şirkete satılmıştır ve 24 Şubat 2007 gününden itibaren Fox Tv adını almıştır.
3984 sayılı Kanuna göre, Türkiye'de özel yayıncılığı RTÜK denetlemektedir. Bu kuruluş yükümlülüklerini yerine getirmeyen ve yayın ilke ve esaslarına aykırı yayın yapan özel radyo televizyon kuruluşlarını uyarır. İhlalin tekrarı halinde, yayın iznini iptal edebilme hakkı vardır. Ayrıca RTÜK, önşartları yerine getirmiş müracaatçi kuruluşlara yayın izni ve lisans vermekle görevlidir. 3984 sayılı Kanun, teknolojik gelişmeleri AB normlarına uyduran yeni bir düzenlemeyle Mayıs 2002'de 4756 sayılı kanunla değiştirilmiştir. [13]
[Uzgartish] Sinema
[[Resim:Babamveoglum.jpg|230px|thumb|right|"Babam ve Oğlum" filminin afişi]] İlk Türk filmi Fuat Uzkınay tarafından çekilen 'Ayastefanos'daki Rus Abidesinin Yıkılışı' (1914) oldu o günden 2006 yılına kadar 4827 adet dizi ve film çekimi yapıldı. Metin Erksan'ın yönettiği siyah beyaz film Susuz Yaz 1964 Berlin Uluslararası Film Festivali'nde Altın Ayı ödülünü kazanmıştır.[14] 1970'li yıllarda Yeşilçam film sektörü Türkiye'ye sayısız film kazandırdı ve önemi bugün de her zaman belirtilmektedir. Türkan Şoray, Filiz Akın, Yılmaz Güney, Kadir İnanır, Ediz Hun gibi daha birçok sanatçının profesyonel oyunculukları bugün bile bir örnek teşkil etmektedir. Fakat 1970'li yılların sonlarına doğru pornografik içerikli filmlere ağırlık verilmesiyle, film sektöründe bir yozlaşma süreci başladı. Bunun sonucunda eskisi gibi önemli filmler çekilememeye ve de Türkiye genelinde önceden dolup taşan sinemalar bir bir kapanmaya başladı.
Politik yaşamın durduğu 80'li yıllarda cezaevinden kaçarak Fransa'ya yerleşen Yılmaz Güney'in Yol filmi Yılmaz Güney ve Şerif Gören'e Altın Palmiye ödülünü getirmiştir.[15]
Lakin, şüphesiz 1990'lı yılların ikinci yarısında film sektörünü ayaklandırma girişimleri umut vericiydi. "Eşkiya" filmi bu bağlamda adeta ön rol oynamıştır. 2000'li yıllara girilmesiyle Türkiye'de daha fazla film çekilmeye başlanmıştır. Her ne kadar Yeşilçam'da olduğu gibi henüz bir sektör haline gelmese de, bazı yönetmenlerin çabalarıyla iyi işler çıkartılabilmektedir. Örneğin Nuri Bilge Ceylan yönetmenliğindeki "Uzak" adlı film 2003 Cannes Film Festivali'nde "Jüri Büyük Ödülü"nü kazanmıştır. Aynı şekilde Fatih Akın'ın yönetmenliğinde çekilen "Gegen die Wand" (Duvara Karşı) adlı film, Berlin Film Festivali'nde "Altın Ayı" ödülünü kazanmıştır.[16]
Son günlerde vizyona giren "Kurtlar Vadisi Irak" adlı 10 Milyon dolar bütçeyle Türkiye'nin en masraflı yapımı unvanını taşıyan film, Anti-Amerikanizm içerdiği iddialarıyla Türkiye'de olduğu kadar yurt dışında da çok tartışılmaktadır. Bugüne kadar en çok seyredilen filmler "G.O.R.A.",Dondurmam Gaymak. "Kurtlar Vadisi Irak" olup, en çok seyredilen diziler ise Kurtlar Vadisi ve Avrupa Yakası'dır.
[Uzgartish] Müzik
Template:Anamadde Türklerin İslamiyet'i kabullerinden çok önce din törenlerini yöneten şaman, kam ya da baksı, elinde belirli sesler çıkaran demir parçalarının bağlı bulunduğu bir değnekle topluluğu etkiliyordu. Bu törenlerde davulun da önemli bir yeri vardır.
Çin'in kuzeyinde yasayan Türkler de, Hun Türkleri'nde, Uygur Türklerinde, Selçuklular'da ve Osmanlılar'da müziğe büyük yer ve önem veriliyordu. Ozanları ve kopuzcuları olmayan hiçbir Selçuklu ordusu yoktur.
Eski Türk Hakanlarının saraylarında ve ordugahlarında musiki takımları 9 kök denilen eserleri her gün çalardı.
Günümüzde Türkiye'deki müzik türlerinin başlıcaları şunlardır: Türkçe Pop Müzik, Türk Halk Müziği (Türkçe, Alevi Müzikleri, Karadeniz rock, Pop gibi uzantıları), Türk Sanat Müziği, Tasavvuf, Alternatif, Rock, Anadolu rock, Metal, Film, Dizi Müzikleri, Türkçe dans, Türkçe Jazz, Türkçe Klasik Müzik, Türkçe RAP Müzik,protest müzik ve özgün müzik.
[Uzgartish] Spor
Template:Anamadde Geleneksel bir Türk sporu olan güreşin en önemli karşılaşması Kırkpınar Yağlı Güreşleri'dir. Türklerin MÖ 4. yy.dan beri güreş yaptıkları bilinmektedir. İlkbahar aylarında doğanın canlanışı için yapılan kutlamalarda, evlenme merasimlerinde, zafer şölenlerinde hep güreş müsabakalari yapılırdı. 1996 yılında Geleneksel Spor Dalları Federasyonu kurulmuş ve yağlı güreş için önemli bir adım atılmıştır.
Türkiye'de en çok sevilen spor türlerinden biri de Futboldur. Futbol ligler halinde oynanmakta ve bunların en büyüğü Turkcell Süper Ligi'dir. Lig şampiyonu olabilmiş olan takımların üçü (Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray) İstanbul takımı, sadece bir tanesi (Trabzonspor) ise Anadolu takımıdır. Futbol kulüpleri Türkiye Futbol Federasyonu çatısı altında toplanmıştır. [17]
Türkiye'de futbol son yıllarda kayda değer bir gelişme göstermiş, bunun uzantısı olarak, Ulusal Takımı 47 yıl aradan sonra 2002 yılında Dünya Kupası'na katılma hakkı kazanmış ve Güney Kore Ulusal takımını yenerek tarihinin en büyük (dünya üçüncülüğü) başarısına imza atmıştır.[18]
Türkiye nüfusunun % 27’sini 12-24 yaş grubu oluşturmaktadır. Geriye kalan orta yaş ve yaşlı nüfusu oluşturan grupla birlikte genç nüfusun spora olan ihtiyacı oldukça fazladır. Şöyle ki; günümüzde gerek bilim ve teknolojideki gelişmeler, gerekse tıp alanındaki gelişmeler ortalama yaşam sınırını yükseltmiştir. Böylece spor yapmaya olan ihtiyaç artmaktadır. Spora ihtiyaç gösteren grupların spor yapabilmesi ise öncelikle spor kulüpleri ile okullarda olabilmektedir. Ancak Türkiye’de spor kulübü sayısı, 1999 verilerine göre 5.988’dir. Bunun 4.828’i futbol branşında, 1.160’ı ise diğer spor branşlarında faaliyet göstermektedir. Yani, her 10.455 kişiye bir spor kulübü düşmekte, futbol branşı baz alındığında ise her 12.967 kişiye bir futbol spor kulübü düşmektedir. İl bazında ise, Uşak'ta 3874 kişiye bir spor kulübü düşerken, Ankara’da 14.004 kişiye, İstanbul’da 14.474 kişiye bir spor kulübü düşmektedir. Böylece, Ankara, İstanbul gibi büyük iller Türkiye ortalamasının altında kalmaktadır. Nüfusa göre spor kulübü başına düşen en fazla insan sayısı ise Kilis'te bulunmaktadır (36.681). Yine özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi illerinden Kahramanmaraş, Mardin, Şırnak, Van, Şanlıurfa ve Diyarbakır'da da kulüp başına düşen insan sayısı oranları açısından iyi durumda değillerdir.[19]
Almanya’da her dört kişiden biri spor kulüplerine üye iken(21 milyon kişi) 12 milyon kişi de spor kulüpleri dışında spor yapmaktadır ve bu ülkede spor örgütlerinin başarı kriteri sporu tüm nüfusa yaygınlaştırmaktır. Bu ülkelerde spor yapan insanların oranı genel nüfusun yarısına kadar ulaşırken, Türkiye'de bu oran sadece % 1-2 kadardır.
Mevcut spor federasyonlarının lisanslı sporcu sayısı 122.939’dur. Spor federasyonları şu dallarda kurulmuştur:Atletizm, avcılık ve atıcılık, badminton, baseball, basketbol, bedensel engelliler, bilardo, binicilik, bisiklet, bocce, boks, briç, buz pateni,cimnastik, dağcılık, eskrim, futbol, geleneksel spor, golf, güreş, halk oyunları, halter, hapkido, hentbol, izcilik, judo, kano ve rafting, karate, kayak, kikboks, kürek, masa tenisi, modern pentatlon, motosiklet, muay tay, okçuluk, otomobil ve motor, oryantiring, satranç, sayokan, sualtı ve cankurtarma, sutopu, tekvando, tenis, triatlon, üniversite sporları, voleybol, vücut geliştirme, yelken, yüzme.
Nüfusa göre sporcu oranı 509 iken bu oran futbol branşında 148’dir. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ve Futbol Federasyonu'na kayıtlı toplam lisanslı sporcu sayısı 544.572’dir. Türkiye nüfusuna göre oranı ise 115’dir. Bu orana göre ülkemizde her 115 kişiden biri spor yapmaktadır. Nüfus başına düşen sporcu oranı en iyi durumdaki ilimiz Yalova’dır (37). İkinci olarak Kırklareli gelmektedir (55). Sayısal açıdan en kötü durumda olan illerimiz ise Diyarbakır (375) ve Şırnak (383) gözükmektedir. Bu arada İzmir ili nüfusu başına düşen sporcu sayısı 99, İstanbul ilinde 107, Ankara ilinde ise 153’tür. Bu verilere göre başkent Ankara dahi Türkiye ortalamasının altında kalmaktadır.[20]
[Uzgartish] Resmî tatiller
- 1 Ocak - Yılbaşı
- 23 Nisan - Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
- 19 Mayıs - Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı
- 30 Ağustos - Zafer Bayramı
- 29 Ekim - Cumhuriyet Bayramı
[Uzgartish] Dinî bayramlar
- Ramazan Bayramı (3 gün)
- Kurban Bayramı (4 gün)
[Uzgartish] Ayrıca bakınız
- Türk Kurtuluş Savaşı kronolojisi
- Türkiye Cumhuriyeti`nin ilanı
- Mustafa Kemal Atatürk
- Kurtuluş Savaşı
[Uzgartish] Notlar
- ↑ İmparatorluğun diğer isimleri “Âl-i Osman”; “Devlet-i Âliye”, “Devlet-i Ebed-Müddet”, “Memâlik-i Mahrûse” veya “Memâlik-i Mahrûse-i Osmanî” Kaynak: Prf. Salih Özbaran: Bir başka Osmanlı kimliği Rumilik
- ↑ TBMM-Millî Egemenliğe Geçiş
- ↑ TBMM-Çok Partili Döneme Geçiş
- ↑ Gökmen, Özgür- Çok-Partili Rejime Geçerken Sol: Türkiye Sosyalizminin Unutulmuş Partisi, Toplum ve Bilim, 78 (1998), sh. 161-186.
- ↑ 1946 Genel Seçimler CHP ve DP Açısından Değerlemdirilmesi: Samsun Örneği
- ↑ Türk Silahlı Kuvvetleri
- ↑ TSK resmi internet sitesi-Savunma Politikası
- ↑ Template:En icon Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu (11 Ağustos 2000) T.C. Dışişleri Bakanlığı tarafından 4. sayfada verilen veriler. Erişim tarihi 29-12-2006.
- ↑ [1]
- ↑ e-coğrafya internet sitesil
- ↑ Milli Eğitim Bakanlığı
- ↑ Türkiye Radyo Televizyon Kurumu
- ↑ Radyo ve Televizyon Üst Kurulu
- ↑ Berlin International Filmfestspiale-Annual Ardhives-1964
- ↑ Cannes Film Festivali resmi sitesi, 1982 Yılı sonuçları
- ↑ Berlin International Filmfestspiale-Annual Ardhives-2004
- ↑ Türkiye Futbol Federasyonu resmi internet sitesi
- ↑ TFF-2002: Milli Takımda Altın Sayfa
- ↑ Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü
- ↑ Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü
[Uzgartish] Kaynaklar
- Atatürk, Mustafa Kemal (1927). Nutuk, Cilt 1-2-3, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, İstanbul 1970.
- De Lamartine, Alphonse. Osmanlı Tarihi, Cilt 1, Sabah Yayıncılık, İstanbul 1991.
- Öztürk, Kazım (1992). Atatürk'ün TBMM Açık ve Gizli Oturumlarındaki Konuşmaları, Cilt 1-2, Kültür Bakanlığı-Atatürk Dizisi. ISBN 975-1763-4-3
- Akay, Oğuz (2006). Atatürk'ün Sofrası. Truva Yayınları. ISBN 975-6237-54-6
- Meydan Larousse, Meydan Yayıncılık, 1988, Cilt 12, Sh. 357-388, Türkiye Cumhuriyeti.
- Temel Britannica, Ana Yayıncılık-Encyclopaedia Britannica, 1992, Cilt 18, Sh. 41-96; Türkiye. ISBN 975-7760-02-1
- Türklerin ve Türkiye'nin Tarihi Ansiklopedisi, Milliyet Yayınları, 1982.
[Uzgartish] Dış bağlantılar
Template:Commons
- Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı
- Türkiye Büyük Millet Meclisi
- Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık
- Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı
- Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı
- Türkiye'nin yurtdışı temsilcilikleri
- Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı
- Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
- Türk Silahlı Kuvvetleri
Template:Wikiatlas Template:Turkiyenin illeri Template:Avrupa Birliği Template:NATO Template:OECD Template:BSEC Template:İKÖ Template:Türk Devletleri Template:Akdeniz Ülkeleri Template:D8 Template:Koordinatlar
Kategori:Çağdaş Türk devletleri
Template:Link SM Template:Link SM Template:Link SM